. Aydın KİŞİ ve yaşadığı sorunlar nelerdİr?
Çevresi aydının
hangi tutum ve davranışlarını benimsemez, rahatsız olur?
Aydın'ın
(aydınlanmış, entelektüel kişi) çevresiyle yaşadığı sorunlar, genellikle dünya
görüşü, değer yargıları ve yaşam tarzındaki farklılıklardan kaynaklanır.
Bu çatışmalar,
aydının toplumun genelinden farklı düşünen, eleştirel ve sorgulayıcı tutumundan
doğar.
Aydın'ın
Çevresiyle Yaşadığı Sorunlar
Aydınların
çevresiyle yaşadığı başlıca sorunlar şunlar olabilir:
-Eleştirel
Yaklaşım: Aydın, toplumun yerleşik normlarını, geleneklerini ve otoritesini
sorgulamaya eğilimlidir. Bu eleştirel tavır, çevresindeki insanlar tarafından
rahatsız edici, yıkıcı veya saygısız olarak algılanabilir. Toplumun genelinin
kabullendiği inanç ve değerlere karşı çıkması, tepkiyle karşılaşmasına neden
olur.
-Aykırı
Fikirler: Aydın, genellikle statükoyu koruyan değil, onu değiştirmeyi
hedefleyen aykırı ve yenilikçi fikirler üretir.
Bu fikirler,
muhafazakar bir çevrede hoş karşılanmayabilir ve aydın, bu nedenle dışlanabilir
veya ötekileştirilebilir.
-Entellektüel
Üstünlük Algısı: Aydınların bazı durumlarda sergilediği bilgiçlik taslayan,
"ben bilirim"ci tavır, çevresindeki insanları küçümsediği izlenimini
yaratabilir.
Bu, aydının
samimiyetine gölge düşürebilir ve ilişkilerini zedeler.
-Pratik
Hayattan Uzaklaşma: Aydın, bazen soyut düşünceler ve teoriler dünyasında o
kadar kaybolur ki, günlük hayatın pratik gerçekliklerinden kopabilir.
Bu durum,
çevresindekiler tarafından "hayalci" veya "gerçeklerden
uzak" olarak görülmesine neden olabilir.
-İletişim
Tarzı: Aydın, karmaşık konuları derinlemesine ele alma eğiliminde olduğu için,
iletişim tarzı çevresindekiler için yorucu, anlaşılması zor veya itici
olabilir.
Kullandığı
akademik dil ve kavramlar, çoğu insanın “yabancısı olduğu” bir dil gibi
algılanabilir.
Çevrenin Rahatsız Olduğu
Tutum ve Davranışlar
Aydın'ın
çevresindeki insanların benimsemediği ve rahatsız olduğu başlıca tutum ve
davranışlar şunlardır:
-Sürekli Soru
Sorma ve Sorgulama: Her şeyi sorgulamak ve hiçbir şeyi olduğu gibi kabul
etmemek, aydının çevresindeki insanlar için yorucu ve can sıkıcı olabilir.
Bu tutum, basit
sohbetlerin bile derin bir tartışmaya dönüşmesine yol açabilir.
-Alışkanlıkları
ve Gelenekleri Hor Görme: Aydın, toplumun köklü alışkanlıklarını ve
geleneklerini anlamsız veya çağdışı bulabilir.
Bu,
çevresindeki insanların değerlerine ve kimliğine yönelik bir saldırı olarak
algılanabilir.
-Duyarsızlık
veya Duygusal Kopukluk: Bazı aydınlar, duygusal konulara mantıksal bir
çerçeveden yaklaşma eğiliminde olabilir.
Bu, onların
soğuk, duyarsız veya empatiden yoksun oldukları izlenimini yaratabilir.
-Bilgiçlik
Taslama: Her konuda fikri olduğunu belirtmesi, başkalarının fikirlerini
küçümsemesi, eleştirmesi veya
konuşmalarını entelektüel bir yarışmaya dönüştürmesi, çevresindeki insanları
rahatsız eder.
-Toplumsal
Sorunlara Odaklanıp Kişisel İlişkileri İhmal Etme: Aydın, küresel veya
toplumsal sorunlara o kadar odaklanabilir ki, yakın çevresindeki insanların “kişisel
dertlerine” veya ihtiyaçlarına karşı duyarsız kalabilir.
Kendi
ailesinde bile bir aydına gelen tepkiler ve önyargılar nedir?
Aydın bir
bireyin kendi ailesinde bile karşılaştığı tepkiler ve önyargılar, genellikle
toplumsal çevresindekilere benzer, ancak daha yoğun ve duygusal olabilir.
Aile içindeki
bu durum, aidiyet ve kabul görme gibi temel ihtiyaçların zedelenmesi nedeniyle
daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Aile
İçinde Aydın'a Yönelik Tepkiler
-"Bize
Yabancılaştın" Eleştirisi: Aydının, ailesinin değerlerinden,
geleneklerinden ve yaşam tarzından farklılaşması, "artık bizden biri
değilsin" veya "bize yabancılaştın" gibi eleştirilere yol
açabilir.
Bu durum,
ailenin ortak kimlik duygusunu sarsar ve aydının kendini yalnız hissetmesine
neden olur.
-"Gerçeklerden
Uzak" Algısı: Ailenin, aydının fikirlerini, okumalarını ve entelektüel
uğraşlarını günlük hayatın pratik sorunlarından uzak görmesi yaygındır.
Aile bireyleri,
aydını "kafası sürekli havada" veya "hayal dünyasında
yaşayan" biri olarak etiketleyebilir.
-"Saygısızlık"
Olarak Yorumlanan Eleştirel Tutum: Aydının, ailesinin inançlarını veya
geleneklerini sorgulaması, yaşlı bireyler tarafından saygısızlık olarak
algılanabilir.
Aydın, iyi
niyetli bir şekilde bir konuyu tartışmak isterken bile, aile içinde otoriteye
ve yaşa karşı gelmekle suçlanabilir.
-Hep “eleştirilerde
bulunduğu”, “kimseyi beğenmediği” türünden ön yargılarla, suçlamalarla
karşılaşır.
“Biz hiç mi bir
şey bilmiyoruz” ya da “ne yapalım, biz böyleyiz, bizi eleştirip durma” diye ortaya
çıkan “patlamalarla” karşılaşabilir.
Aydının “iyi
niyeti” ve “yardımcı olma” duygusu, “yol gösterme ve aydınlatma isteği”…
genelde kişilerin yaşamına karışmak gibi algılanır ve rahatsızlık yaratır.
-"Şımarıklık"
veya "Nankörlük" İthamları: Ailenin imkanlarıyla okuyup entelektüel
bir seviyeye ulaşan aydın, ailesinin kendisi için yaptığı fedakarlıkları
görmezden gelmekle ve nankörlükle suçlanabilir.
Ailesinin
sunduğu yaşam tarzını ve değerleri reddetmesi, bu tür bir tepkiyle
karşılaşmasına neden olabilir.
Onun başarısı
ve düşünceleri, yazıları önemsenmez ve “görmemezlikten” gelinebilir.
Aile bireyleri
sanki bir yarış içinde imiş gibi algılayıp adının düşünce ve eleştirilerine
tepki gösterip, gizli bir öfke oluştururlar
Aile
İçinde Aydın'a Yönelik Önyargılar
-"Mutsuz"
veya "Depresif" Olacağı Önyargısı: Ailenin bazı üyeleri, aydının
sürekli sorgulayan ve eleştiren yapısının onu “mutsuzluğa” sürükleyeceğini
düşünebilir.
Onlara göre,
"çok bilmek" veya "çok düşünmek" huzuru bozan bir durumdur.
-"Dini
İnançlarını Kaybetti" Şüphesi: Geleneksel ve dindar ailelerde, aydının
sorgulayıcı tavrı, dini inançlarını yitirdiği veya ateist olduğu yönünde
önyargılara yol açabilir.
Bu durum, aile
içinde büyük bir endişe kaynağı haline gelebilir.
-"Hayatta
Başarısız Olacağı" Endişesi: Ailenin, aydının entelektüel uğraşlarının
somut bir “mesleğe veya gelire” dönüşmeyeceği yönündeki önyargısıdır.
Aile, aydının
"topluma uyum sağlayamayacağını" ve bu nedenle kariyerinde başarısız
olacağını düşünebilir.
-"Yalnız
Kalacağı" Önyargısı: Ailenin, aydının farklı düşünceleri ve yaşam tarzı
nedeniyle kendisine uygun bir eş veya sosyal çevre bulamayacağı yönündeki
korkusudur.
Toplumda yalnız
kalacağı ve kimsenin onu sevmeyeceğini düşünürler ve de söylerler.
Bu, ailenin
aydının geleceği hakkında duyduğu kaygının bir yansımasıdır.
KISACA:
Bu tepkiler ve
önyargılar, aydının kendi ailesinde bile tam anlamıyla kabul görmemesine ve
yalnızlaşmasına yol açabilir.
Bu durum,
aydının hem kendi kimliğiyle hem de ailesiyle olan ilişkisinde sürekli bir “denge
arayışında” olmasına neden olur.
Bu çatışmalar,
aydının “yalnızlaşmasına” ve kendisini çevresine karşı yabancılaşmış
hissetmesine neden olabilir. Ancak, bu durum her aydın için geçerli değildir ve
aydının çevresiyle kurduğu ilişkinin niteliğine göre değişiklik gösterebilir.
. Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.08.14,
G.
. (Araştırma,
inceleme ve değerlendirme yazısı)
. YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: