. 1 MAYIS 1886 ve Günümüz
·
ABD'nin Chicago kentinde
işçiler 1886 yılında 1 mayısta iş gününün "8 saatlik iş günü" olması
için genel greve gittiler.
·
Polisin ateş açması sonucu, çok
sayıda işçi öldü ve yaralandı.
·
İşçi liderlerinden Albert
Parsons, August Spies, Adolph Fıscher ve George Engel düzmece tanıklar ve
kanıtlarla idam edildi.
·
1889. II. Enternasyonal, 1 Mayıs'ın,
bütün dünyada "işçilerin birlik ve mücadele günü" olmasını
kararlaştırdı.
· Ve
bugün yine ayni şeyler yaşanıyorsa, varsa adaletsizlik ve hakların
çiğnenmesi...
· Yine
küçük ve kahraman ama çaresiz ve de sessizliğin çocukları çalıştırılıyorsa bir
esir gibi madenlerde, atölyelerde ve de her bir yanında ülkelerin hem de biline,
biline ve göz önünde...
· Neler
demeliyiz şimdi?
· Ne
bayramı, ne sevinci?
· Ben
anlamıyorum sevinip, gülen kahraman insanlarımıza...
· Bugün,
her 1 MAYIS önce emeğin ve onu elinde tutan emekçinin, işçinin haklarının elde
edilmesini gerektiğini anlatan, toplumun her kesiminde emeğin insanın
en değerli gücü olduğunun anlatılması ve kabulünün mücadelesi
olması gereklidir.
· 1
MAYIS bir "hesap, bir envanter" günüdür...
· Durup
da bu güne ve yaşanılan yere, dünyaya bir bakma günüdür, çalışan insan
gözüyle...
· Şarkılarla,
marşlarla, yüceltmelerle, şişinmelerle geçmesi gereken gün değildir.
·
Bakmak gerekir
sayılara, istatistiklere... ne denli yol alabilmiş yüce insanlık taa 1886'dan
bu yana...
· Çalışan
kadına ödenen ücret emeğine göre, yaptığı işe göre ödenmiş mi?
· Aldığı
ücret bir erkeğinki kadar mı?
· Kadınlara
"pozitif ayrımcılık" yapılıyor mu çalışma yasalarında ve iş
dünyasında?
· Çocuğunu
"emzirme hakkı" tanınmış mı, ücretli saat içerisinde?
· Hamilelik
dönemi, lohusalık dönemi yasal korunma altına alınmış mı kadın işcilerin,
memurların, emekçilerin?
·
18 yaş altı hiç bir
yurttaşın her hangi bir ücretli işte "çalışmaması için" yasalara özel
maddeler konulmuş mu ve de bu maddeler yaşamda, toplumda uygulanıyor mu?
· İş
yerlerinde çalışma koşulları "çağa uygun" mudur?
· Çalışan
her bir kişinin sağlık sigortası, işsizlik sigortası, emeklilik sigortası,
yaşlılık sigortası var mıdır?
· Bu
sigortalıların taşıdığı koşullar ve içerikler çağımıza uygun mudur?
· İnsanın
insanı sömürmesine son verileceğine dair işaretler var mıdır?
· Yüce
dinler insanları Allah katında eşit görmek isteyerek, köleliğe son vermek
istememiş midir?
· Buna
rağmen yine de günümüzde en dindar olanlar bile neden emeğin ve emekçinin, "insanın
korunmasını" bir türlü gündemlerine alamamaktadırlar.
· Boş
laflarla, süslü sözlerle değil, yaşamın ve iş dünyasının gerçekleri üzerinden
bakmalıyız bir mayıslara.
·
Düğün dernek yapmanın,
kendi aramızda bol ve de sert sözlü söylevler yapmanın ne işe yaradığını
düşünenler var ise de ben bilmiyorum, anlamıyorum!
· Köyünde
ve kasabasında, kentlerin gece kondu mahallelerinin yıkık, dökük evlerinde
"eğitimde şans eşitliğini" bir ömür boyu bile duyamayacak çocuklar
var ise ve de o çocuklar daha en sıska hallerinde iken bile, incecik boyunları
ile "çalıştırılmağa koşullu" iseler, ne yapayım ben, eğlenceyi,
coşkuyu...
· İnsanın
en değerli varlığı onun emeği, düşüncesi, iş becerebilme yetisi ise bir diğer
ikizi olan da onun "onuru"dur.
· Eğer
ki bir dünyada tüm teknolojilere, ilerlemelere, elektronik ve dijital yeni
dünya kurgularına rağmen, çocuklar hiç
de bir "gelecek şansı olamadan" çalıştırılabiliyorsa ve onlar ki hem
aç, hem de hasta olarak da buna mecbur da olabiliyorlarsa, benim, senin için
sızlamamalı mı?
· Ben
iyi bir dindar isem, benim dinim "insanın" bu tür koşullarda
yaşamasına "rıza" mı gösterecektir? Bir düşünün, bir ölçün...
· Ya
da tüm güzelliklere, her türlü varsıllıklara ve kocaman sözlere ve övünmelere,
büyüklük gösterilerimize rağmen, bugün "yine de" tarlalarda, madende,
yer altında ve de tüm diğer irili ufaklı "sözde" iş yerlerinde
insanlar sigortasız ve karın tokluğuna çalışmak zorunda iseler, ne yapayım ben
bu "modern" dünyayı?
·
Yok, ille de "örgütlü
mücadelemiz" bizim en büyük gücümüzdür, kazanacağız, diyor iseniz, bir dönün
bakın, o örgütlerde hangi konular gündemde, hangi girişimler ve eylemler,
etkinlikler var?
· 2020
den 1886'yı çıkardığımızda kaç yıl geçmiş, diye bir durup, düşünelim yine en
baştan!
· Ne
kadar yol alınmış?
· Evet,
134 yıl önce böyle bir olay ortaya çıkmış, grevler yapılmış, insanlar ölmüş ve
de istemler dile getirilmiş.
· Daha
sonraki yıllarda ise birçok ülke bu günü ve o günü anısını yaşatır iken haklı
istemler dile getirmeğe başlamışlar.
· Onca
yıl içerisinde dünya ne denli değişmiş, bilim, teknoloji, teknik ne denli
ilerleme kazanmış?
· Neler
elde edilmiş bunca yıldır?
· Neler
kabul edilmiş tüm ülkelerde?
· Çağdaş
hukuk devletleri ne denli başarılı olmuş?
· Endüstri
ne denli kurumsal başarı elde etmiş, kaç kişiye iş, aş ve gelecek garantisi
verebilmiş?
·
Küreselleşme
sonucu, sanayileşmenin getirdiği tehlikeler, gelişmiş ülkelerden gelişmekte
olan ülkelere transfer edilmeye başlamıştır.
·
Gelişmekte olan ülkelerde iş kazası ve meslek hastalıkları
sayısı artarken, gelişmiş ülkelerdeki çalışanlar, hizmet sektöründeki olumsuz
çalışma koşulları nedeniyle, yeni risklerle karşı karşıya kalmışlardır.
·
Gelişmekte
olan ülkelerde kırsal kesimden kente hızlı göç, eğitim seviyesi düşük
işçilerin, işlere uyarlanamaması, olumsuz koşullarda çalışma, yetersiz iş
denetimi, iş kazaları ve meslek hastalıkları sayının artmasına neden
olmaktadır.
· Ve
hala bizim gençlerimizin en az üçte birisi işsiz ise ve de üniversite bitiren
her iki gencin en az yarısı hiç iş "bulamıyor" ise, gerçekten de
durup bunları sakince bir düşünmeliyiz?
· Nerede
ve kimler bazı hataları yaptı, yapıyorlar ki, koca insanlık hala karnını
doyurmak, başını sokacak bir dam altı bulma derdiyle uğraşmaktadır.
· Bu
yazdıklarım sakın bir siyasi partinin, ideolojik bir grubun politik düşüncesinin
gölgesinde, bir partinin etkisinde falan yazılmış sanılmasın.
· Onlara
hiç bir gereksinim yok.
· İyi
şeyler istemek için, insanca bir yaşam ve çalışma koşulları istemek için ille
de bir partinin peşine takılmak da gerekmez!
· Yeter
ki sağ duyulu, güzel ahlaklı İNSAN olabilelim....
· Dünyada
var olan her şey, ama her şey sadece "insanın mutlu" ve "sağlıklı
olması" için ise, o insanın "en iyi koşullarda" yetişmesini
istemek, onun en iyi koşullarda çalışmasını istemek de biz insanların en doğal
hakkı ve görevidir.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
2020.05.01, MŞ.
GC-M-20.05.01-A
_ 2021 yılında ise durum çok çok daha
kötüdür. _______________
· Virüs
salgınının ortaya çıkması ile birlikte çok da iyi yönetilemeyen birçok alanda
çok sayıda insan işinden olmuştur.
· Dükkanını,
şirketini kapatan iflas eden yüz binlerce kişi vardır.
· İşsiz
kalan, işten çıkarılan işçilerin durumu, tarım emekçilerinin durumu, hiç bir
sosyal güvenliği olmayanların durumu özellikle Türkiye gibi çarpık ekonomisi
olan, ulusal bağımsızlığını tam yerine getirememiş ülkelerde çok kötüdür.
· Tüm
bunların nedeni ve temel sorun sadece bugün ve bu salgın hastalık değildir.
· Yıllardır
sağlanamayan, sosyal hukuk devletinin getirmesi gereken sosyal güvencelerin
yetersizliği ve kapsam alanının darlığıdır.
· İşçi
olmak, emekçi olmak bir ülke için en temel güvencelerden olmalıdır.
· Üreten
olmadan, üretmeden tüketebilmek ise ancak dışa bağımlılığı getirir ve bunun da
sonu o ülkenin çöküşü olur.
·
Bunun olmaması için de
yine o ülkede çağdaş bir eğitim öğretim sağlanmalıdır ki her bir çocuk eşit bir
eğitim şansına ve hakkına sahip olabilsin.
· Ülkenin
yurttaşlarının bilinç düzeyi ve çağdaşlığa, uygarlığa bakış açısı yükselebilsin.
· .
· 2021.04.30,
MŞ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: