8 Ocak 2025 Çarşamba

TÜRKİYE NEDEN YOKSULLAŞIYOR?

.    TÜRKİYE NEDEN YOKSULLAŞIYOR?

Türkiye'nin neden yoksullaşıyor "sorusu", çok yönlü ve karmaşık bir konuyu kapsamaktadır.

Bu durumun tek bir nedeni yerine birçok etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Bu etkenler arasında "hukuk devletinin ilke ve kurallarıyla uygulanamaması",  yanlış ekonomik politikalar, küresel gelişmeler, siyasi istikrarsızlık, gelir dağılımındaki adaletsizlik, kara para, vergi adaletsizliği, işsizlik, demokratik yapının korunamaması, kamuda partizanlık ve tutarsız harcamalar… gibi birçok başlık yer almaktadır.

Türkiye'nin yoksullaşmasını oluşturan etkenler çok yönlü ve boyutludur; çözüm arayışları çok gecikmekte ve güven vermemektedir.

Ekonomik politikalardaki tutarsızlık ve milli ekonomiye geçememek, yüksek ve istikrarsız enflasyon, insanların alım gücünü düşürerek yoksulluğu artırmıştır

Dolarizasyon ve kur oynaklığı, üretim maliyetlerini yükselterek işletmelerin karlılığını azaltır ve istihdamı olumsuz etkilemektedir.

Yüksek faiz oranları yatırımları azaltırken, düşük faiz oranları ise enflasyon riskini artırıyor.

Adaletsiz ve karmaşık vergi sistemi, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri derinleştiriyor.

Küresel ekonomik krizler, Türkiye gibi dışa açık ekonomileri olumsuz etkileyerek büyümeyi yavaşlatır ve istihdamı azaltır.

Enerji fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerini yükselterek enflasyonu tetikler ve zamlar yoksulluğu artırmaktadır.

COVID-19 gibi "küresel salgınlar", ekonomik çalışmaları, üretimi durdurarak işsizliği artırmış ve yoksulluğu derinleştirmiştir.

Siyasi istikrarsızlık, yatırımcı güvenini zedeler ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır.

Yönetişim sorunları, şeffaflık eksikliği, yolsuzluk ve bürokrasideki olumsuzluklar, ekonomik verimliliği etkilemekte ve düşürmektedir.

"Kayıt dışı ekonomi" denilen çok yönlü bir duruma engel olunmalıdır.

Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluğun temel nedenlerinden biridir.

Zenginlerle fakirler arasındaki uçurumun artması, sosyal gerilimleri yükseltiyor.

Yoksulluk, suç oranlarını artırmaktadır.

Eğitim düzeyi genel olarak düşük kalmakta ve öğretimdeki kargaşalık ve yetersizlik ile birlikte iş bulamamak gibi bir büyük sorunu tetiklemektedir.

İşsizlik, ödeme zorlukları, gelir düzeyinin düşüklüğü, geçim sıkıntısı "toplumsal huzursuzluğu" tetikler durumdadır.

Yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, genel sağlık sorunlarını artırmaktadır; halkın büyük bölümünde beslenme sorunu ortaya çıkmıştır

Ekonomik büyümedeki gittikçe artan yavaşlama, yoksulluk, endüstrideki sorunlar, iç talebi zayıflatarak ekonomik büyümeyi yavaşlatır.

Enflasyonla mücadele, kur uygulamasında tutarlılık, sürdürülebilir büyüme ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi politikalar izlenmelidir.

Sürekli artan "dış borçlara" çözüm modelleri bulunmalıdır.

Gelir dağılımındaki eşitsizlikleri azaltmak için vergi sisteminin yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

Yoksullukla mücadelede sosyal güvenlik sisteminin önemlidir ve çağa uygun olarak geliştirilmesi gerekir.

Dar gelirlilerin, emeklilerin ve çiftçinin, küçük esnafın bugün çektiği sıkıntılardan kurtarılması acilen gereklidir.

Eğitimin genel düzeyinin çağa uygun bir  düzeye yükseltilmesi, insanların daha iyi iş bulmalarını ve gelirlerini artırmalarını sağlayacaktır.

Türkiye'nin küresel ekonomik entegrasyona daha etkin ve iyi yönde katılması, büyüme ve yatırım fırsatlarını artıracaktır.

Türkiye'nin yoksulluk sorununu çözmek için uzun vadeli ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir.

Bu süreçte tüm paydaşların (devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar) iş birliği yapması ve ortak bir hedef doğrultusunda çalışması önemlidir.

Burada ortaya konulanlar, çok az ve yetersiz "genel" bir bilgi sunmaktadır.

Türkiye'nin yoksullaşmasının nedenleri ve çözüm önerileri konusunda daha ayrıntılı bilgi almak için ekonomi uzmanlarının görüşlerine bakmak iyi gelecektir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, yoksullukla ilgili güncel bilgilere ulaşmak için önemli bir kaynak oluşturmaktadır; fikir edinmek için bakılabilir.

Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşların Türkiye raporları, ülkenin ekonomik durumu ve karşılaştığı sorunlar hakkında önemli bilgiler sunulsa da bunları ancak uzmanlar anlamakta ve değerlendirebilmektedir.

Görüldüğü gibi Türkiye çok yönlü ve farklı sorunlar içindedir ve tarihinin belki de bugüne değin görülmüş en kötü bir dönemini yaşamaktadır

Türkiye çok uzun zamandır "kötü" yönetiliyor.

Ülkedeki yönetim modeli, rejim, çağcıl demokratik bir sistem değildir.

Ülkenin yönetim gücü, ne yazık ki çok şüphe çeker durumdadır?

Hangi global güçler, nereden ve kimleri kullanarak ülkenin her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını ele geçirmektedir, kara paranı ülkeye girişi, vergisiz yapılan işler, iltimas geçilen kişiler ve kitleler… artık çok göz önündedir.

Siyasi partilerin ne yazık ki işlevleri ve gücü yok denilecek düzeye düşmüştür.

Halk yoksulluk ve yoksunluklar ile boğuşmaktadır. Çalışanlara, emeklilere verilen maaş artışları son derece yetersizdir ve bunu bilerek yapmaktadırlar.

Çevremizdeki siyasi karışıklıklar, çatışmalar, savaşlar ve ülkeler arası sürtüşmeler Türkiye için her zaman olduğu gibi bugün de çok büyük bir sorundur ve bu nedenle çok dikkatli ve ciddi bir ulusçu (milli) politikalar uygulanmalıdır.

Aradığımız genel ilkeler, tutum ve davranışlar, ilkeler, hedefler… önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünce ve fikirlerinde, yaptıklarında vardır.

Bugün acilen ve yeniden Atatürk'ün gösterdiği hedeflere, uygarlık yoluna ve kuruluş ilkelerine dönmemiz gereklidir.

Ne yazık ki iç siyaset ve siyasi partilerin genel tutum ve işlerlilikleri, güttükleri çizgiler umut veremez durumdadır.

Yurtsever, akıllı, uyanık, bilinçli, azimli, çalışkan, sorgulayıcı, araştırmacı bireyler olarak ülkenin ve toplumun son derece ciddi sorunlarını göz ardı etmeden, sağlığımızı koruyarak ayakta kalabilmeliyiz.

Yeni bir yıla girdiğimize göre "geçiş döneminin sevinçleri, coşkusu ve sersemliği" geçti ise artık çok "ciddi, akıllıca düşünüp kendimize, ülkemize nasıl sahip çıkabiliriz, neler yapabilir", diye düşünmeye başlayabiliriz.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.01.03, MŞ.

.         (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: