6 Mayıs 2024 Pazartesi

ŞANS ve FIRSAT EŞİTLİĞİ

 . -  ŞANS ve FIRSAT EŞİTLİĞİ          :

"Eşitlik", çerçevesinin çizilmesi ve teorik tanımlamasının yapılması zor olan bir kavramdır.

Eşitliği "çeşitli sınıflamalarla" ele almak bunun anlaşılmasını temel anlamda kolaylaştırabilir.

Genel olarak "şans eşitliği" denilince toplumda, ülkede "fırsat eşitliğini" anlamalıyız.

Eşitlik kavramı, genellikle "fırsat ve olanak" eşitliği olarak ele alınmaktadır.

Öncelikle eşitlik, fırsat eşitliği (FE) ve "eğitimde fırsat eşitliği"nin (EFE) temel özellikleri incelemeli, öğrenmeliyiz.

İnsanların yaşama başladıklarında eş olanaklarla karşılaşması ve var olan olanaklara (fırsatlara) herkesin "eşit derecede" sahip olması gerektiğini belirten bir kavramdır.

Birçok ülkede yaygın olarak kabul edilen bir ana ilkedir.

Var olan eşitsizliklerin giderilmesi, tüm bireylere "eşit başarı şansı" tanınması için elde olan kaynaklar, saygı ve tanınma, sevgi, güç ve çalışmayı öğrenme gibi boyutların önemi de anlaşılabilir.

Bu temel "ilke"nin ülkede "eğitim sisteminde" yaşama geçirilmesi çok önemlidir.

Amerikan ve Fransız devrimlerinin de temel yapısı olan bir eşitlik türüdür.

Avrupa'da ortaya çıkan 1968 öğrenci olaylarında da "temel istem" öğrencilerin yaşamlarında gittikleri okullarda, üniversitelerde eşit şansa sahip olabilmeleri olmuştur; bunun için de "işçi çocuklarının" yaşamında daha çok hakların olmasını istemişlerdir.

Değişen toplumların "küresel gelişmelere" uyum sağlama sürecinde "sorun" yaşadıkları alanlar arasında en başta ekonomi, hukuk ve eğitim yer almaktadır

Demokratik tutum içerisinde yurttaşların haklarını "eşit mesafede" dengeleyici bir rol üstlenen devletin; böylelikle "eğitim, sağlık ve güvenlik" haklarını sunabilmesi doğrultusunda "sosyal refah ortamı" sağlaması da beklenir.

Refah düzeyi, "servet ya da mal varlığı dağılımının ekonomik eşitsizliği" ile yakından ilişkilidir.

"Ülkedeki kaynakların tüm çocuklara ulaştırılma çabası"nı eğitimde fırsat eşitliği olarak tanımlayabiliriz..

Ülkede her yerde, her bölgede "kalkınma düzeyi" insanlara eşit fırsatlar (haklar) tanıyabilmelidir.

Öğrenim için ise "devlet" okullarının, eğitim ve öğretimin ülkenin her yerinde her çocuk için "eşit olanakları" ve ileriye dönük olarak da "eşit hakları" sağlamasıdır.

"Eğitim ve öğretimde şans eşitliği, fırsat eşitliği" üzerinde "kısaca" yazmak istiyorum.

"Eşitlik" tartışmalarının, sıklıkla farklı eğitim kademelerinde "farklı sosyal grupların" eğitime erişimi ve katılımı üzerinde yoğunlaşır.

Eşitlik kavramı, genellikle "fırsat ve olanak" eşitliği (imkân) olarak ele alınmalıdır.

Farklı sosyal gruplardaki çocukların "eğitime erişimi" ve "kaliteli eğitime erişimi" farklı olabiliyor.

Yoksul ve varsıl çocuğunun eğitim ve öğretimde "eşit olanaklara" sahip olabilmesi ve yaşama "eşit koşullarda" başlayabilmesi bir "şans eşitliği" olmaktadır.

Devlet tüm aileler için, onların çocukları için temel öğretimde eşit hak ve olanaklar tanımak zorundadır ve bunun için çeşitli girişimlerde ve model arayışlarında bulunmalıdır.

Türkiye "Köy Enstitüsü" modeli ile bunu göstermiştir, kanıtlamıştır.

En yoksul köy çocukları, kız, erkek en donanımlı ve bilinçli okullara ve öğretmenler kavuşma olanağı bulduğunda yaşamlarında çok başarılı birer birey olabilmiş ve meslekler kazanabilmişlerdir.

Bugün ne yazık ki ülkenin her yerinde çok farklı düzey ve donanımlarda okullar bulunmaktadır ve bunlara devam edenlerin geldiği aile yapısı, ekonomik olanakları da çok farklıdır; "devlet okulları" kendi içerisinde farlı olanaklara sahip olduğu gibi ayrıca da bir paralı-özel okul modeli ile de çok çeşitlilik görülmektedir.

Şu an "parası olanın çocuğu özel okula, dar gelirlinin çocuğu devlet okuluna gider" olmuştur ve bu kökten yanlıştır; çocuklarımız bu model ile daha en baştan şans eşitliğini yitirmiş olmaktadırlar.

Okulların birliği, eğitim ve öğretimde eşitlik sağlanamamıştır.

Tevhid-i tedrisat yasası uygulanmamaktadır. (Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu kabul edildi.) (https://tr.wikipedia.org/wiki/Tevh%C3%AEd-i_Tedr%C3%AEs%C3%A2t_Kanunu)

"Eğitimde fırsat eşitliği" çocuklar için bir adalet ve eşit haklara sahip olabilmek anlamındadır.

Ülkenin her yerinde temel eğitim ve olanakları, donanımları, sistem olarak eş değerde ve düzeyde olmalıdır.

"Kaliteli eğitimin tanımının" çağın getirdiği gelişime uyabilecek yönde yapılması ve bunun öğretim sistemine gecikmeden uygulanabilmesi düşünülmelidir.

Eğitimde eşitliğin sağlanabilmesi için eğitime "merkezi" ve "yerel" boyutta doğrudan destek sağlamak gerekir.

Bunu sağlamak da devletin görevleri içindedir.

Hukuk devleti olarak herkesi yasalar önünde eşit saymak istenildiğine göre Temel Eğitim Kanunu da eşit hak ve olanakları sağlatmalıdır.

Engelli ve özel yapıları olan çocuklar için ise onların durumlarına uygun ek önlemler ve desteklemeler de yapılmalıdır; bu çocuklar için okulların açılmıştır ve ülke genelinde yayılmalıdır.

Özel okulların her yere yayılması ve büyük kitlelerce tercih ediliyor olması ülke genelindeki eğitim-öğretim düzeyini ve kalitesini artırmamıştır ve bu modelin yanlış olduğunun da bir kanıtıdır.

Özellikle dünya genelinde eğitim ve öğretimde, okulların kalitesi ve verimliliği, başarı oranları.. anlamında bakacak olduğumuzda Türkiye gittikçe dünya listesinde alt sıralara düşmektedir.

Bu durum çok üzücüdür ve çok acil olarak bu konuda düşünmek ve gerekli önlemleri almak gereklidir.

Eğer, demokratik, çağdaş, özgürlükçü ve eşit hakları ve şansları sunabilecek bir eğitim-öğretim girişiminde bulunulmak isteniliyor ise bunun tüm ülkeyi kapsayacak ve "birlik" sağlayacak bir yapıda olması gerekir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 06.05.2024, MŞ.                        


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: