___ SAĞLIK ALANI ve TIP ___
· 14 mart geldiğinde bir kutlama ile karşılaşırız:
· "Tıp Bayramı kutlu olsun!"
· Genelde hep
hekimlere övgü yüklü mesajlar gönderilir.
· İlk cerrahhanenin Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i
Amire adıyla kurulması, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı
gün olarak kabul edilir.
· İlk kutlama 14 Mart 1919 günü işgal
altındaki İstanbul'da tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran'ın
önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara
devrin ünlü hekimleri destek vermişti.
· Tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi o
gün başlamıştır.
· Dünya genelinde bakıldığında tıp konusunda çeşitli
dallar için ayrı, ayrı "uluslararası" günler kabul edilmiştir.
· 7 nisan dünya sağlık günü olarak kabul edilmiş. (Weltgesundheitstag)
· Sadece yılda bir gün övgüler, beğenmeler,
kutlamalar yaparak bir "tıp bayramı" kutlamak sağlık alanında yeterli
sayılmaz doğal olarak.
· Bir uzman olmaksızın, kısaca da olsa
"sağlık" konusunu incelemek, konu üzerinde düşünceler ortaya koymak
istedim:
· Tıp alanında hizmet veren, uzmanlık alanları olan
çeşitli meslekleri, çalışanlarını, onların eğitimlerini, donanımlarını,
kurumların alt yapılarını, yönetimsel uygulamaları... bir tümsellik içerisinde görmeye çalışalım:
· Sağlık alanında ortaya çıkan sorunlar devletin
genel yönetim modelinden bağımsız düşünülemez.
· Genel sağlık sigortası ile yurttaşların güvence
altına alınması bir hak olarak görülmelidir.
· Ülkede her yurttaşın bir sağlık sigortasının
güvencesine ulaşması sağlanmalıdır.
· Sağlık alanında "devlet" hangi
yükümlülükleri taşımalıdır?
· Sağlık alanında "özelleşme" uygulamaları
nedir, yararı ve zararı var mıdır?
· Sağlık alnında öğretim görenlerin,
yetiştirilenlerin sorunları nelerdir?
· Sağlık elemanlarının çalıştırıldıkları resmi ve
özel kurumlardaki hakları, sorumlulukları ve sorunları nelerdir?
· Devlet sağlık sektöründe neden özelleşmelere izin
vermektedir?
· Devletin sağlık kurumlarının, enstitü ve
hastanelerinin, öğretim kurumlarının günümüz koşullarına uygunluğu ne
durumdadır?
· Sağlık alanında özel-paralı tedavi araştırma ve
bakım modeli neden hep öne çıkarılmak istenmektedir?
· Devletin sağlık politikaları ile ülkenin tıp bilimi
alanındaki düzeyi nasıldır?
· Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve
sorunları ile hasta ve hasta sahiplerinin ilişkileri ne düzeydedir?
· Yetişmiş düzeyi yüksek meslek sahiplerinin kendi
ülkesini bırakıp başka ülkelere çalışmak için gitmek istemesinin temel
sorunları nedir?
· Anayasamızda sosyal güvenlik hakkı devletin aktif
bir davranışını gerekli kılan temel bir insan hakkı olarak yer almaktadır.
· Sağlık alanında olması gereken ilkeler ve meslek
etiği ile birlikte "sağlık hukuku", sağlık alanında görev alanların
hakları ve sorumlulukları, çalışma koşulları birlikte düşünülmeli,
eleştirilmelidir.
· Son zamanlarda küresel olarak karşı karşıya kalınan
salgın hastalıklar nedeni ile devletin sosyal güvenlik hukuku aracılığıyla
etken bir koruma sağlaması isteği tüm sağlık çalışanların temel bir beklentisi
olmuştur.
· İnsanların hastalandığında onların sağlıklarına
kavuşması için uğraşan sağlık çalışanlarının bu işini sağlıklı bir ortamda
uygulamak istemektedir.
· Sağlık çalışanlarının gösterdiği bu önem, onların
mesleklerini uygularken tıbbi ve psikolojik olduğu kadar hukuki açıdan korunmasını
da gerekli kılmaktadır.
· Sağlık çalışanlarının hakları konusu, tıp hukukunun
önem verdiği inceleme alanlarından birini oluşturmaktadır.
· Görevlerini uygularken birçok riskle karşı karşıya
kalan sağlık çalışanlarının tüm bu risklere karşı ne gibi haklara sahip olduğu
ve ülkedeki hukuk düzeni tarafından nasıl bir koruma altına alındığı konusu
özellikle salgın hastalıklar karşısında daha da önem göstermektedir.
· Görevlerini yerine getirirken uğradıkları zararın
en aza indirilmesi ve bir zararla karşılanmaları durumunda nasıl bir hukuki
koruma altında olabilecekleri konuları "tıp hukuku" ile "iş
sağlığı güvenliği" ve "sosyal güvenlik hakkı" alanlarında
birlikte incelenmeli ve düşünülmelidir.
· Salgın hastalık ile mücadele eden sağlık
çalışanlarımızın çok ciddi sosyal riskler ile karşı karşıya olması nedeni ile
de "hukuki koruma mekanizmalarından" yararlandırılmaları
gerekmektedir.
· Meslek hastalığına karşı "yardım sağlayan
hüküm"lerden sağlık çalışanlarının hangi şartlarda yararlanabildiği
incelenmeli ve konuda düşünceler üretilmelidir.
· Güncel sorun olan COVID-19’un sağlık çalışanları
açısından bir "meslek hastalığı" olarak değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği de ayrıca hukuki bir incelemeye tutulmalıdır.
· Dünya Sağlık Örgütü'nün "pandemi" olarak
nitelediği ve bulaş hızı, klinik tablosu, mortalite (kaba ölüm hızı) oranları
nedeni ile ciddi yayılım gerektiren bir hastalığa karşı mücadele eden sağlık
çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı çerçevesinde "hukuki" olarak
korunması, kamu idareleri ve özel sektör işverenlerince "öncelikli"
olarak yerine getirilmesi gereken bir "görev" olarak karşımıza çıkar:
· Sağlık konusu her ülkede çeşitli yasalar, tüzük,
yönetmelik ve kararnamelerle belirtilir ve günün koşullarına göre de
güncelleştirilmelidir.
· Konuyu daha iyi kavrayabilmek için kısa bir
inceleme yapıp, bulabildiklerimi aktarmak istedim:
· 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4.
maddesinde, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini temin etme
bağlamında, mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her
türlü "tedbir alınması" ile çalışanların mesleki bir riske
"maruz kalmaması için" gerekli araç ve gereçlerin tedariki, ayrıca iş
yerinde alınan "iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine" uyulması
noktasında denetim, işin yerine getirilmesinde çalışanın sağlık ve güvenlik
yönünden "işe uygunluğu" ile yeterli bilgi ve talimat verilenler
dışındaki çalışanların "hayati ve özel tehlike" bulunan yerlere
"girmemesi" için "önlem alma görevi" işverene verilmiş ve
çalışanlarının işlerini sağlıklı bir ortamda icra edebilmesi için genel
yükümlülükleri belirtilmiştir.
· 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 5.
maddesinde de; işverene, risklerden kaçınmak için iş organizasyonunun yapısı da
gözetilerek, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamının "mesleki bir riske
maruz kalmadaki" etkisini "izleyici ve önleyici" genel bir
politika yürütme yükümlülüğü yüklenmiştir.
· Gerek kamu, gerekse özel sektörde sağlık hizmeti
sunan işverenler, sağlık çalışanlarını, salgın hastalığın tıbbi yapısı ve bulaş
şekli ile ilgili "yeni bilgiler" ışığında düzenli olarak "hizmet
içi eğitime" tabi tutmalı; iş sağlığı ve güvenliği kurulu toplanarak
"risk değerlendirmesi" yapmalı, bu anlamda sağlık çalışanlarının
"koruyucu ekipmanlarının tedarikini" sağlamalı ve bu ekipmanların
"yeterlilik durumu" ile ilgili gerekli denetimi yapmalıdır.
· Mesleki risklerin bertaraf edilmesi kapsamında iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin ifası için çalışanları arasından iş
güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve çalışan sayısının on ve üzerinde olduğu çok
tehlikeli sınıfta yer alan kurumlar bakımından da diğer sağlık personeli
görevlendirme yükümlülüğünün "işverene yüklendiği" görülmektedir.
(6331 sayılı Kanun’un 6. maddesi)
· Görevlendirilen bu kişi, hukuki ve teknik açıdan iş
yerinde gördüğü yetersizlikleri ve önerilerini işverene yazılı olarak bildirir.
· Bir çalışan, ciddi ve yakın tehlike ile karşı
karşıya kalması durumunda iş sağlığı ve güvenliği kurulu mevcut ise buradan,
kurulun olmaması hâlinde çalıştığı yerden tehlikenin tespit edilmesi ile
gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini isteme hakkına sahiptir. (6331
sayılı Kanun'un 13. maddesi)
· Bu önlemlerin alınmaması nedeni ile bir
"zarara uğrayan" sağlık çalışanının işvereninden "tazminat"
isteme hakkı olduğu da kuşkusuzdur.
· Sosyal güvenlik hukuku anlamında
değerlendirilebilmesi için öncelikle "salgın hastalığa yakalanan bir
sağlık çalışanı"nın bu durumunun "iş kazası" veya "meslek
hastalığı" olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi çalışanlar için ayrı
ayrı değerlendirilmesi önem göstermektedir.
· Görüldüğü gibi "sağlık" konusunda çeşitli
alanlarda çeşitli mevzuatlar vardır ve bunlar uygulanmaktadır.
· Türk halkı geleneksel olarak her zaman sağlık
çalışanlarına saygılı davranmış ve çok da değer vermiştir.
· Bundan sonrası için sağlık çalışanlarının çok daha
iyi hak ve koşullara kavuşmasını dilemek istiyorum.
· Öte yandan T. C . Anayasası 56.Madde uyarınca tüm
sağlık uygulamalarının daha başarıya ulaşmasını, güncelleşmesini diliyorum:
(... Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet,
herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve
madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek
amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından
yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.)
· Sağlıklı bir yaşam diliyorum.
· Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 14.03.2022, Pazartesi.
https://www.weltgesundheitstag.de/cms/index.asp?wgt-who
https://hekimcebakis.org/wp-content/uploads/2020/10/tipetigi28-3-12.pdf
https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/tc_anayasasi.maddeler?p3=56
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2709.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: