- KENAR MAHALLELER GERÇEĞİ
Tüm dünyada
genelde kentlerin özellikle de büyük kentlerin kıyı bölgelerinde düzensiz ve
çoğunlukla da kaçak olan yapılanmalar vardır.
Bu bölgeler, kenar
mahalleler genelde hep "göç"
hareketleriyle ve yoksullukla iç içedir ve yaşanılan sorunlar oldukça büyüktür.
Kenar mahalleler gerçeği ve kenar mahallelerin
yapısının tüm toplumu etkileri:
Kentler, eski
ya da yeni kentler hep bir farklılıklar gösterir.
Yıllardır
gele gelmiş ve pek de bir yenileşmeye uğramamış olan eski mahallelerde iyice "kıyıda
kalmış" kenar bölümler de vardır.
Kenar
denildiği zaman anladığımız ise oralara dışarıdan birilerinin gelip, dolaşması
pek alışılmış olmayandır.
Kenar
mahalle, gecekondu mahallesi, varoşlar… kentin merkezinden "uzaktaki" bölgelerdir.
Varoş kent ve kasabanın dışında kalmış olan mahalledir.
(Macarca'dan gelmektedir)
Kenar
mahallelerin yaşayanları kendi içlerinde yeni kurallar, yeni düzenler
kurmuşlardır.
Kendi içlerinde
kendilerine göre bir basamaklama, bir düzen, bir yaşam biçimi, bir hiyerarşi vardır.
İç içe geçmiş
örgütleri, çeteleri, grupları oluşmuştur zamanla…
Okumuşluk
düzeyi, gelir düzeyi, çağdaşlık düzeyi oldukça geride kalmıştır.
Ana
sorunların çok yönlü ve çok boyutlu olduğu bir yapılaşmanın içindedir "kenar"
mahalle.
Yapıların
bakımsızlığı, eskiliği ve yıpranmışlığı ile en yoksul kesimlerin yerleşkesi
olmuştur.
Ana sorun barınma, başını sokacak bir yer bulmak
iken diğer paralel sorun ise işsizlik,
düzenli iş bulamamaktır.
Suça eğilim ve yasa dışılığa itilmişlikler özellikler genç işsizlerde çok yoğundur.
Kendi
içlerinde sıkı bir dayanışma ve kardeşlik duygusunu yaşarken ayni zamanda da
karşılıklı bir çekişme ve rekabet duygusunu da yaşarlar.
Kenar mahalle
kendi içinde bir dünya olmuştur
zamanla..
Kentin,
modern yeni kent merkezlerinin çok uzağında ve dışında kalmıştır.
Bazı kenar
mahalleler eskiden kalmış, ayakta durmaya çalışan mahalleler iken bazı yerlerde
ise özellikle iç göç nedeni ile oluşmuş yeni
kenar mahalleler, gecekondular
ortaya çıkmıştır.
Kenar mahalle
insanlarının birçoğundan sabah erkenden kente inip, bulabildikleri işlerde
çalışıp akşam evlerine dönen bir kitle oluşturmuştur.
Bazıları ise
kendi mahallelerinin içinde kıyısında bazı gelir alanları oluşturmaya
çalışmaktadır.
Örneğin
kentlerin sokaklarında topladıkları çöpleri
getirip, yığdıkları ve ayrıştırdıkları alanlar ile geçim kaynağı sağlayanlar
olmuştur.
Kenar mahalle içi dayanışma ve iç destek
yıllar içerisinde kendilerince ayrı bir ortak
kültür oluşturur.
Onların
dansları, eğlenceleri, müzikleri, gelenekleri, töreleri, giyim tarzları,
zevkleri… ortaya çıkar.
Kenar mahalle
insanı devamlı bir savaş, bir mücadele
içerisindedir.
Yaşam kavgası
başka mahalle türlerine, köylere benzemez.
Kendi
içlerinde karşılıklı bir beğendirme, bir tür kabul ettirme, üstün olma, ispat
etme, güçlü durma… gibi ruhsal
yapılar geliştirmişlerdir.
En iyi
arkadaşlıklar, en iyi dayanışma onlara göre hep "kendilerinde"dir.
Okumak,
okullu olmak ve iyi meslekler öğrenmek için ne olanakları olmuştur, ne de
zamanları…
Aileden
gelen, yukarıdan aşağıya gelen bir "kaderi"
yaşarlar sanki.
Onların
haklar, özgürlükler, çağdaşlık, demokrasi, bilim, aydınlık, yurttaş olma,
evrensel kültür… gibi konularla işleri yoktur.
Esas iş ayakta kalmaktır, yaşayabilmektir,
yıkılmamaktır, ezilmemektir, aç
kalmamaktır, açıkta kalmamaktır.
Devlete
güvenmek, yetkililere güvenmek isteseler bile onların dertlerini, sorunlarını
dinleyecekleri bulabilecekleri kimseler yok gibidir.
Sorunlarını
devlet katlarına iletecek ve izleyecek, haklarını savunabilecek kimseleri de yok gibidir.
Seçim zamanı geldiğinde siyasi
partiler kenar mahalleleri akıllarına getirir ve oralardan oy toplama amacıyla gelip,
gitmeye, sözler vermeye başlar.
Bu bölgelerde
yapılması planlanan kentsel dönüşüm projesi sözü verirler.
Seçim gelip,
geçtiğinde ise durum yine eskisi gibi devam eder…
Modern
kentlerin yeni tasarlanmış olanların
bazılarında ise kenarda daha çok işçi sınıfının oturacağı az maliyetli siteler tasarlanmış
olabilir.
Daha
çok büyük bir planlamaya bağlı olmayan bu yerlerde zamanla çarpık yapılaşma devam etmiş ve göç dalgalarıyla buralara savrulan
insanlara mesken olmuştur.
Yeni genç kenar mahalleler de yine ilk günden ucuz
yaşam kalitesi ve büyük sorunlarla boğuşan insanlarla dolmaya başlamıştır.
Buralara
gelip yerleşmek isteyenler yeni kümeler, yeni birliktelikler oluşturmaya
başlamıştır.
Birbirlerini
izleyip büyük kentlere gelen yeni göçenler
de zamanla o kenar mahalleye ve onun kavgalarına alışmaya başlamışlardır.
Denetimsiz ve imar yasalarına
uyulmayan kaçak yapılardan oluşmuş
yeni tip kenar mahalleler de zamanla genişlemeye devam etmiştir.
Kenar
mahallelerin kendilerince ortak sorunlarının içinde sağlık sorunları, ulaşım, eğitim sorunları, alt yapı sorunları en başta gelmektedir.
Binaların
yapısı hiçbir zaman en istenilene uygun olmamıştır.
Bu
kenar mahalle türlerine ve oralarda yaşayan insanlar, onların tüm bu ortak
sorunlarına zamanla çok daha başka, hiç de beklemedikleri "eklemeler"
yeni katılanlar gelmektedir.
Ülkenin
her bir yanından gelen "iç göçe" ek olarak "sınır ötesinden" gelen düzensiz, denetimsiz, "kayıt dışı göç" dalgaları kenar
mahalleleri etkilemektedir.
Dışarıdan
gelen o göçmenler de ayni nedenlerden dolayı, ayakta kalmak için bir kenar
mahalle bulup, onun içinde yer alma kavgasını
vermektedirler.
Böylece
kenar mahallelerin zaten var olan kısır döngüsünün üzerine yeni katmanlar, yeni
yükler gelmiş olmaktadır.
Evet
bir devletin en önemli hedefleri neler var ise bunların içerisinde kalkınmak, çağdaş ve uygar bir toplum olmak da var olmalıdır, değil mi?
Devlet,
belediyeler, kamusal kurumlar devletin yükümlülükleri gereği toplumun her kesimine hizmet götürmek ve
sorunların çözümüne eşit bir
yaklaşımla eğilmeleri gerekmektedir.
Ülke
nüfusunun, yani toplumun ana yapısının her yönü ile bakıldığında sağlıklı bir işlerlik kazanıyor olması gerekir.
Denetimsiz
ve kaçak ilticacılar ile kenar mahallelerin yükü çok daha artmakta ve yeni kurtarılmış bölgeler oluşmaktadır.
Suça itilme oranı ve suçun
çeşitliliği, devletin oralara erişememesi ile kenar mahalleler tüm toplum için
ileride patlayacak birer bomba gibi
zamanla tehlikeli hal alacaktır.
Görmemezlikten
gelmek, duymamak, bilmiyor olmak, oralara bakmamak… ile yalnızca sorunla geriye itilmekte ve çözülememektedir.
Peki,
ne olacak, bu hep böyle mi devam edecek?
Bu
soruları ben, sen değil, esas sorumlu
olanlar, görevli ve yükümlü olanlar,
seçilmişler kendilerine ön görmeli
ve üzerine gitmelidir.
Bir
de toplumsal sorumluluk ve politik duyarlılık sahibi olan, olması gereken kuruluşlar, kayıtlı siyasi partiler, kitle örgütleri bu büyük sorunun üzerine gidebilmelidir.
Her
gün yeni, yeni "yapay" ve anlamsız, boş gündemlerle uğraşmak yerine ülkenin ve tüm toplumun "yararına" olması gereken çözümlere
gidilmelidir.
Kenar
mahalleler gittikçe artmakta, büyümekte ve çok
daha sorunlu duruma gelmektedirler.
Öyle
bir olgu yaşanmaktadır ki kentin merkezinde olup da yıllar içerisinde bakımsız ve terk edilmiş duruma düşmüş mahalleler bile zaman içerisinde bir
"kenar mahalle" olmuştur.
Gazetelerden
okunduğu gibi bu tür mahalleler gittikçe artan bir iç ya da dış "göç"
almaktadır ve kendi başlarına bir tür sorunlar
yumağı oluşturmaktadır.
Bu
yapılanmaları dile getirmekle "duyarlılık taşıyan" insanlarımıza,
aydınlara, okuryazarlara da bir küçük işaret vermek istedim.
Belki bu konu üzerinde
eleştirel düşünebilenler çıkar.
Çağdaş
ve uygar bir refah toplumu olabilmek hiç de kolay değildir, nerede ise gittikçe
de gerçekleşemeyecek gibi
gözükmektedir.
Umut
etmek ne denli iyi ve gerekli ise ayni zamanda sorunları zamanında ve kökten çözebilmek istemek, bunun için emek harcamak da
kesinlikle gereklidir.
Doğru,
"zaman" nasıl olsa akıp gidiyor, hoş güzel, tatlı, renkli ve de şirin
"konu"cuklarla günümüzü
geçiriyoruz… çok da mutluyuz…
Ama,
hiç beklemediğimiz bir anda ve bir yerlerde bir toplumsal patlama ile karşılaşıldığında bu herkesi etkileyecektir.
Evet,
"inşallah olmaz" diyerek hemen kıyısından, kenarından kaçabiliriz…
Belki
birazcık daha eleştirel ve sorgusal
düşünebilsek ve gerçeklerden kaçmadan görebilsek, kendimiz birilerine
kaptırmadan, özgür irademize sahip çıkabilsek ve gelişmeleri izleyip,
kavrayabilsek..
. Huzur dolu, sağlıklı ve eşitlikçi, adil bir
topluma kavuşabilmek umudu ile…
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 27.11.2022, MŞ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: