. Türkİye İÇİN BİRLEŞMELİYİZ
Türkiye'nin
özgür ve bağımsız yaşaması için, hiçbir ayırım gözetmeksizin Türk aydınlarının
buluşması ve çaba ve gayret göstermesi gerekmektedir.
Türkiye,
Cumhuriyet ile birlikte başladığı yeni dönemden bugüne gelindiğinde büyük
sorunlarla karşılaşmıştır.
Türkiye'nin
geleceği için birlikte çalışmak düşüncesi bugün çok gereklidir.
Türkiye'nin
karşı karşıya kaldığı iç ve dış sorunlara karşı birlik ve beraberlik içinde mücadele
etmek günü gelmiştir.
Tüm aydınlar
ortak bir amaç etrafında birleştirmenin gerektiğini kavramalıdır.
Aydınlar,
yurtseverler ortak hedefler ve temel değerler etrafında birleşerek, daha güçlü
bir etki yaratabilir.
Ülkenin
bağımsızlığı, devletin üniter yapısı ve ulus devlet olma özelliği için herkes
kendi gücüne göre mücadele vermelidir.
Bu birliktelik
çağrısı çeşitli düşünsel akımların ve politik görüşlerin bir araya gelmesini
zorunlu kılar.
Ortak geleceğe
odaklanılması ve sorunların çözüm yollarının bulunması gerektiği düşüncesini kavramalıyız.
Türk
Milleti'nin varlığını ve egemenlik haklarını korumak isteyen herkes, kendi gücü
oranında halka önderlik yapmalıdır.
Türkiye'nin
geleceği için liderliğin sadece belirli makamlara ait olmadığını, aksine her
bir bireyin kendi yetenekleri ve olanakları dâhilinde bu sorumluluğu üstlenmesi
gerektiğini kavramalıyız.
Toplumun her
kesimindeki yetkin bireylerin kendi alanlarında gösterdikleri çabaların ve
topluma sundukları katkıların en iyi biçimde değerlendirilmesi gerekir.
Bireysel
sorumluluk ve girişimler ön plana çıkarılmalıdır.
Her yurttaşın
kendi uzmanlık alanında topluma yararlı olması, bilgi ve birikimini paylaşması
veya yaşadığı çevrede olumlu bir etki yaratması mücadelemiz için çok önemlidir.
Toplumda daha
geniş tabanlı bir devinime ve ortak bir amaca yönelik çabalara zemin hazırlar.
Toplumun
kendisinin de bir değişim ve gelişim aracı olabileceği düşüncesini anlamalıyız.
Bilgi ve bilinç
düzeyi yüksek olan herkesin toplumsal mücadelede yer alması gerekir.
Aydınların ve
entelektüellerin sadece bilgi üretmekle kalmayıp, aynı zamanda bu bilgiyi
toplumsal sorunları çözmek ve farkındalık yaratmak için kullanma sorumluluğu
taşıdığını çok iyi kavramalıyız.
Toplumsal
mücadeleyi yalnızca siyasi veya ekonomik bir eylem olarak değil, aynı zamanda
eğitim, kültür, bilim ve sanat gibi alanlarda yürütülen büyük bir çaba olarak
görmeliyiz.
Bilim insanının
buluşu, bir sanatçının yapıtı ya da öğretmenin öğrencilerine aşıladığı “eleştirel
düşünme becerisi” de bu mücadelenin bir parçasıdır.
Toplumun her
bir bireyini bir gözlemci olmaktan çıkarıp, etken bir katılımcı durumuna
getirmeliyiz.
Böylelikle toplumsal
sorunlara karşı daha geniş tabanlı, çok yönlü ve “güçlü bir tepki” oluşturulur.
Günlük
yaşamdaki çeşitli işler ve düşünceler içinden sıyrılıp özgür ve bağımsız bir
ülke, güçlü bir devlet olmayı düşünmeliyiz.
Günlük rutinden
ve bireysel kaygılardan sıyrılarak daha büyük, ulus odaklı hedeflere yoğunlaşma
düşüncesini taşımalıyız.
Bireysel
çabalar “toplumsal yarara” dönüşmelidir.
Her bir
yurttaşın attığı her adımın ve aldığı her kararın, daha geniş bir bağlamda,
ülkenin bağımsızlığına ve gücüne katkı sağlayacağını anlamalıyız.
Bireysel ve
toplumsal hedeflerin iç içe geçtiği bilinç düzeyine ulaşabilmeliyiz.
Kişisel refahı
değil, aynı zamanda ülkenin bağımsızlığını, gücünü ve geleceğini düşünmeye
yönelmeliyiz.
Bir ülkenin
güçlü olmasının ancak yurttaşlarının ortak bir geleceğe bakış etrafında
birleşmesiyle ve mücadele etmesi ile olası olabileceğini çok iyi kavramalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: