23 Ağustos 2020 Pazar

Biyografi ve Toplum


__ Biyografi ve Toplum __
·        Evet, günümüzde okuma ve yazmayı bilmek çok da önemli değil artık.
·        Ülkemizde 4 milyona yakın kişinin okuma yazma bilmediğini de düşünelim.
·        Asıl iş okulları falan bitirmek de değil artık...
·        Yazmak, yazmak ve "fikir üretebilmek", dile egemen olabilmek, dili bir iğne oyası gibi örebilmek, beyinsel gücü yazıya akıtabilmektir.
·        Bunu yapabilen kişiler olduğunda toplum çok sevinip, takdir edeceğine bambaşka duygulara kapılabilir....
·        Yazmak denildiğinde ise türlerin kendi arasındaki özelliklerini ve değerliliklerini de görebilmek gerekir.
·        Biyografi yazabilmeyi üstlenmek ise konu artık orada bir öykücülük, bir romansılık, kurguculuk da olmayacak demektir.
·        İşin, yaşamın gerçeklerini tamamıyla bir ham malzeme olarak ele alıp, işleyip, biçimlendirip yazıya aktarabilmektir.
·        Olayları, kişileri, çevreyi, tarihleri, olguları ve de hatta dekorları bile gerçeğin tam da kendisi gibi yazıya aktarabilmek gerekir.
·        Önemli kişiler kendi biyografilerini güvendikleri kişilere yazdırırlar.
·        Dünyanın saygın kişilerinin biyografi kitapları en çok beğenilen ve de önemle okunan kitaplardır.
·        Tarih kitabının kuru ve sıradan anlatımlarından çok farklı olarak biyografilerde bir sıcaklık, insana özgü duygusallık da yansıtılır.
·        Konu edilen kişinin yaşamı  bölümlerle anlatılır, özellikleri, iş dünyası, çevresi, dostları, ailesi, dünyaya bakışı, başarıları, yenilgileri, felsefesi... işlenir, anlatılır.
·        Aslında çok büyük zevkle ve merakla okunması gereken bir yazı türüdür.
·        Hem bir okuma zevki verir, hem de öğretici yönü çoktur.
·        Yine de bir roman okuyucusu, öykü okuyucusu çok da biyografi okumaz.
·        Toplumun tabanı zaten pek kitap okumaz.
·        "Okuyorum" diyen kitle ise genelde birbirinden "duyduklarını" ya da çok "tanınmış" olan kitapları okur. Roman okur, hikaye okur, bir de tanınmış şiirleri okur...
·        Günümüzde ise durum çok daha endişe vericidir.
·        Üzülmek için demiyorum.
·        Değişen koşullarda artık bir yere bağlanıp, okumak, disiplinli bir okuma yapmak çok zor bir duruma gelmiştir.
·        Akıllı ve dokunmatik telefonlar herkesi esir almış gibidir.
·        Tüm zamanlar içinde artık herkes elinde telefon ile sadece başlıklara, fotoğraflara bakarak "merak" içinde ve hızla dolaşır.
·        Okunulan sayfa sayısı artık hemen, hemen yok gibi olmuştur.
·        Beğeni almak üzerine kopyala - yapıştır ile geçen zaman okumayı gittikçe çok daha sıkıcı bir iş durumuna getirmiştir.
·        Araştırmak, incelemek ve bunun için okumak ve bunların üstüne yazı yazarak fikirleri, düşünceleri derleyip, toplayıp sunabilmek büyük bir disiplin işi olmuştur.
·        Okumak ve yazmak artık eskisi gibi değildir.
·        Dijital çağın içine girmemiz ile okuma ve yazma eylemlerinin bireyler üzerindeki etkisi ve uygulanırlığı değişmiştir.
·        Hemen, hemen her türlü kitlede bu durum açıkca ortadadır: Cep telefonları, sosyal medya kullanımı insanları esir almış ve yönlendirmiştir.
·        Bakın, çok saygın, çok deneyimli, önemli yerlerde görev yapmış kişiler "bile" doğru dürüst bir şeyler yazmıyor artık, okumaktan kaçıyorlar.
·        Bu otomatikleşmiş bir refleks durumudur.
·        Düşünülerek, planlanılarak, hesaplanılarak yapılan davranışlar bütünü değildir.
·        Sosyal medya (olumsuz) kullanma bağımlılığı artık her yaşa ve kuşağa yayılmıştır.
·        Hah işte diye başlanılan güne, en son bomba gibi düşen haberlere, gündeme hemen sarılıp kendilerince izleyip, kopyalayıp, yapıştırarak geçen saatler....
·        Sanki bir oyun gibi...
·        Oyun bağımlılığı gibi...
·        Evet yazmayı artık hemen, hemen hiç yapmayan, yapamayan bir toplum olduğumuz gibi fikir yazılarını görür görmez kaçan bir toplum olduk.
·        Bu sadece bizim için değil, küresel anlamda böyledir.
·        İnerneti sağlıklı ve olumlu kullanabilen, araştırmalar yaparak, kendi kişisel gelişiminde kullanabilen insan sayısı gittikçe azalmaktadır.,
·        Öte yandan internet kullanımı, sosyal medya kullanıcı sayısı artmaktadır.
·        Bu nasıl oluyor?
·        İkisi de doğru!
·        Seçici ve disiplinli, bilinçli kitle bu enstrümanları çok farklı kullanıyor. (olumlu-yararlı)
·        Tüm bunların ışığında baktığımızda büyük emekler ve uğraşılarla hazırlanmış olan çok yönlü, çok kişili bir "biyografi" kitabını nereye koyabiliriz?
·        "Neden" biyografiyi önemsedim, derseniz, işin zorluğundan ve böyle bir kitabın oluşması için gereken zamanın çokluğundan, dinleme, not alma, araştırma, inceleme, yazma, dinletme... gibi aşamalarında görülen uzun çalışmalardan yola çıktığım için....
·        Evet, "biyografi kitabı" ile toplumu, ülkeyi değerlendirebilirsiniz:
           - Bir ülkenin kendine ait tanınmış kişisinin kaç tane biyografi kitabı vardır?
·        Bir inceleme yapılsa iyi olur:
  - Türkiye içerisinde var olmuş kaç tane biyografi kitabı vardır?
·        Biliyorum, ""Bu da ne yaaa..", diyenler o kadar çok ki...
·        Yok, öyle değil işte!
·        Bazen bir değerlendirme, ölçme-biçme yapmak istenildiğinde "çok küçük" ölçü birimleri de kullanılır. (Denek taşı!)
·        Eğer, çağdaş uygarlık yolunda ilerlemek isteyen, bilme ve akla sahip çıkan bir toplum olmak istiyor isek "bu tür" sorularla ilgilenmemiz gerekir:
- Bilimde nerelerde olduğumuzu sorgulamalıyız!
- Basılan kitapların özelliklerine ve de değerliliğine bakabilmeliyiz!
- Bilim adamına verdiğimiz yere ve değere bakmalıyız!
- Yüksek teknolojiye ne kadar para yatırdığımıza bakmalıyız!
- Üniversitelerin sayısına değil işlerliliğine bakmalıyız!
- Bir ulusal bağımsızlık savaşını kazanıp yoktan var edilmiş çağdaşlaşma yolunda bir ülke olma durumundan nerelere geldiğimize bakmalıyız!
- En yakınındaki kişiler bile birbirine sahip çıkamadığının nedenlerini düşünmeliyiz!
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliğini, düşüncelerini, devrimlerini, görüşlerini neden bir türlü "kavrayamıyoruz" diye çok düşünmeli ve endişe etmeliyiz!
- Ülkenin neden elde gitmekte olduğunu düşünemiyorlar, diye sorgulamalısın!
- Toplumun ve bireylerin temel kodlarıyla neden ve kimler oynuyor, diye sorgulamalıyız!
·        Belki de son soruyu şöyle sormalıyım, deneysel bir soru olsun diye:
- Bu yazımı kimler okudu?
.
.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2020.08.23, MŞ.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: