8 Şubat 2025 Cumartesi

ATATÜRK'ün YOLUNDA

 .     ATATÜRK'ün YOLUNDA     .
Atatürk'e gösterilen sevgi ve saygının, takdir duygusunun birçok neden, vardır.
Atatürk'ün Türk milletine bıraktığı miras, Türkiye'nin gelişmesi ve ilerlemesi için hala yol göstermektedir.
Bu nedenle, Atatürk'e duyulan sevgi, saygı ve takdir her zaman devam edecektir.
Türk milleti Atatürk'ü çok sever ve sayar, onu kendisine örnek alır.
Onun fikirleri, düşünceleri, gösterdiği hedefler bugün de yine bizler için en büyük yol göstericidir.
Atatürk'ün Türk milletine bıraktığı miras, Türkiye'nin gelişmesi ve ilerlemesi için hala yol göstermektedir.
Bu nedenle, Atatürk'e duyulan sevgi, saygı ve takdir her zaman devam edecektir.
Türk milleti, Atatürk'ü sadece bir lider olarak değil, aynı zamanda bir öğretmen, bir ilham kaynağı ve bir örnek olarak görmektedir.
Onun ilkeleri ve değerleri, Türk gençliğine yol göstermekte ve onları daha iyi bir geleceğe hazırlamaktadır.
Atatürk'ün ileriye dönük fikirleri ve görüşleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturmuştur.
Onun ilkeleri ve devrimleri, Türkiye'nin çağdaşlaşma yolunda ilerlemesine rehberlik etmeye devam etmektedir. Atatürk'ün vizyonu, Türkiye'nin her zaman bağımsız, güçlü ve çağdaş bir ülke olarak varlığını sürdürmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ileriye dönük fikirleri ve görüşleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren hayata geçirdiği devrimler ve ilkelerle şekillenmiştir.
Atatürk'ün vizyonu, Türkiye'yi çağdaş, bağımsız ve güçlü bir ülke haline getirmekti.
Bu doğrultuda, şu temel alanlarda ileriye dönük fikirler ve görüşler geliştirmiştir:
1. Siyasi Alan:
Cumhuriyet ve Demokrasi: Atatürk, Türkiye'nin yönetim şeklinin cumhuriyet olması gerektiğine inanıyordu. Milli egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu savunarak, demokrasinin önemini vurguladı.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılması gerektiğini savunarak, laiklik ilkesini hayata geçirdi. Laiklik, din özgürlüğünü güvence altına alarak, toplumun çağdaşlaşmasına katkıda bulundu.
Hukuk Devleti: Hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet yapısı kurmayı amaçladı.
Bu doğrultuda, çağdaş hukuk kuralları benimsenerek, adalet sisteminin güçlendirilmesine önem verildi.
2. Sosyal Alan:
Eğitim: Atatürk, eğitimin toplumun gelişmesinde en önemli unsur olduğunu düşünüyordu.
Bu nedenle, okuma yazma oranını artırmak, çağdaş eğitim imkanları sunmak için büyük çaba gösterdi.
Kız çocuklarının eğitimi de çok önem verdiği konulardan biriydi.
Tüm ülkede bir yaygın eğitim seferberliği düzenledi.
Kadın Hakları: Kadınların toplumda erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini savunarak, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı.
Ayrıca, kadınların çalışma hayatına katılmasına da öncülük etti.
Kılık Kıyafet Devrimi: Geleneksel kıyafetlerin yerine çağdaş kıyafetlerin giyilmesini teşvik ederek, toplumun modernleşmesine katkıda bulundu.
3. Ekonomik Alan:
Ekonomik Bağımsızlık: Türkiye'nin ekonomik olarak "bağımsız" olması gerektiğine inanıyordu.
Bu nedenle, "milli ekonomiyi" güçlendirmek için çeşitli politikalar uyguladı.
Tarım ve sanayi sektörlerinin gelişmesine önem verdi.
Hiç olmayan fabrikaları temelden kurdurup, sanayi kalkınmasına girişildi.
Planlı Ekonomi: Ülkenin kaynaklarının verimli kullanılması için planlı ekonomi modelini benimsedi. Devletin ekonomide düzenleyici bir rolü olması gerektiğini savundu.
4. Kültürel Alan:
Türk Dil ve Kültürünün Geliştirilmesi: Türk dilinin ve kültürünün zenginleştirilmesine büyük önem verdi. Türk Dil Kurumu'nu ve Türk Tarih Kurumu'nu kurarak, bu alanda önemli çalışmalar yapılmasını sağladı.
Batılılaşma: Türkiye'nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için batılılaşma hareketini destekledi.
Ancak, batılılaşmanın Türk kültürünü ve değerlerini koruyarak yapılması gerektiğini vurguladı.
5. Dış Politika:
Barışçılık: Atatürk, "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini benimseyerek, Türkiye'nin komşularıyla ve diğer ülkelerle barış içinde yaşamasını savundu.
Bağımsızlık: Türkiye'nin bağımsızlığını korumaya büyük önem verdi. "Tam bağımsızlık" ilkesini benimseyerek, ülkenin hiçbir güce bağımlı olmaması gerektiğini vurguladı.
Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk'ü birçok nedenden dolayı çok sever, sayar ve onu kendisine örnek alır:
Kurtuluş Savaşı'ndaki liderliği:
Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşı'nda eşsiz bir liderlik sergileyerek ülkenin bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynamıştır.
İşgal altındaki topraklardan yeni bir devlet kurma sürecinde halkın umutlarını yeşertmiş, onları bir araya getirerek zafere ulaşmalarını sağlamıştır.
Bu liderlik vasfı, Türk halkının Atatürk'e duyduğu sevgi ve saygının temel nedenlerinden biridir.
Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşı'nda eşsiz bir liderlik sergileyerek ülkenin bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Olması: Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak ülkeyi çağdaş bir yapıya kavuşturmuştur. Saltanatı kaldırarak yerine halkın iradesini temel alan bir yönetim şekli getirmiştir. Bu, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme hakkını kazanması anlamına geliyordu.
Devrimler ve Reformlar: Atatürk, yaptığı devrimler ve reformlarla Türkiye'yi çağdaş bir ülke haline getirmeye çalışmıştır.
Bu devrimler, Türk toplumunun çağdaşlaşma yolunda ilerlemesini sağlamıştır.
Bu devrimler, eğitimden hukuka, kılık kıyafetten sosyal hayata kadar birçok alanda yenilikler getirmiştir.
İlkeler ve Değerler: Atatürk'ün ilkeleri (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, İnkılapçılık ve değerleri, Türk toplumunun çağdaşlaşma yolunda ilerlemesine rehberlik etmiştir.
Bu ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturmuştur.
Vizyonerliği: Atatürk, ileri görüşlülüğü ve vizyonerliği sayesinde Türkiye'nin geleceği için önemli adımlar atmıştır. Örneğin, Türk Dil Kurumu'nu kurarak Türk dilinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Milletine Duyduğu Sevgi: Atatürk, Türk milletine duyduğu derin sevgi ve bağlılık ile tanınır. "Ben de sizin gibi bir insanım" diyerek halkla bütünleşmiş, onların sorunlarını çözmeye çalışmıştır.
Dünya Liderleri Tarafından Takdir Edilmesi: Atatürk, dünya liderleri tarafından da takdir edilen bir lider olmuştur.
Onun liderlik vasıfları, devrimleri ve reformları, dünyanın birçok ülkesinde ilgiyle karşılanmıştır.
.    Türkiye'nin bugün içine düştüğü sıkıntılar Atatürk'ün gösterdiği yoldan ayrıldığı için olmuştur.
·       Türkiye'nin karşılaştığı zorluklar çok boyutlu ve karmaşıktır; siyasi, ekonomik, sosyal ve jeopolitik faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
·       Atatürk'ün gösterdiği yol, Türkiye'nin çağdaşlaşma, bağımsızlık ve milli birlik ilkeleri üzerine kuruluydu.
·       Bu ilkeler, Türkiye'nin gelişmesi ve güçlenmesi için hayati önem taşıyordu.
·       Ancak zaman içinde bu ilkelerden sapmalar yaşanmıştır.
·       Örneğin, laiklik ilkesi zaman zaman tartışma konusu olmuş, bazı kesimler tarafından farklı yorumlanmıştır.
·       Bu tür karşı devrimci girişimler ve yapılanmalar toplumda gerilimlere ve ayrışmalara neden olmuştur.
·       Ekonomik alanda da Atatürk'ün öngördüğü planlı ekonomi modelinden uzaklaşılmış, serbest piyasa ekonomisine ağırlık verilmiştir.
·       Gelir dağılımında adaletsizliklere ve bazı kesimlerin ekonomik olarak zor durumda kalmasına yol açmıştır.
·       Devlet içinde particilik ve taraftarcılık yayılmıştır.
·       Vergi sistemindeki adaletsizlik çoğalmış ve bazı kitlelere aşırı kolaylıklar gösterilmiştir.
·       Dış politikada da Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinden  sapmalar yaşanmış, Türkiye bazı uluslararası çatışmalara daha fazla dahil olmuştur.
·       Bu durum, Türkiye'nin itibarını zedeleyebilir ve güvenliğini riske atabilir.
·       Türkiye hala Atatürk'ün mirası üzerinde yükselen bir ülkedir.
·       Atatürk'ün ilkeleri ve değerleri, Türk toplumunun önemli bir bölümü tarafından benimsenmekte ve yaşatılmaktadır.
·       Türkiye, demokratik bir ülke olma yolunda ilerlemeye devam etmektedir.
·       Ekonomik olarak da zorluklar yaşasa da, potansiyeli yüksek bir ülkedir.
·       Sonuç olarak, Türkiye'nin bugün karşılaştığı sorunların tek bir nedeni yoktur.
·       Ancak Atatürk'ün gösterdiği yoldan sapmaların da bu sorunların ortaya çıkmasında etkili olduğu söylenebilir. Türkiye'nin bu sorunları aşabilmesi için, Atatürk'ün ilke ve değerlerine yeniden sahip çıkması, milli birliğini güçlendirmesi, ekonomisini daha adil bir şekilde yönetmesi ve dış politikada daha barışçıl bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir.
·       Tüm bunların gerçekleşmesi için de gerçek bir demokrasine dönülmesi, parlamenter, anayasal çağdaş bir hukuk devletinin yapılandırılması ve uygulanması gerekir.
·       Devletin yönetim biçimi olarak "yetkileri sınırlı, seçilmiş bir cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu ve başkan ile oluşturulması, güçler ayrımının gerçekleşmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, bağımsız ve adil yargının oluşturulması"… gerçekleşmelidir.
·       Halkın ve seçmenlerin gereksiz ve boş işlerle uğraşmaktan kaçınıp, akıllı, uyanık ve bilinçli olup, ülkenin temel sorunlarını görmesi ve bu yönde çözüm yolları araması gerekecektir.
·       Aşırı sayıdaki resmi kayıtlı siyasi partilerin yararlı olacak biçimde azaltılması ve gerçekten ülkenin yararına görev alabilecek yapılara kavuşması gereklidir.
·       Dernekler ve STK, sendikalar, "parlamento dışı" oluşumlar ülkenin içinde bulunduğu zor durumu iyi kavrayıp, çözüme yönelik çalışmalara girişmelidir.
·       Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen yasa dışı güçlerin ülke içine yerleşmesi ve iş yapması, kaçakçılık, kara para aklama… benzeri uğraşlarda bulunması engellenmelidir.
·       Türkiye kendi sınırları içerisinde bir güçlü ulus devlet olarak birliğine, güçlenmesine bağımsızlığına ve özgürlüğüne sahip çıkan bir ülke olmalıdır.
·       İç siyasetteki dalgalanmalar ve tutarsızlıklar son bulmalı, terörle ve onun örgütleriyle çok sıkı bir mücadeleye girmelidir.
·       Her türlü etnik ve dinsel bölünmelere yönelik girişimlere izin verilmemelidir.
·       Güçlü devletleri etkisi ile ülke içine sığınmacı kabul edilmesinin önüne geçilmelidir; şimdiye kadar girenler hiç zaman yitirmeden geri gönderilmelidir.
·       Çok acil olarak üretime ve milli ekonomiye dönülmeli, dış alımlar önlenmelidir.
·       Merkez Bankası özer ve bağımsız, çağdaş yöntemlerle çalışmalıdır.
·       Temel eğitim en baştan yeniden, çağdaş, demokratik ve milli ilkeler doğrultusunda düzenlenmelidir.
·       Yüksek öğretimdeki yayılmalardan vaz geçilip, çağdaş ve özer yapıda güçlü öğrenim kurumları oluşturulmalıdır.
·       Devleti ve kamusal kuruluşları ele geçirme girişimleri, Türkiye'nin 101 yıllık tarihinde sürekli olarak karşılaştığı bir sorun olmuştur; bu sorunla her yönüyle ciddi mücadeleler verilmelidir.
.         Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.02.08, MŞ.
.          (Araştırma, değerlendirme yazım)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: