5 Mart 2022 Cumartesi

İNSAN, DOSTLUK ve YAŞAM

  İNSAN, DOSTLUK ve YAŞAM        

Çok doğru!

Zaman çok hızlı akıp geçiyor...

Yıllar, aylar, günler... inanılmaz bir hızla geçiyor....

Günler öylesine hızlı akıp gidiyor ki...

"Günün akışı" öylesine çok hızlı oluyor ki...

Yapılacak, yapılması gereken ya da yapılması çok istenilen birçok "iş" de var aslında...

Sanki insanlar koşuşturmaktan, yetiştirmekten kendine pek de bir zaman ayıramıyorlar.

Eğer bir "boş" zamanları olacaksa onu da dostlarıyla ve sevdikleriyle paylaşmak istiyorlar.

Ya da "sosyal iletişim ağ"larında "dolaşarak" zaman geçiriyorlar.

Bakıyorlar kim neler yazmış, neler olup bitmiş...

Kendisine çok yakın hissettiklerine güzel sözcükler yazıyorlar, beğeniler gönderiyorlar.

Günlük ahbap, dost v. b. ilişkileri içerisinde her bir yazılana karşılıklı övgüler gönderen çok değerli insanlarımız bazen "ciddi" ve de önemli olabilecek sözleri görse de "boş verip" yine o kendi sıcak ilişkileri içerisine girebiliyor.

Karşılıklı övgüler, beğeniler ile gönderilen mesajlar, tümceler ne kadar da çok doyurucu olabiliyor....

Doğum günleri anılıyor, kutlamalar yapılıyor.

Eski okul yıllarından gelen arkadaşlıklar anılıyor.

Bir insan "kime" ve "hangi konularda" ne düzeyde değer veriyor ve de karşılık gösteriyorsa, birazcık da kendi durumunu ortaya koymuş oluyor.

Bir de doğal olarak kaç kişinin, insanlarımızın yüzde kaçının bilinç düzeyi, bilgi dağarcığı, entelektüel bakış açısı ne durumdadır, diye de düşünüp, değerlendirmek çok olası...

Çok tanınan, beğenilen, geniş bir çevresi olan çok insan var.

Özellikler belli yerleşim merkezlerinde yaşamış, çalışmış, toplumsal kuruluşlarda yer almış insanların çevresi, tanıdıkları çok geniş oluyor.

Sosyal medya adreslerinde binlerce "arkadaşı" kayıtlı olanlar var.

Sanırsınız ki herkesi tanıyor ve herkesle çok iyi ilişkileri var.

Vardır, buna kimse şüphe etmesin...

Aslında başka kişilikler de var...

Çok az "tanıdığı" olan, dar çevrelerin insanı olanlar da var...

Onlar daha çok kendi dünyalarında olmayı ve kendi ilkeleriyle, amaçları ve uğraşılarıyla yaşamayı mesleklerinin getirdiği sorumluluklara geniş zaman ayırmayı önemseyen kişiler olabilirler...

Oldukça çok okuyan, kendisini geliştiren, araştırmalar yapan, yaşama eleştirisel yaklaşabilen, bir "vizyon"u olan kişiler hep, ama hep, çok "azınlıkta" kalmamış mıdır?

Büyük çoğunluk günlük akış içerisinde kolay ve mutlu olabileceği, sıkıntısız, samimi ilişkileri tercih eder, çok insan tanımak, onları sevmek ve de sevilmek ister.

En büyük ölçü, en büyük değer yaşamları boyunca çok insan kazanmış olmalarıdır.

Bu yaklaşım çok da doğrudur. Bunu herkesin becerebilmesi ise çok da kolay değildir.

Mutlu, neşeli, huzurlu, sevilen, beğenilen ve de çok dostu olan, onlarla çok iyi zamanlar geçiren insan olabilmek hiç de kolay değildir.

Ülkemizin halkının genel isteği ve yapısı bu anlamda da değerlendirilebilir.

Başka ülkelerin, kalkınmış ülkelerin, uygar insanların insanları çok mu farklıdır, diye de düşünebilirsiniz.

İşte o zaman bir ülkenin eğitiminin, maarif örgütünün niceliği, kalitesi ve de çağdaşlıkta aldığı yeri de birlikte irdelemek gerekir.

Aslında her toplumda, kendi farklılıklarına, kalkınmışlık düzeylerine rağmen halkın çok büyük bir kesimi, tabanı hep bu model bir insanı tanımlayabilir.

Çok az sayıda disiplinli, ilkeli ve zamanını kendi hedefleri misyonları doğrultusunda kullanan, emek ve çaba harcayan ve bunu için de genelde hep yalnız yaşayan insanlar vardır.

Bunlardan bazıları ise hiç de zorunlu olmaksızın kendi seçimleri ve istekleri doğrultusunda böyle bir mutluluğu, yaşam biçimini seçmişlerdir.

Benim açımdan yaşam çizgimden dolayı belki de genelde hep araştırmak, yazmak, çizmek, üretmek ile geçti.

Hep incelemem, araştırmam, yazmam, hazırlamam gereken bir şeyler oldu.

Derslerimde kullandığım malzemeler, ders konuları, çalışma kağıtları v. b. hep kendi ürettiklerimden oluştu.

Böylece de daha çok çalışmak ve kendim ile olmak gibi bir seçici durumda oldum.

Özel olarak öğrenmek istediğim konularda okumalar, incelemeler ve düşüncelerimden kaynaklanan yazı yazmalar, denemeler, makaleler, çizimler... de ayrıca zamanımın içerisinde yer aldılar.

Çok erken yaşlarımdan bu yana "kişisel" görüşlerimi, düşüncelerimi ve de algılarımı böyle zaman, zaman yazabilmek benim için bir yaşam biçimi oldu...

Çok uzun yıllar önce bu yazılarımı ve araştırmalarımdan elde ettiklerimi, arşivsel malzemeleri internette hazırladığım çeşitli "portal"lar da web sayfaları olarak isteyenlerin okumasına sundum.

O sayfalar benim için hem birer arşiv, hem de bilgi, belge dağarcığı oldular....

Oralara kimler girdi, nerelere baktılar, neleri okudular, beğendiler mi, neler düşündüler... hiç bilmiyorum.

Temelde ben kendim için ne hazırladı isem, internet adreslerimde onları konularına göre sunmuş oldum.

Yazılarımdan "basılı yapıtlar" oluşturmayı pek düşünmedim.

Daha özgür ve daha geniş bir alanda kalmayı yeğledim.

Şöyle düşündüm: "İsteyen okur, anlar, bakar, beğenir ya da beğenmez, kendileri bilir..."

Asıl olan bu yazılarımın insanlığa, başkalarının yararlanmasına sunulmuş olmasıdır.

Hem de bir karşılık beklemeden...

Ben böyle düşündüm yazarken ve yazdıklarımı sunarken...

Benim için asıl olan araştırmalarımın, analitik bakış açımın, düşüncelerimin, ürettiklerimin, yazılarımın bana göre olan nitelikleri, değerleri... olmuştur.

Yaşamım boyunca her yerde, her işimde dürüst, öz verili, öz güvenli ve çalışkan, üretken oldum ve hep de bunu istedim, hem kendi varlığım için, hem de diğer insanlar, toplum yararlansın diye düşündüm.

Bu disiplin ile yaşadım ve hem mutlu oldum, hem de hoşnut oldum kendimden...

Böyle bir kısa tanıtma ile beni daha yakından tanımanızı ve anlamanızı istedim.

Kalın sağlıcakla..

Sevgi ve saygılarımla...

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 06.03.2022, MŞ.

************************************************************


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: