- NÜFUS VE SORUNLARI
. Bir ülkede, bir bölgede, bir evde, bir hanede
belirli olan bir zaman diliminde yaşayanların oluşturduğu toplam sayı için
"NÜFUS" sözcüğü kullanılır. (Popülasyon)
. Doğanın bir parçasını kendine yurt edinmiş ve
bunu kuşaklar boyu sürdürmüş ve günümüze gelmiş olup bundan sonra da
sürdürebilecek olan yaşayan insanlar topluluğunu açıklamak için NÜFUS kavramı
kullanılır.
. Bir ülkenin sahip olduğu çeşitli zenginlik kaynakları
vardır ve bunların en önemli olanı ve en başta tutulması gerekeni de sahip
olduğu insan sermayesidir. (Beşeri zenginlik=Nüfus)
. Demografik sözcüğü bir ülke ya da bölgedeki "nüfusun
tüm özellikleri" anlamına gelir.
. Nüfus biliminde niceliksel ve niteliksel
analizler yapılır.
. Ülkenin nüfusu geçmiş zamanlarda ne denli
önemli ise bugün çok daha bir önem ve değer taşımaktadır.
. Nüfus, ülkenin "toplumsal
gelişmesine ve ekonomik kalkınmasına" en büyük etkiyi yapan ve yön
veren güçtür.
. Ülkenin sahip olduğu nüfusun miktarı önemli
görülüyor olsa bile asıl olan bu "nüfusun
niteliği, özellikleri ve kalitesidir".
- Nüfusu
çok değişik açılardan ele almak gerekir:
·
Okuma
yazma ve okullaşma oranı
·
Mesleksel
nitelikleri
·
İş
gücü olarak var olan kalitesi
·
Girişimcilik
oranı ve kalitesi
·
Yerleşim
yerindeki yaşam kalitesi
·
Kültürel
mirası taşıyabilme düzeyi
·
Tarihsel
değerlere verdikleri önem
·
Çağdaşlık
ve uygarlık düzeyi
·
Dünya
ülkeleri arasındaki refah sıralaması
. Bu nedenler göstermektedir ki bir ülke kendi nüfusuna
ve "nüfusunu oluşturan insanlara"
her zaman dikkat etmeli ve özen göstermelidir.
. Mevcut nüfusun yaşam standardını, kültürel ve
eğim düzeyini artırmak için yapılan "demografik yatırımlar "veya "harcamalar
artan nüfus karşısında yetersiz kalmaktadır.
. Ülkemizin nüfusunu oluşturan temel ve "asıl
halk gruplarına" sahip çıkmak ve onların refah düzeyini artırmak gerekir.
. Siyasi hatalar yapıldığını savunan görüşe
göre "sığınmacıları kullanarak demografik yapıyı bozacaklar : Oy
vermiyorsanız oy vereni buluruz!" arka planı uygulanmakta…
. Ülke içine çeşitli yollarla gelen mülteciler
ülke içerisinde gittikçe daha da artacak sorunlar yaratacaktır.
. Türkiye, 4 milyona yakın mülteci ve
sığınmacının yanında geçici koruma altındaki 3 milyon 700 bin Suriyeli ile 2014
yılından bu yana dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke
durumundadır. (*5)
. Bu nüfusun yalnızca %1,36’sı Geçici Barınma
Merkezlerinde yaşarken kalan büyük çoğunluk 81 ilde kent içi, kent çevresi ve
kırsal alanlarda ev sahibi toplumla birlikte yaşamaktadır. (*5)
. Türkiye, altı senedir dünyanın en büyük
geçici ve uluslararası koruma sağlanan nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. 2020
yılında, geçici koruma sağlanan Suriyelilerin sayısı 3,6 milyonu geçmiştir ve
bu nüfusun neredeyse yarısı çocuk, yüzde 46'sı ise kadın ve kız çocuklarından
oluşmaktadır. (*6)
. Ayrıca, Türkiye diğer ülkelerden yaklaşık
320.000 uluslararası koruma başvuru sahibi ve statü sahibine ev sahipliği
yapmaktadır. (*6)
. Günümüzde popüler bir sorun haline gelen Suriyeli
göçmenlerin ülkemizde neden, niçin, nasıl ve ne amaçla bulunduğu/bulundurulduğu
konusu oldukça derin analiz edilmesi gereken bir konudur.
. Türkiye’deki Suriyelilerin ve diğer
sığınmacıların yerleşimine sınır getirmek ve ayrı mahalleler kurmalarının
önlenmesi şarttır.
. Yeni doğan her 4 bebekten 3’ünün suriyeli
olduğunu söyleyen belediye başkanı Lütfü Savaş'ın “önlem alınmaması halinde 12
yıl sonra Hatay suriyeli bir başkana teslim edilecek” diyerek düzensiz suriyeli
göçmenler nedeniyle Hatay'ın bozulan demografik yapısına ilişkin öne sürdüğü
tespit bir huzursuzluğu yansıtmaktadır.
. Bazı ilçelerde, bazı okullarda öğrencilerin
çoğunluğu aslen Türk yurttaşı olmayanlardan oluşmuştur.
. Suriyeli, Afgan ya da Afrika kökenliler bazı
semtlerde çoğunluğu oluşturmuştur.
. Mülteci, göçmen, yabancı… olarak tanımlanan
düzensiz göçe bağlı gelenler iş dünyasında da karışıklıklar yaratmaktadır.
. Kayıtsız işçi, ucuz işçi… olarak kabul gören
bu genç nüfus zamanla kendileri için iş yerleri açmağa başlamıştır.
. Basın ve akademik merkezlerinin
bildirimlerine göre Türkiye’de kayıtlı çalışan Suriyeli sayısının 10-15 bin
civarında olduğu bildirilmektedir.
. Yine bu kaynakların tahminlerine göre 1,2
milyon ile 1,5 milyon arasında ise kayıtsız Suriyeli çalışan Türkiye’de çeşitli
iş yerlerinde ekmek parası kazanmak amacıyla çalışmaya devam etmektedirler.
. Eğitime katılanların dışında kalan 2.566.142
Suriyelinin bakıma, yardıma, işe, asgari geçim koşullarına muhtaç olduğu
anlaşılmaktadır.
. Eğitimdekilerle beraber, yeterli beslenme,
sağlık, güvenlik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar yanında Türkiye’de bulunan
Suriyelilerin Türk toplum hayatına ve değerlerine uyumunun sağlanması
gerekmektedir.
. Bu tür gelişmelerle toplum içinde entegrasyon
oluşmamakta tam tersine gelenler "kendi içlerinde" birlikte yaşama ve
iş yapma sistematiğini geliştirmektedir.
. Geri gönderilmesi gereken
"yabancı"ların bir an önce gitmesi için de daha iyi bir dış siyaset
sağlanmalıdır.
. Sınırlarımızın çok iyi korunması ve güvenli
hale getirilmesi gerekir.
. Göç idaresi kurumunun çok iyi çalışması ve
kaçaklığa izin vermemesi şarttır.
. Mülteci, göçmen, yabancı… görünümü ile
genelde kaçak olarak ülkeye giren kişilerin içerisinde her türlü yasa dışı
örgütlerin olduğu da kanıtlanmıştır.
. Suriyeli kaçkınların ülkesel boyutta
demografik, kültürel, güvenlik ve sosyo-ekonomik sorunlara yol açtığı ve
önümüzdeki yıllarda da artan bir şekilde açmaya devam edecekleri yalın bir
gerçeğimizdir.
. "Düzensiz ve
yasa dışı olarak" Türkiye nüfusuna karışan insanlar her zaman bir
"sorun ve tehlike" oluşturacaktır;
bunların "önlenmesi" gerekir.
. Çağdaş, demokrat ve yurt sever olmak, ülkenin
birliğini ve korunmasını istemek asla bir "ırkçı" yaklaşım değildir.
.
"İnsani yardım"ın
uluslararası koşulları ve yöntemleri bellidir ve onlara çok büyük özen
gösterilerek uyulmalıdır.
. Ülkenin demografik sorunu ciddiyetle ele
alınmalı ve sağlıklı çözüm yollarına gidilmelidir.
. Asıl olan ülkemizin bir ulus devlet olarak,
tarihsel ve doğal değerleriyle, kültürü ve insan kaynakları ile, bağımsız,
çağdaş demokratik bir yapı içerisinde olabilmesini sağlamaktır.
. Ancak böylelikle bir refah ve huzur toplumu
olabileceğimize inan ve bu yolda çaba gösteren dürüst yurttaşlarımız üzerine
düşeni yapacaktır.
. Saygılarımla…
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 15.09.2022, MŞ.