27 Şubat 2025 Perşembe

HERKES ÖLÜMÜ TADACAK

 .  HERKES ÖLÜMÜ TADACAKTIR     .

"Herkes ölümü tadacaktır" Kur'an-ı Kerim'de yer alan ve tüm canlıların "ölümlü" olduğunu vurgulayan bir ayettir.

Bu ifade, farklı surelerde ve ayetlerde çeşitli şekillerde tekrarlanmaktadır:

-  Âl-i İmrân Suresi, 185. ayet:

"Her nefis ölümü tadacaktır.

Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.

Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir.

Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir."  

-  Enbiyâ Suresi, 35. ayet:

"Her nefis ölümü tadacaktır.

Sizi bir imtihan olarak hayır ve şerle deniyoruz.

Sonunda bize döndürüleceksiniz."

-  Ankebût Suresi, 57. ayet:

"Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz."

.   Bu ayetler, ölümün "kaçınılmaz" bir gerçek olduğunu ve "her" canlının bu "gerçeği" yaşayacağını anlatır.

.   Aynı zamanda, ölümden "sonraki" yaşama ve "yaptıklarımızın hesabının" sorulacağına da işaret eder.

.   Bu anlatım insanlara "dünyadaki yaşamın geçiciliğini" anımsatmak ve "ahiret" için hazırlanmaya özendirmek amacıyla kullanılır.

.  İnsanlar çevresindeki insanları "kendi gözü" ile görür, kendi zihni ve donanımlarıyla algılar.

.  Herkes kendi yeteneklerine, özelliklerine, donanımlarına ve gelişmişliklerine göre toplumu ve insanları gözlemler ve sonuç olarak değerlendirmelerde bulunur.

.  Öte yandan diğer insanlar da sizin üzerinizdeki deneyim ve gözlemlerine göre bir fikir edinirler.

.  Bazı insanlar birbirlerine çok yakın olabilir ve sıkı dostluklar kurabilir ama bu o karşısındaki insanın gerçek yapısını ve özelliklerini, neler yapmış olduğunu "biliyor" anlamına gelmez.

.  Yaşamda insan bazı olaylarla karşılaşır ve bu yalnızca bir ya da birkaç kişinin önünde olmuştur; bu olayın içeriğini ve yaptığı etkileri diğer insanların bilmesi ise olanaksızdır.

.  Bu tür bir yaşanmışlık sizi ne denli üzmüş ve acı vermiş olsa bile diğer insanlara bunu söylemezsiniz.

.  O olaydaki kişilerin "edepsizliği, dengesizliği, terbiyesizliği ya da ahlaksızlığı" onu yapanlar için gayet doğal gibi olsa ve "utanmasalar" bile siz, "kendi terbiyenizden" ve ahlaksal değerlerinizden dolayı bu kişileri başkalarına "açıklamazsınız".

.  Bu da bir örnek olarak "insanın gerçek" yüzünü ve kişiliğini hiçbir zaman tam olarak "bilinemeyeceğinin" kanıtıdır.

.  Çok tanınmış, sevilen, putlaştırılmış… kişiler için de geçerlidir.

.  Her insan kendi içinde ve kendi yaşamının her bir anında kendine özgüdür ve dışarıdan diğer insanlar ancak kendi izlenimleri ve yetenekleri kadar algılayabilir.

.  Bu nedenle de din, tanrı boyutunda bakıldığında her şeye yetkin olan, bilen, güçlü olan tanrı ALLAH tümüyle her var olanı ile o insanı tek olarak değerlendirip bir sonuç çıkarabilir.

.  Bir hesaplaşma ve "sonuç değerlendirme"ye varılır.

.  Bu düşünce bir inanç olarak insanın zihninde, yer alır, alabilir ve yaşamını yönlendirmede, düşünce davranışlarında o insanı yönlendir. (anladığı kadarı ile)

.  İyi insan, ahlaklı insan, vicdanlı insan ya da tam tersi…herkes de bu durum içerisinde yer alır.

.  Bunun için de her insan kendisini çok erken yaşlarda tanımalı, ölçüp, biçmeli ve "nasıl" bir insan olmak istediğine karar vermelidir; yaşadığı sürece de her yerde ve her şeye rağmen kendisine dürüst olabilmelidir.

.  En büyük adalet, en büyük yargı insanın "kendi" içindedir, "vicdanındadır", zihnindedir.

.  Ne mutlu ki "o insan" kendisini tüm yaşamı boyunca "kötülüklerden koruyabilmiştir" ve "eğitebilmiştir", mücadelesini bu "yolda" yapmıştır.

.  İşte bu tür bir insan olabilmek tam anlamı ile "insan" olmaktır.

.  "Üst insan" olabilmek ise işte böylesine disiplin, çaba ve emek, ilkesellik ve tutarlılık gerektirir.

.  Ne mutlu bana ki ben de tüm bunları görüp, algılayabiliyorum.

.      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.02.27, MŞ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: