6 Haziran 2023 Salı

YAZMAK ÜZERİNE

- YAZMAK ÜZERİNE

Okuryazar olmak gerçekten önemlidir.

. Her yazı yazanı, kendine öyküler, romanlar, şiirler… yazanı değerli bulmak, takdir etmek ilk adımdır.

Asıl çok daha geniş bir bakış açısı ile yapılan, yorucu araştırmalar, incelemeler gerektiren işlerdir....

Özellikle de eleştirel, analitik yöntemlerle bir entelektüel olarak yazmak bence hepsinden üstündür.

Bir de bunları yayımlamak için uğraşı harcamak....

Üstelik bir de cebinden paralar harcamak…

bu özellikleri taşıyan insanları, araştırıp, analitik incelemelerde bulunan yalnız okumakla kalmayıp yazan insanları önemsiyorum ve çok takdir ediyorum.

İnsanlığın en gelişebilen kesimi okuryazar olup üretebilenler olmuştur.

Tarihte onların uğraşıları ile siyasette, felsefede ve temel bilimlerde yenilikler ve ilerlemeler olmuştur.

İnsanın doğum yolu ile edindiği temel aklını toplumsal ve kişisel tüm veri ve değerleri de kullanarak kendisini geliştirmesi ve biçimlendirmesi ile elimizdeki insani "akıl beşeri" akıl olarak çok daha yararlı ve kullanılabilir bir düzeye gelir.

İşte bu beşeri akıla sahip olan okuryazarlar hiçbir kimseye yaranmak zorunda olmadan ve beğenilmeler de beklemeden, yalnızca kendileri için, kendi düşünce ve uyarıları sonucunda görür, araştırır, inceler ve yazar.

İlk dönemlerde "yazmak" olmasa bile kendi etrafındakilere anlatırdı, açıklardı düşüncelerini, fikirlerini…

Bugün ise çağımız dünyasında her iş dalında teknik ve ticari yapılanma olduğu gibi kitap yayınlamak da ticari iş olmuştur.

Kitapları olsun isteyenler elindeki yazıları, kapı kapı dolaştırıp yayın evi arar durumdadır.

Çok uğraştırıcı, yoğun görüşmeler de isteyen ve para harcamak gerektiren işler durumuna gelmiştir.

.  Bir sigara 40 TL olmuş ve arkadaş her gün sigarasını, birasını içer ve kişisel özgürlüklerini paşalar gibi savunur, helal olsun abime…

Öte yandan o sigara paketini ağırlığını en az 10 katı ağırlığında olan bir kitaba 200 lira vermeyi aklına bile getirmez…

- "Bu ne yaa, bir kitap 200 lira olur mu abii", der ve yamuk yamuk güler…

Peki bu abii kaç kitap alıp okumuştur, evinde bir kitaplığı var mıdır?

Bu çok sevimli abiinin çocuklarına aldığı kitaplar ne kadardır?

- "Yaa geç bunları, millet ekmek bulamıyor, sen kitap muhabbeti yapıyorsun!"

Diyen milyonlarca abii ve ablaa ile toplumun nereden nereye geleceğini var sayabiliyoruz?

Yalnızca okumak, ya da yazmak da etmiyor.

Yalnızca kitap bastırıp, yayınlamak da yetmiyor…

Elinizdeki var olan toplumu, toplumun insan kalitesini en temel eğitimde ve yapılanmalarda yükseltemiyor isek, onların düşünsel ve akılcıl anlamda ilerlemesi çok zor.

Bunun için ailede nasıl bir eğitim, nasıl uygulamalar, yöntemler olabilmeli?

Hele temel eğitimde, ilkokulda öğrenci hangi temel ilkeler ve bakış açıları ile yetiştirilmeli?

Tamam, anladım, "bunu yapacak kalitede öğretmen yok, diyorsunuz; peki öğretmenler nasıl elde edilecek, nereden gelecekler?

Böylesine eleştirel, sorgulayan bir analitik düşünme yapısını kazanmadan kusura bakmayın, ne bir okur olunmalı ne de yazar…

Okuryazar olabilmek kolay değil, üretici olabilmek hiç de kolay değil; ama yaralı ve ileriye dönük kalitesi yüksek bir toplum idealine sahip olarak yazabilmek ise hiç de kolayın ötesinde bir durum.

Önce bir insan olarak, yazar olarak şu sorularla yüzleşmek gerekir:

- Neden, niçin ve kimin için yazıyorsun?

- Yazdın da ne oldu?

- Kime bir yararı oldu?

- Sana ne katkısı oldu?

- Ne kadar tanındın, kimler okudu yazdıklarını?

Çok mu uzattım?

Doğru, çok haklısınız.

Bir sayfayı okumaktan kaçınan, yazıyı görünce yolunu çeviren, "hadi bii okuyayım" dese bile okuduğunu anlayabilecek düzeyi olmayan koca, koca milyonlar var iken, ben neler anlatıyorum.

Dijital çağda okumak çok kolaylaştı, araştırmalar yapmak çok kolaylaştır, derlemecilik çok kolaylaştı…

Yine de hiç kimse bununla uğraşmaz, "hemen bir iki satır, tamam, geç…

Okumak, okuyabilir olmak ilk çocukluk dönemiyle başlar.

Çocuk kendisi bulacak, araştıracak, seçecek ve kitap edinecek; kendi kitapları olacak.

Kütüphanelerde geçirdiği zamanları olacak, kendi karar verdiği…

Yıllar hep bu yön ve yöntem ile geçecek, kitaplar edinecek, okuyacak ve kitaplarla yaşamayı kendisine bir biçim olarak seçecek.

Hangi okula gitmiş, orada ona neler öğretilmiş, hangi diplomaları vermişler…

Bunlar onun için artık, inanın, pek de bir önem kazanmamıştır.

O zaten hangi işte, meslekte olsa, nerede çalışırsa çalışsın edindiği bakış açısı ile hep kendisini geliştirecektir, hem mutlu ve doyumlu olacaktır, hem de yaptığı işi çok iyi yapacaktır.

Kendi dünyasında mutlu ve huzurlu olmayı da bunun sonucunda edindiğinde çevresinde çok kalabalıkların olmasının, ünlü ve beğenilen olmasının hiçbir anlamı kalmayacaktır.

O bu tür ilişkileri aramayacaktır bile…

Evet, kendi başına kalıyor, pek bir yerlere çıkmıyor gözükse bile, o her zaman kendi düşünceleri, fikirsel varlıklarıyla baş başa olacak ve bunları da yazacaktır; her şeyden önce kendisi için…

Çağımızın olanaklarını değerlendirerek internette yazılarını, kısa-uzun yayınlayabilir ve herkesin okumasına ücretsiz sunabilir…

Kitap bastırmak ise…

Herkese açık bir olanaktır ve isteyen değerlendirebilir.

Okuyan bir dünyadan çok okuyup, araştırabilen, inceleyebilen ve bunları anlayıp, eleştirel beşeri akıl yoluyla özümseyebilen, içselleştiren bireyler, toplum… hayal edebilmek…

İnsan hayal edebildiği sürece, inan olur ve ilerlemeler elde edebilir…

.   (fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller) olsa, ne güzel olur, değil mi?

.   Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 06.06.2023, MŞ.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: