. 23 Nisan Bize Neler Düşündürmeli?
. Yeni Türkiye Devletinin kuruluşuna gidilen
en önemli bir gün olan 23 nisan 1920'yi çok iyi anlamamız ve kavramamız
gerekir.
. 23 nisanın içerdiği egemenlik ve bağımsızlık
kavramlarını özellikle BUGÜN yine, yeniden çok iyi anlamalıyız.
. "Ulusal egemenlik" üzerine
düşünmemiz gereken bu gün bize karşılaştırmalı, eleştirel düşünmeyi
sağlamalıdır.
. Yeni Türk Devletinin kuruluşu ile ilgili
araştırmalı, okumalı ve incelemeler yapmalıyız.
. Bunları öyle iyi yapmalıyız ki 102 yıl sonra ortaya
çıkan ülkenin sorunlarını ve bunların nedenlerini, yapılmış olan hataları
anlayabilelim.
. Karşılaştırmalar, açıklamalar, vurgulamalar
yapılabilir, dersler verilebilir, ama şu an söylemek istediğim daha başka bir
konu:
- En
çok düşünüp kafa yorulması gereken bir soru şudur:
· "Bir Kurtuluş
Savaşı'nı dünyadaki tek örneği olarak başarı ile vermiş ve de yok olmak üzere
olan bir devleti, yeniden toparlayıp, yeni bir CUMHURİYET kurmuş olan bu halk,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün güvendiği TÜRK halkı neden bugün ve kimler
tarafından, hangi hedeflere yönelik olarak parçalanmış, gruplara, hiziplere
ayrıştırılmış ve de birbirine düşman hale getirilmiştir?"
. "Tarihin en önemli
bir Kurtuluş Savaşını vermiş olan Türk halkı nasıl olmuştur da şu an umursamaz
ve, sorgulamaz, mücadele edemez… bir duruma gelmiştir?"
- Bir
bakalım, görelim, gözlem yapalım:
- Sokaktaki insanları, TV'lerdeki olup bitenleri, çarşı, pazarda
gördüklerimizi… bir gözden geçirelim….
·
İnsanlarımız ucuz tatminlere, heveslere, moda tuzaklarına, sigaraya, yırtık
pantolonlara, elektronik cihazlara, rakı-balık muhabbetlerine, selfilere,
nargile kahvelerine, tarikatlara, ucuz edebiyatlara kapılmış, gösteriş
meraklısı, hiçbir şeyi umursamaz gibi dolaşan, toplumsal ve bireysel bir ahlaki
çöküntü yaşayan, kendine ve iradesine bile sahip çıkamaz bir hale getirilmiş, …
gibi gözüküyor.
-
Toplumda gittikçe artan çeşitli sorunlar gündeme düşüyor:
…... Antibiyotik
kullanımının artışı, genleri oynanmış yabancı tohumlar, her eline aldığın
gıdanın içindeki koruyucu kimyasal maddeler, elinden kaymış gitmiş bir tarım, içilemeyecek
hale gelmiş sular, içinden zehir akıtılan dereler, sezeryan ameliyatlarının
artışı, özel ve çok paralı eğitim, özel ve çok paralı sağlık sistemi, genel
eğitimi MİLLİ olamaması, anne ve babaların çocuklarına zaman ayıramaması, aile
kurumunun içinde bulunduğu sorunlardaki artış, boşanmaların yüksek oranı,
kanser, devamlı gelen zamlar, enflasyonun 100'lü sayılara gelmesi, artan işsizlik
(%21.8), kredi borçları, elektriğini, gaz parasını, ev kirasını ödeyemeyen yüz
binler, kapanan dükkanlardaki artış, tabandaki dar gelirlinin yoksulun nüfus
içindeki oranının hızla yükselmesi, tarım ve hayvancılıkta gerileme ve ekonomide
dışa bağımlılık, kamu içindeki yolsuzluk dedikoduları, geçinemiyoruz diyenlerin
gittikçe artması, çocuk istismarları, öğrenci yurtlarının sorunları, kadın
cinayetleri, iyi meslek edinmişlerin yurt dışına gitmek istemeleri, şiddet gören çocuklarımız, çocuk yaşta çalıştırılanlar, eğitimde eşitsizlik,
anayasaya göre yönetilemeyen ülke, emeklilerin gittikçe geçim derdine
düşmeleri, yakın komşularda savaş, Üniversitelerin dünya başarı sıralamasında
her yıl gerilemesi, ülkeye düzensiz ve denetimsiz göçler, Türk diline sahip
çıkamamak, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının yok edilmesi ve
yabancılara verilmesi…
. "Her toplumda olur böyle şeyler, ne var
bunda? diyebilirsiniz.
. Bunların tümünün birden peş peşe ortaya
çıkması zihinlere yerleştirilmesi, yaşanılır olması hep "tesadüf" mü
sanıyorsunuz?
Öte
yandan demokratik bir devletin yurttaşları olması gereken halk SOL-SAĞ,
DEVRİMCİ-İSLAMCI-ŞERİATCI-AYDINLIKÇI-DİNDAR-ATEİST-CUMHURİYETCİ-PADİŞAHCI-MİLLİYETCİ-ULUSCU-LİBERAL-GERİCİ....
gibi bölünmelerle gittikçe "asıl" sorunlardan "uzaklaşır" olmuştur.
.
Peki bu bölünen ve kendilerince hep kendi mahallelerinde bulunan bu insanlar
taşıdıkları, kullandıkları kavramların anlamını ve de tarihsel rollerini ne
denli bilebiliyorlar?
. En
basit kavramları bile hemen, hemen hiç bilmeyen bu kitleler "kendilerine
empoze" edilen sözde "kültür" algılarıyla "parça parça
olmuş" ve "genel çıkarları göremez" bir halk durumuna
getirilmiştir.
·
ASIL odaklanılması gereken durum ise şudur:
-
Siyasi partiler ile ilgili oluşturulan tartışmalar ve konuşmalar, gündemler hep
yüzeyseldir ve de sahtedir.
-
Toplumda, kamuda oluşan haksızlıklar, rüşvet, vurgunlar, dolandırıcılıklar,
hile, haksız kazanç gibi olayların üstü örtülüyor sanki…
. Bu tür hukuk dışı olayları araştıracak ve
halka duyuracak, soruşturmaların açılmasını isteyebilecek siyasiler,
gazeteciler, kişiler yok gibi..
. Evet haklısınız! Bu işler ile ilgilenmek çok
zor!
- Tüm
bunlara rağmen yine de söylememiz gerekenler şunlardır:
·
ASIL olan ulusal bağımsızlık ve üniter devlet, misak-ı millidir.
·
Bağımsızlık ve vatanına sahip çıkmaktır.
·
Onun bunun emellerine oyunlarına, tuzaklarına düşmemektir.
.
Hukuk devletine ve demokratik hukuk devleti istemine yönelmektir.
·
Algı yönetimini ve arkadaki asıl oyuncuları tanımak ve bu çok güçlü oyuncuların
planlarını görmek gerekir.
· İster okuyup araştırın, isterseniz internette
ya da kütüphanelerde dolaşın...
. Yeter ki günlük "sahte gündem"lerin
tuzaklarına kapılmayın.
· Ailenize ve çocuklarınıza en baştan akılla sahip
çıkın.
. Çocukların ve gençlerin yabancı ve tehlikeli
odaklara, kültürlere kapılmasına izin vermeyin.
. "Moda-yenilik-adam olmak"… gibi
kavramlar üzerinden yapılan zihin yönetim operasyonlarına karşı uyanık olmak ve
kendimizi korumak durumunda olmalıyız.
. Din istediğimizde işte İSLAM, işte kutsal
kitabımız Kur'an-ı Kerim.
. Herkes kendi dinsel öğretisini, bilgisini
kendisi özgürce öğrenebilir, ibadetini yapabilir.
. Bize gerekli olan uygulama şu olmalıdır:
- OKU, bak, eleştirel düşün, sorgula, incele,
öğren, doğru anla ve iyi olanı uygula.
·
Önce kendin güçlü ol, doğruyu gör, öğren ve sonra da bunları öğret!
·
Çabaların ve emeklerin her zaman doğru yönde olsun.
.
Ucuz tatminlere ve heveslere, özentilere kapılma.
· Din-siyaset-ticaret
örtüsü altındaki tuzaklara kapılma.
. Dini
siyasete ve ticarete tuzak olarak kullananların oyunlarını gör, tanı, uzak dur,
onlara kapılma.
·
Bize kendi "ulusal davamız" ve de "ulusal bilincimiz" yön
gösterecektir.
.
Çağdaş uygarlık düzeyine erişebilmek için bilimde, yüksek teknolojide yer alan,
pay sahibi olan, ulusal değerlerine sahip çıkabilen bir halk olmayı
istemeliyiz.
. Atatürk'ün çok önem verdiği ve üzerinde çok
durduğu, bizlere emanet ettiği çocuklarımıza sahip çıkamadık.
. Ülkemizdeki her bir çocuğun sağlıklı, eşit
koşullarda yetişmesini, onurlu bir yaşam sürebilmesini, iyi bir temel eğitim
alabilmesini sağlamamız gerekir iken, ne yazık ki sağlayamadık.
. Çocuklarımızı çağ dışı oluşumlardan, her
türlü sarkıntılıktan, kötü uygulamalardan, ezilip, horlanmadan ne yazık ki koruyamadık.
. Vatanı kurtarmanın "bugünün" çocuğuna
"özen" göstermekten ve onu "korumaktan" geçtiğini hep göz
ardı ettik.
. Ulusal bayram gününde çocuklarımıza sağlıklı
ve bilinçli, düzgün olanaklar sağlayarak "topluca" sevinip, onları
onurlandırarak "toplu törenlerle" kutlayabilecek iken sadece "eğlence
ve gülüşme" üzerine kurgulanmış etkinlikler düzenlemeye kalkıştık ve
bunları da doğru ve güzelmiş gibi "kabul" ettik.
. Değerli büyük önder, kahraman Gazi Paşa,
ileriyi gören ve fikirleriyle çağ aşan, yeni bir devlet kuran Mustafa Kemal
Atatürk ne desen haklısın, biz seni hiç anlamadık…
. Bugün düştüğümüz bu durum senin değil seni
anlamak istemeyen, unutturmak isteyen, içimizde ve dışarıda bulunanların ve
belki de hepimizin kabahatidir.
. Aklı, bilgiyi, fenni ve güzel ahlakı
kendimize örnek alarak, çok çalışıp, övünçle kendi yolumuzda yürüyeceğimize
saldık kendimizi.
. Boş ve yararsız, aklımızı ve beynimizi tutsak
alabilecek öz kodlarımızdan saptırtacak "hain tuzaklara çok çabuk
düşebildik.
. Bizi affet büyük önder, kahraman Atatürk, ne
yazık ki biz tembelliği ve akılsızlığı seçmişiz.
. Bugün yeniden durumumuzu görüp, eleştirip,
gereken dersleri alıp, kendimizi düzelteceğiz, doğru yola gireceğiz.
.
Bilinçle, özgür irade ve çağdaş bilgi ile, güzel ahlak ile dik durmamız bize
yeterli olacaktır.
· İzlememiz
ve üzerinde çalışmamız gereken asıl rehberimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri,
ilkeleri ve onun gösterdiği yoldur.
. Bu
yoldan ayrılmamalıyız.
. Kurtuluşumuz
için buna mecburuz.
·
Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
23.04.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: