16 Kasım 2024 Cumartesi

FB ARKADAŞLIĞI VE YAZILARIMIZ

- FB ARKADAŞLIĞI VE YAZILARIMIZ

 Facebook'ta paylaşım yapmak oldukça basit ve zahmetsiz.

 HERKES rahatça kayıt olur ve kullanabilir.

 Arkadaşlar edinir, bir başkalarına arkadaş olur...

 Bazı insanlar için Facebook birçok arkadaşa sahip olmak, bir popülerlik göstergesidir, çok sevildiğini, sayıldığını ya da "tanındığını" gösterir.

 Sayfasında “arkadaş” olarak kayıtlı yüzlerce, binlerce kişi var ise hangi birisine baksın!

 Çoğunu da tanımaz zaten.

Oradan buradan edinilen isimler ile dolu arkadaş listesi...

 Bu iyi mi, kötü mü...

Ben pek bilemedim!

 Belki de sadece çok az, gerçekten sevdiğin, takdir ettiğin, beğendiğin, yazışmak istediğin kişiler arkadaşın olmalı.

Bu çok daha iyi sanırım.

 Size hiç bir "dönüşümü" olmayan, hiç bir “tıkı” bile olmayan kişilerin listende bulunması ne kadar “doğru” dersiniz?

 Ya da “epeydir bildiğin” tanıdığın kişiler ile hiç bir iletişiminiz olmuyor ise, onları listenizde tutmanızın ne gibi bir “değeri” olabilir?

Sana pek de "değer vermediğini" göstermek mi istiyor?

 Bazılarımız Facebook arkadaşlarına bakıp “bu kim ya?” derler, yine de “belki lazım olur” diye o kişiyi silmez.

 Kısacası Facebook’da olmak da bir dert, olmamak da...

 Bazılarının ise dediklerine göre hiç Facebook sayfası yokmuş.

Tabii ki herkes kendisi bilir ve karar verir.

 Tüm bunlara rağmen Facebook sayfası olanların durumu genelde hep aynidir:

İlk anda hep şu sorular gelir aklımıza:

• Kim ne yazmış?

• Ne desem ki...

• Bir şeyler yazsam mı, boş mu versem?

• Aman bu kişiye hemen bir yorum, simge göndereyim.

• Herkes bir şeyler koyuyor, ben de ne koysam ki?

• Bak şimdi, oturup yine yazmış uzun, uzun! Sanki, biz bilmiyoruz... Ne insan yaaa...

 Bazen de insanlar, “sinir bozucu” da olabilir.

 Dünyada sinir bozucu birçok şey olurken, sizi sinirlendiren kişisel sorunları neden gözünüzün önünde tutasınız?

2014’te, 2.000 kişiyle yapılan araştırma, insanların “arkadaşlar”ını neden sildiklerini söylüyor.

 %68 gereksiz böbürlenme

 %56 sivri dilli iletiler

 %48 oyun istekleri

 %41 ilgi arsızlığı

 %38 aşırı derecede selfi

 Kimi sileceğinize kendiniz karar verin!

Bazen şundan bundan bir iki sayfa yazı yazmak çok da zor olmaz.

 Belki de birçok insanın yazdıklarına “pek de matah bir şey değil” de denilebilir.

 Onun bunun yazdıklarını görüp de “burun kıvıranlar”, okumaya bile yanaşmayanlar”, “yüz vermek” bile istemeyenler, hiç de “önemsemeyenler”... o kadar çok ki...

 Olamaz mı?

 Olur, tabii ki...

 Herkes her yazıyı “okumak”, her önüne gelene de “yüz vermek” zorunda değil!

 Bir de uzun, uzun yazıları, ciddi ciddi konuları okumak pek de kolay değil. Herkesin işi de değil.

 Çoğunun zaten zamanı bile yok, oturup da okusun...

 İnsanların içleri sıkılıyormuş, öyle ciddi ve uzun yazılara da pek gönülleri olmuyormuş...

Çok doğru!

Çok haklılar!

 Kısa kısa şakalar, espriler, selamlaşmalar, merhabalar, beğeni sunmalar, şirinlikler... yeterli oluyor.

 Ben ise günün çok alınıp-verilen konularının dışında kalmak, parti politikalarına da bulaşmamak istiyorum.

 Özellikle de insanların ve toplumun gelişiminin, "temel eğitiminin" çok daha önemli olduğunu görüyorum.

 Yazdıklarımı çok az kişi okusa bile, yine de bir yararı olacaktır, diye düşünüyorum.

 Öyle aman, aman bir okur kitlem de yok.

Böylesine bir hedefim de yok.

 Yazılarımı okuyup geri dönüşe gerek duymayanların da olabileceğini biliyorum. Olsun...

 Kendi deneyim ve bildiklerime göre araştırıyorum, incelemelerde bulunup, değerlendiriyorum ve sonuç olarak da düşüncelerimi fikrimi yazıya aktarıyorum. de yazı yazıyorum.

 Bir karşılık “beklemediğim” için, “kendim için” yazdığımdan dolayı da huzurluyum.

 Buna rağmen sizin gibi güzel insanların zahmet edip yazdıklarımı "okumanıza" da çok saygı duyuyorum.

 Sağ olun.

 En iyi dileklerimle...

 Saygılarımla....

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 26.01.2019, M.

------------------------------------------------------------------------------------------


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: