28 Mayıs 2024 Salı

TOPLUMUN GENEL YAPISI İÇERİSİNDE

.   TOPLUMUN GENEL YAPISI İÇERİSİNDE
.  EN DEMOKRAT OLANLAR, EN YAKINLARDA OLANLAR, EN OKUMUŞLAR, EN BÜYÜK DİPLOMALILAR, EN ÇOK BİLENLER DE DAHİL…
.  AYDINLAR, ve de ENTELEKTÜELLER, ve DİĞER BİR YERLERDE "ADI SANI GEÇENLER" GENİŞ "KİTLELER"… ÜNLÜ KİŞİLER….
.  RESMEN KAYITLI "SİYASİ PARTİLERDE" YER ALANLAR, ON BİNLERCE DERNEKTE, VAKIFLARDA ve de SENDİKALARDA ÜYE OLUP, "önemli kişiler" olmanın verdiği mutlulukla toplumda "kendilerini gösterip" sevinebilenler…
.  Bir de çok dikkat çeken bir kitle var ki onlar çok iyi eğleniyorlar, en yeni kuşak müzikli meyhanelere gidiyorlar, en güzel giysiler içindeler, güzel yaşamları olduğuna inanıyorlar, çok da mutlular.
.  Herkes yalnızca "kendi rahatına" keyfine bakmakta…
.  Kendini "beğenenlere" yaklaşmakta…
.  Gününü "gün etmeler" peşinde…
.  Kimse kimseyi "umursamamakta"…
.  İlkeli davrananları, okuryazarları, yurt-millet diyenleri görmezlikten gelmekteler.
.  Çok büyük şirketler, para ile büyük işler çeviren yapılanmalar, gelen-giden paraları aklayıp depolayanlar, bir yerlere yatıranlar… her zaman olduğu gibi "yaslandıkları güçler" ve "iş birlikçileri" ile refah ve mutluluk içinde var olabilmekteler.
.  Yıllardır bir yerlerde "planlananlar çerçevesinde" sınırlardan rahatça geçip ülkeye yerleşen, işlerini, mahallelerini kuranlar "nedeni ile" ülkenin başına çok büyük, geri dönülemeyecek sosyo-kültürel-ekonomik "dertlerin" açılacağını hiç umursamayanlar da çok…
.  Ülkenin toplumsal ve ekonomik çöküşü hiç birinin "umurunda" değil!
.  Enflasyon, paranın değerinin yitişi, geçim derdi, milyonlarca ailenin beslenme ve barınma sorunu çekmesi hiç umurlarında değil; bundan haberleri bile yok.
.  Tüm dünyada olduğu gibi ama bizde çok daha etkili "geniş ve derinlemesine" uygulanan algı-zihin etkileme programlarının tutsağı olmuş milyonlarca insan "tüm zamanını" ve enerjisini, zihnini "magazin haberlerine, giyime, dış görünüşüne, sosyal medyaya, dizilere, yarışma programlarına, paralı profesyonel sporların maçlarına…" harcamakta…
.  Erdemli ve ilkeli olmak, dürüstlük, bilgiye ve bilime inanmak, üreten insan saygı ve destek, takdir etmek… kalmamış; bunları bilen ve uygulayan yok.
.  Üretene, okuryazara önem vermeyen, tepeden bakan ve de her şeyi en iyi bilen çok geniş bir kitle ortalığa yayılmış seni, beni hiç "umursamaz" olmuş.
.  Ama lafa gelince "ülkenin hali" ve demokrasi", "kalkınma", "dayanışma" üzerine bulundukları yerde konuşabiliyorlar.
.  Her şeyden önce "burnu büyüklükten" ve "kompleksli tutum ve davranışlardan" kurtulabilenler ancak kendi aralarında bir dayanışma ve birleşmeye gidebilir.
.  Kendi ülkesini, kendi toplumunu, kendi "özgürlük ve bağımsızlığını" koruyamayacak olan "yeni tür" algı yönetimlerinin tutsağı olmuş insanlarımızla eski "birlik ve beraberliğe", "kurtuluşa" erişemeyeceğimizi, ortak bir "savunma ve mücadele" veremeyeceğimizi anlamaya, kavramaya başlıyoruz.
.  Belki de bazı yurtseverler, ülkesinin bağımsızlığına ve egemenliğine önem verenler, bilgi ve bilinç içinde olanlar ömürlerinin kalan yıllarını bu "inanç, ülkü ve idealler" için araştırma, inceleme ve üretmek, yazmak için çalışacaktır.
.  Bizim en büyük çıkarımız "kendimizi geliştirmemiz", "yetiştirmemiz" ve başka bir şey beklemeden "insanlığa, halkımıza yararlı "olmaktır.
.  Ortak idealleri ve duyguları olan ülkesi ve milleti için düşünceler taşıyan duyarlı ve bilinçli bireylerin ise birbirlerini bulmaları, onurlandırmaları, desteklemeleri ve dayanışma içerisinde olup güçlendirmeleri gereklidir.
. Üzerimizdeki yararsız, boş ve saçma zihinsel kodlamalardan, yüklerden temizlenip, ülkenin "temel sorunları" ve "kurtuluş yolları" üzerine eleştirel düşünmek, fikir üretmek gerekecektir.
.  Bu değerleri "iyi insan, iyi yurttaş" olmadan hiçbir şey olamayacağımızı bilenler anlayabilecektir.
.  Bu da ancak "bu türün içinde olanlarca" anlaşılıp, kavranabilir; diğerlerinden bir şey ne beklenir, ne de aranır.
. Öte yandan yalnız olup, "hiçbir sürü etkisine kapılmadan, özgür ve bağımsız olarak "öz aklımızı ve zihnimizi" kullanıp bu yolda "üretebilmek" en değerli varlıklarımızı, öz bilincimizi oluşturur.
. Yapay gündemlerden, boş ve şişirilmiş, anlamsız tartışmalardan kesinlikle uzak durmak zorundayız.
. Eğer, üzerinde düşünüp, sorgulamak istediğimiz bir konuda birisinden yardım isteyecek duruma gelirsek ilk ve tek bakacağımız yol gösterici, önder kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olacaktır.
. "O" yıllar öncesinden bugünleri bilip, anlayıp, bize yol göstermiştir; gençliğe seslenmek adına tüm halka kısa ve öz olarak açıklamıştır, bizlere "görev" vermiştir.
.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 23.06.2024, Pazar.


GELECEK KUŞAKLARIN YETİŞMESİ

 . GELECEK KUŞAKLARIN YETİŞMESİ ÜZERİNE NELER DÜŞÜNEBİLİRİZ?

.  - ÇOCUĞUMUZ NASIL BİR İNSAN OLMALI?

A) Çocuklarımızın temel özellikleri neler olmalıdır?

1.     Ailesini seven ve bağlarını koparmayan bir insan olmalı.

2.     Aklını kullanabilen, akılcı bir insan olmalı.

3.     Analitik düşünebilen bir insan olmalı.

4.     Araştırmacı olmalı.

5.     Ayni anda birden fazla işle meşgul olabilen bir insan olmalı.

6.     Barıştan yana olmalı.

7.     Becerikli bir insan olmalı.

8.     Beden, akıl ve ruh sağlığı yerinde bir insan olmalı.

9.     Bilimden yana olmalı.

10. Bilinçli bir insan olmalı.

11. Çok yönlü düşünüp, araştırabilen bir insan olmalı.

12. Demokratik hukuk devletini isteyen bir insan olmalı.

13. Doğaya ve çevre sağlığına önem veren bir insan olmalı.

14. Dürüst olmalı.

15. Eleştirel düşünebilen olmalı.

16. Emeğe saygılı olmalı.

17. Erdemli olmalı.

18. Güvenilir olmalı.

19. Hak ve adaletten yana olmalı.

20. İlkeli düşünüp, davranabilmeli.

21. İnsan haklarından yana olmalı.

22. İnsan ilişkilerinde rahat ve güvenli olmalı.

23. Kendine yetebilen bir insan olmalı.

24. Kıskanç olmamalı.

25. Okuryazar olmayı istemeli.

26. Öğrenme merakı olan ve okuyan bir insan olmalı.

27. Öz arşivini tutmalı.

28. Öz benliğine sahip çıkabilen bir insan olmalı.

29. Öz güveni yüksek olmalı.

30. Sorumluluk duygusu sahibi olmalı.

31. Sorunlara çözüm yolları bulabilen bir insan olmalı.

32. Sorunları algılayabilen bir insan olmalı.

33. Sömürüye karşı olmalı.

34. Sürü etkisine kapılmayan bir insan olmalı.

35. Teknolojik ürünleri "akıllıca" kullanabilen bir insan olmalı.

36. Ulusal bağımsızlığa ve ulusal egemenliğe önem veren bir insan olmalı.

37. Ülkesine ve tarihine değer veren ve önemseyen bir insan olmalı.

38. Üretken olmalı.

39. Vicdan sahibi olmalı.

40. Yazılı çalışabilmeli.

41. Yurtsever olmalı.

B) Çocuklarımızı nasıl yetiştirmeliyiz?

·       Ulusal temel eğitimin hedefleri ve amaçları neler olmalıdır?

·       Okullar, öğretim kurumları donanım ve içerik olarak nasıl olmalıdır?

·       Anne, baba ve öğretmen olarak kendimiz nasıl geliştirmeliyiz?

·       Anne ve babalar, öğretmenler çocukların eğitiminde neleri ön görmelidir?

·       Aydın ya da entelektüel olarak kendimiz nasıl yönlendirmeli ve geliştirmeliyiz?

·       Ülkenin geleceği ve toplumun kalkınması için nasıl bir devlet modeli ve yönetim istemeliyiz?

 C) Bu yazıyı kendi bilgi, deneyim ve araştırmalarıma, kişisel bilincime uygun olarak hazırladım.

. Çok yüksek bir ideal düzeyine taşmış olan bu içeriklerin bir çocuğa "temel özellik" olarak verilebileceğine ve bunda ailesinin, çevresinin ve öğretim kurumlarının çok büyük önem taşıdığını biliyorum.

. Bizlerin, yetişkinlerin, öğretmenlerin, aydınların çok daha ciddi olarak, inançla, azimle ve emek harcayıp hem kendileri için hem de çocuklar ve toplum için daha yüksek verimlilikte ve bilinçli olabilecek çalışmalar elde edebileceğimize inanıyorum.

. Ben kişisel olarak böyle düşünüp, uyguluyorum, üretiyorum ve de çok mutluyum ve sorumluluk taşıdığıma inanıyorum.

.............. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 28.05.2024, MŞ. .................................................................

FİKİR YAZILARI

Önerilerim.

Görüşlerim.

Eleştirilerim.

Yorumlarım.

Özgün fikir yazılarım.


24 Mayıs 2024 Cuma

BEN: NEDEN ve NE İÇİN

 .  BEN: NEDEN ve NE İÇİN

·       Neden ve ne için tüm yaşamım boyunca çabaladım, emek ve zaman harcadım, ne ve nasıl olmak istedim?

·       "Ülkeme, topluma ve insanlara yararlı olmak, doğru yolu göstermek" istedim ve bunun olabilmesi için gerekli olan "gelişimi, ilke ve ahlakı, bilgi ve deneyimi edinmek için" emek harcadım.

·       Önemli olan benim "kendime edindiğim sorumluluk ve görev anlayışı" olmuştur ve tüm çalışmalarım, ürettiklerim birincil olarak hep kendim için olmuştur.

·       Erdemli, ilkeli, çağdaş uygarlıktan ve bilimden, güzel ahlaktan yana, çalışkan ve dürüst, güvenilir "iyi bir insan olmak" ve bu bilinci taşımak istedim.

·       Ülkeme ve topuma yararlı, yurt sever bir insan olmak istedim.

·       Tüm isteklerim, hedeflerim, seçtiğim yol ve duruş hep bu yöndedir.

·       "Bir aydın, bir yurtsever, gerçek bir öğretmen, bir entelektüel" olarak kendimi geliştirmeye yönelip "okuma, inceleme ve araştırmalar yaptım, özgün fikirlerimi ve görüşlerimi yazıya döktüm".

·       Toplumun genel ilgi alanına, onların günlük yaşam biçimine, özenti ve tutkularına, taraftarlıklarına hep uzak kaldım ve bir "sürü etkisine katılmamak" için de yine kendi didaktik çalışmalarımı artırdım.

·       "Beğenilmek, izlenmek kitlelere sahip olmak, ünlü olmak"… gibi bir isteği ve eğilimi hiçbir zaman taşımadım.

·       "Düzenli ve sürekli" olarak "eleştirel, sorgulayıcı ve araştırıcı incelemeler yapıp, oluşturduğum özgün görüşlerimi" de yazdım ve kolayca erişilebilecek biçimde sunuyorum.

·       "Yazdıklarımın okunmasını, insanlara yararlı olmasını ve onların gelişimlerine olumlu katkıları olmasını istiyor" olsam bile "en yakında" olup, okuyacağını "var saydıklarımda" bile bunun böyle olmadığını anlıyorum.

·       Evet, ne yazık ki nerede ise her kesim "kendi dünyasında" ve kendi övgüleri ile baş başa yaşamakta ve çok da "mutlu" görünmek istemekte, başkalarını ise hiç "umursamamakta", çok "güçlü görünmek" istemekte…

·       "Çabalamadan, emek harcamadan, araştırmadan, beşeri bir analitik düşünce oluşturmadan ortada dolaşan, hazır görüşlere ve hareketlere kapılıp yaşama devam etmek, beğenmek, beğenilmek, övülmek istemek, güçlülere dayanmak, başarıyı ve ödülleri kolayca elde etmek, bir yerlere gelivermek"… toplumun genelinde görülen "tipleme" olmuş.

·       Düşünceye ve emeğe çıkar gözetmeksizin değer veren ve destekleyen sayısı ise çok azdır.

·       Aslında bir insan olarak "en temelde" sormamız gereken "ilk soru" belki de şu olmalıdır:

- Nasıl bir toplumda ve hangi koşullarda yaşamak isteriz?

- Nasıl bir insan olmak isteriz?

- Hangi özelliklerimiz olsun isteriz?

·       Eğer, en temelde her şeyden önce ve en üstte bu sorulara göre "düşünmek, gelişmek, tutum ve davranışlar içine girmek" ister ve de bu yönde çalışır, çabalar, emek harcar isek "doğru" yapmış oluruz.

·       "Günlük kısa ve kısır, yapay olaylardan, çekim kaynaklarından uzak durmak" ve bir anlamda kendi yolumuzu belirleyip o yönde ilerleyebilir isek "doğru yapmış" oluruz.

·       Doğal olarak da bunun için "doğru kaynaklar, doğru kişiler seçip araştırmak, okumak ve geliştirilmek" gerekecektir.

·       Ben de yaşamımın en erken dönemlerinden bu yana bunları seçip, uygulamaya çalıştım.

·       "Bireysel öğrenimime" çok önem verdim ve bu yolda çalışıp, bir bilinç kazanmaya yöneldim. (Oto didaktik öğrenme) Otodidakt:Latince, Auto=Kendi ve Didaktikos= Öğretim

·       "Düşünerek, hazmederek, derinleşerek, öğrenme meraklarına yönelik kendi ne uygun öğrenme biçimi"ni hep uyguladım.

·       "Her kanaldan ve katmandan öğrenme ve içselleştirme olan, bireysel çabalarla, kendi kendine düşünmelerle, araştırmalarla, tartışmalarla, denemelerle, çalışmalarla oluşan bir yetişme ve gelişme" biçimini beğenerek ve isteyerek seçtim.

·       Tüm bunları bir genel çerçeve olarak beni iyi tanımanız için yazdım.

·       Sizler için, ülkem için en iyi dileklerimi sunuyorum.

.       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 24.05.2024, MŞ.

*****************************************************************************


22 Mayıs 2024 Çarşamba

ZİHİN ve ALGI YÖNETİMİNİN ETKİLERİ

 .  ZİHİN ve ALGI YÖNETİMİNİN ETKİLERİ

 .       “İnsanlar ve İradeleri”

·       Moda, TV, dergi, gazete, yazarlar, sinema, müzik, haberler, basın, yayın....

·       "O DENLİ GÜÇLÜ VE ETKİLİ"dirler ki “HEDEF ALDIKLARI kitlenin”

   YAŞAMLARININ HEMEN HEMEN HER BİR ALANINI “KONTROL ALTINDA” TUTARLAR.

·       Kendi koydukları ölçülere, kalıplara “norm”lara uydururlar.

·       İnsanlar kendiliklerinden her şeylerini öylesine değiştiriler ki, öylesine kolay bir kabul görürlülük altına girerler ki...

·       Yumuşacık ve sessiz bir geçişle, zamana yayılarak ortaya atılanların “etkisi” altına giriverirler.

·       Artık "günlük moda" onları esir almıştır.

·       Görünümleri tamamen değişmiştir.

·       Bilinç altına yerleştirilmiş etkilerle, kendilerince "modern" olduklarını ve de böyle daha da çok ilgi göreceklerini, kabul göreceklerini sanırlar.

·       Temiz, pak, bakımlı, şık ve güzel görünmek "kabul görmez" olmuştur.

·       Kirli ve bakımsız, özensiz bir görünüm, sakallar, kovboyların pantalonları, yırtık giysiler, ütüsüz pantalonlar, bakımsız saçlar, öylesine boyuna atılıvermiş gibi duran sarmal koca atkılar...

·       En önemli günlerinde, en önem verdikleri toplantılarda, en önemli ziyaretlerde, en önemli çevrelerde bile o "en son edindikleri görünümü" taşımak isterler.

·       Aslında o insanlara şöyle bir "baksanız" neler düşünürler, söylerler, anlatırlar, neler okurlar v.b. çok da “değerlidirler” tek tek..

·       Çok da iyi insanlardır.

·       Çok da donanımlıdırlar.

·       Toplumdaki yerleri de saygındır.

·       Politikadan, kültür ve sanatdan çok , bol bol da söz ederler.

·       Gel gelelim, etkisi altında kaldıkları, içinde bulunulan "ZİHİN YÖNETİMİ"nden, yönlendirilmelerden pek de farkında değillerdir.

·       Kitle psikolojisi olarak adlandırılan “sürüleşme” durumu öylesine bir yayılma ve kabul görme yaratmış olur ki, kitleler kendilerine empoze edilenleri hemencik alıp üstlenirler.

·       Hem de yavaşça ve de hiç karşı çıkmadan, sorgulamadan.

·       “Nasıl değiştirebiliriz” sorusunun cevabını ise “Neden böyle oldu” sorgulamasını kullanarak bulabiliriz.

·       Peki bunların ne sakıncası olacak ki?

·       "Sağduyu"sunu yitirmiş, akıl yürütme ve düşünerek karar verme mekanizmalarını askıya almış, sadece inanç yoluyla bağlanmış, eleştiri ve özeleştiri yetisinden yoksun ve sürü gibi güdülenerek hareket eden, şiddete başvurmaktan çekinmeyen, vicdan ve ahlak kavramlarını yok sayan bireylerin oluşturduğu toplulukların bize ve insanlığa yararı ne denlidir?

·       “Beşeri akıl” ve “analitik düşünme” işte bunun için vardır ve de önemlidir.

·       Sorgulama yapabilmek, beyinsel yetenekleri yeni bilgilerle geliştirerek toplumsal olayları ve insanları ölçümlemelere alarak, eleştirel bir düşünme sistemi geliştirmek ancak kişinin "ÖZGÜR" irade kazanabilmesine yardımcı olur.

·       Bu oluşum ve süreç ise disiplinli bir yaşam ve gayret, emek gerektirecektir.

·       Özgür irade ve özgür düşünce ile insan belki çok daha yalnız kalacaktır, sürüden ayrılacaktır, çevresinde çok kalabalıklar olmayacaktır ama bu sayede çok daha huzurlu ve öz güvenli olacaktır.

·       İleri görüşü olmayan, gerçekleri görebilmekten uzak, sağgörüsüz insanlardan uzaklaştıkça yaşamı çok daha bir anlam kazanacaktır.

.       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2021.02.24, MŞ.

//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Özgür bir iradenin, bireysel seçimin yerini bir "sürü psikolojisi" almıştır.

(Sigmund Freud: 1921)


ALGI YÖNETİMİ ile ZİHİN YÖNETİMİ

. - ALGI YÖNETİMİ ile ZİHİN YÖNETİMİ

    Temel Ahlaki Değerler ve Zihin Üzerinde Yapılan Manipülasyonlar

·       Zihin yönetimi, bilgiyi alma, işleme, kullanma ve üretme sürecinde uygulanan zihinsel işlemleri bilinçli olarak yönlendirme yaklaşımıdır.

·       Bu yaklaşımda bireyin çeşitli etkinlikler sırasında uyguladığı zihinsel işlemlerin bilincine varması, geliştirmesi ve yönetmesi bazı güçler tarafından değişik araçlar kullanılarak yönlendirilir, manipüle edilir.

·       Bu süreçte dikkat, anlama, öğrenme, düşünme, hayal etme gibi becerileri geliştirme üzerinde önemle durulur. 

·       Bizim tam olarak göremediğimiz bazı güçler insan kitlelerine "egemen" olmak ve onları "yönlendirmek" isterler.

·       Büyük kalabalıklar küçük, elit bir grubun isteklerine boyun eğsin diye insan davranışları üzerine çalışmalar yapan kişiler vardır.

·       Bunlar tarafından kitlelerin zihinlerini kontrol altına almaya dönük çalışmalar yapılmaktadır.

·       Zihin kontrolü artık fiziki ve bilimsel bir boyut kazanmıştır.

·       Modern çağda yapılan zihin kontrolü hem teknolojik, hem de psikolojik bir boyut kazanmıştır.

·       Liderler, diktatörler, rejimler eğitim sistemleriyle oynar ve körpe zihinleri kendilerine bağlayan ve yıllar süren bir eğitime mecbur tutarlar.

·       Kitlesel hipnoz için kullanılan en belirgin ve açık yöntem olan eğitim aynı zamanda en sinsi yöntemdir.

·       Sürekli değişen, sürekli vazgeçilen eğitim uygulamaları çocukların zihinsel gelişimini olumsuz etkiler.

·       Etkilenen bu kuşaklar ciddi bir değer kaybı yaşar

·       ABD 1930’lardan beri kitlelerin zihnini kendi amaçları doğrultusunda etkilemek ve yönlendirmek üzere ciddi yatırımlar ve çalışmalar yapmaktadır.

·       Sigmund Freud’un "bilinçdışı" bağlamında, insan davranışlarına özgü keşiflerini "kitle hipnozu" bilgisine dönüştüren yeğeni Edward Bernays kitle hipnozunun kurumsal başlatıcısı olup, ABD’nin bir devlet politikası olarak “propaganda yahut halkla ilişkiler” adı altında kitle hipnozuyla zihin kontrolünü sistematize etmesinin de öncülerindendir. [1]

·       Bir isteği ihtiyaca çevirmek amacıyla kişinin benliğiyle ilgili algısını hedef almak için tasarlanmış "tüketim kültürü" yaratılmıştır. (Edward Bernays)

·       Amaç mesela sigara gibi bazı ürünleri insanların ihtiyacı haline getirmektir.

·       Algının en kısa tanımı "nesnel dünyayı" duyular yoluyla öznel bilince aktarma, bir anlamda bizi gerçekliğe götürmektir.

·       Algılar gerçektir, çünkü insanlar onlara inanırlar.

·       Yani algılar nasıl yorumladığımız, neye inandığımız ve nasıl davrandığımız sonucu oluşur.

·       Değer yaratırlar ya da eksiltirler.

·       Genelleştirilirler ya da sorunları çözerler.

·       Gücümüz algılarımızdan kaynaklanır. [2]

·       ALGI YÖNETİMİ NEDİR?

·       Bazı kaynaklarda “kitle yönetimi” olarak da rastlayabileceğiniz bu kavram, çağımızın en tartışmalı ve en sıkıntılı başlıklarından biridir.

·       Çünkü içeriği itibariyle algı yönetimi; insanlar için çok faydalı sonuçlar da doğurabilir.

·       İnsanlığı bir çıkarcı grubun hizmetine girmiş robotlara da çevirebilir.

·       Yani kitle veya algı yönetimi; tanımının ve tekniğinin olduğu kadar etiğinin de gündeme taşınması, tartışılması gereken bir konudur. [3]

·       Medyanın artan gücüyle birlikte hükümetler, medyayı bir propaganda/ zihinleri kontrol etme aracı olarak kullanmaya başladılar. [4]

·       Çok önceden insanları belirli olaylara hazırlama projelerini uygulanır.

·       Görsel ya da basılı yayınlarla, sadece ihtimal dışı ya da bilim kurgu olduğunu düşündüğünüz kitaplarla ve filmlerle çok önceden insanlar programlanır.

·       "Din" "siyaset" ve "spor" bu üç alan algı yönetimi için altın madeni gibidir.

·       Kitle hipnozu ile kalabalıklar üzerinde uygulanan algı yönetimi için yüzlerce insan görevlendirebilir, milyarlarca dolar yatırım yapabilir.

·       Bu üç alanda da ana tema aynıdır: "BÖL VE FETHET"

·       Ülkeler üzerinde yürütülen psikolojik savaş operasyonlarında küresel güçler, ideolojik ayrımları, mezhep çatışmalarını, çok defa kullanmışlardır.  

·       Ve kullanmaya da devam etmektedirler.

·       Bir psikolojik savaş yöntemi olarak yıllara yayılan algı yönetimiyle cemaatlerin manipüle edilmesine de girişilmiştir.

·       Cemaatlerin de batılı güçlerin ülkeler üzerinde yürüttüğü kitle hipnozunun nesnesi durumuna getirildiği artık açıkça bilinmektedir.

·       Cemaatler mevcut durumlarıyla küresel algı yönetiminin oyuncağı haline getirilmeye çalışılmakta ve toplumda bu yolla yarılma, güvensizlik, korku kültürü, düşmanlık ve ihanet tohumları ekilmeye çalışılmaktadır.

·       Sağlığa zararlı maddeleri içeren "fast food" türü gıdalara insanların erişimi artık çok kolaylaştı.

·       Böylece aktif bir yaşam tarzı sürmek için herhangi bir motivasyonu olmayan ve dikkat eksikliği yaşayan bir toplum meydana getirdi.

·       İlaç sektörünün güç kazanması öyle aşırı boyutlara vardı ki, neredeyse herkesin bir çeşit rahatsızlığı var, ve nerdeyse herkese verilecek bir ilaç var.

·       Ülkemizde de ilaç kullanımı maalesef alınan tedbirlere rağmen kontrolsüz.

·       Antidepresan tüketimi çok yükseldi.

·       Beyin kimyasıyla oynamak ve gereksiz ilaç kullanımına mahkum etmek, küresel güç odaklarına hizmet eden kar amaçlı ilaç sektörünün yürüttüğü bir yasal faaliyet olmuştur.

·       Aşırı ilaç tüketim kitlesel zihin kontrolüne hizmet eder, tepkisiz, uyuşturulmuş ve kimyasala bağımlı kalabalıklar.

·       Fareleri Kontrol Etmek İçin Beyinlerine Magnet Yerleştirildi:

·       "Buffalo  Üniversitesi"nden bilim insanları farelerin beynine manyetik folyolar yerleştirerek, fiziksel hareketlerini kontrol etmeyi başardı. Araştırmacılar farelerin beyninde koşma,dönme ve durmaya neden olan bölümleri aktive etmek için manyeto-termal stimülasyon teknolojisi kullandı.

·       Araştırmacılar bu sayede beyin bozuklukları ve hatta akıl hastalıkları için çözüm üretilebileceğini söylüyorlar. [5]

·       Daha önceki çalışmada transkraniyal manyetik stimülasyonla doğrudan beyin ara yüzüne bağlanılıyordu. Bunun için manyetik folyolar doğrudan kafatasına yerleştirilerek, spesifik beyin aktivitesi tetikleniyordu.

·       Böylece beyin sanki sanal labirentte gidebiliyor ya da hatta beyinden beyine iletişim kurabiliyordu.

·       Diğer bir teknik ise optogenetik adıyla biliniyor ve genetik olarak ışığa duyarlı tasarlanmış nöronlar,ışıkla uyarılıyordu.

·       Buffalo Üniversitesi ekibi ise mıknatıslar kullanarak hafif ısı üretiyor ve spesifik nöronları aktive ediyor.[6]

·       .     Ülkemizin temel değerlerini manipüle etmekle ilgili uygulamalar vardır.

·       Kabul görmüş ve aileyi, toplumu sağlam temellerde birleştiren alışkanlıkları yok edip yerine "yeni" diye yerleştirdikleri alışkanlık ve davranış biçimleri vardır.

·       Bu tür uygulamalara "algı yönetimi ya da "zihin yönetimi" diyebiliriz.

·       Asıl amaç toplumu ve bireyleri en sonunda "ne yönde isterlerse" oraya yönlendirilebilir hale getirmektir.

·       DIŞ İTAAT kullanarak "özgür davranışı yok etmek" istemektedirler.

·       MODA ve film endüstrisi zaten bunların bir aracıdır.

·       Gerçeği manipüle etmek için temel manipülasyon aracı olarak kullanılabilecek en hızlı ve kesin etkileme dildir.

·       Sözcüklerin anlamlarını kontrol edebilenler, onları kullanması gereken insanları da kontrol edebilir.

·       Gerekli gereksiz yerde, sokakta, tv'de, filmde kişilerin birbirlerini suçlamaları oldukça yoğun bir duygudur.

·       Bu suçlamalar çok sık ve dozu artırılmış olarak uygulanırsa insanların çok mantıksız davranmasına sebep olabilir.

·       Televizyon tam bir hipnoz kutusudur ve kitleleri programlarıyla, reklamlarıyla bir tüketim nesnesine ve evcil sürülere dönüştürür.

·       TV kitle hipnozunun en önemli araçlarındandır.

·       Suçlama yoluyla davranışlarınızı yargılayıp sizi manipüle edebilirler.

·       Yaptığınız şeyin iyi mi kötü mü olduğuna karar verirler.

·       Eğer bir şey hakkında hüküm vermek için kullandığınız kendinize ait kriterleriniz yoksa, kişiliğiniz tam gelişmemişse bu tuzağa düşmek çok kolaydır.

·       Manipülasyona başvuranlar, başkalarının çıkarı için bir şey yapmanızı veya bir şey söylemenizi sağlarlar.

·       İlginç olan ise şudur: "Sizin kendi çıkarınız için" bunu yapıyormuş gibi görmenize neden olurlar.

·       Öz güveni yok edici, zayıflatıcı çalışmalarda bulunurlar.

·       Yaptıklarınızın ve söylediklerinizin eleştirilmesi, sizinle dalga geçilmesi ve birilerinin sizi küçümsemeye çalışması, manipülasyonun farklı biçimleridir.

·       Manipülasyona başvuran kişiler kafanızı karıştırmaya, küçük hatalarınızı çok büyük hatalarmış gibi göstermeye çalışabilirler.

·       Sizi kendinizi tanıdığınızdan daha iyi tanıdıklarını düşünmenizi isterler.

·       İnsanların birbirlerine bol, bol övgüler yapmalarını sağlarlar.

·       Bunlara her zaman inanmayın.

·       Biri sizi övdüğünde sizin samimiyetinizi kazanabilir.

·       Ama bu övgüler her zaman iyi niyetle yapılmaz.

·       Niyetleri savunma mekanizmanızı zayıflatarak sizi daha manipüle edilebilir bir hale getirmek olabilir.

·       Yağcılığın en iyi panzehri ise "kendinizi" iyi tanımanızdır. 

·       Güçlü ve zayıf yanlarınızı sizden daha iyi biliyor olmalarına izin vermeyin.

·       Kendinizi iyi tanıyorsanız taşkın hayranlık gösterileri ve övgüler kafanızı karıştıramaz, etki altına alamaz.

·       Başkaları size “yağcılık” yapamaz.

·       Bazen de yaptığınız davranışların tehlikeli olabileceğini söylerler.

·       Belli bir şekilde davranmanızı “tavsiye” ediyorlarsa sizi manipüle ediyorlar demektir. 

·       Söyledikleri şekilde davranmazsanız, istemeyeceğiniz bir duruma düşeceğinizi söylerler. 

·       Çok mantıklı konuşuyormuş gibi görünürler.

·       Korkutarak sizi bir şeyi yapmak üzere koşullandırmaya çalışırlar.

·       İzlediğiniz kişiler içerisinde bazıları aptal rolü yaparlar.

·       Aslında bildikleri bir şeyi bilmiyormuş gibi yaparlar.

·       Yapabilecekleri bir şeyi yapamıyormuş gibi de davranabilirler. 

·       Kendileri yapmak zorunda kalmasınlar diye her işlerini başkalarının sırtına yüklerler.

·       En önemli yerlerde bulunan kişilerin rahatça yalan söylemeleri ve bunları artık bir alışkanlık haline getirmeleri toplumdaki "yalan" söylenmemeli inancını yıkmağa yarar.

·       Dürüst davranışlar göstermesi beklenen kişilerin birden tam tersi davranışlarda bulunduğu her yerde yaygınlaşmağa başlar.

·       Ve siz artık şuna inanırsınız:

-      Bir çıkarınız varsa, her yolu deneyebilirsiniz.

·       Önemli olan sizin bir şeyler elde etmenizdir!

·       Çok rahat, çok varlıklı, çok büyük adam, önemli kişi gibi davranmak öyle pompalanır ki yürüyüşler bile, beden dili buna göre değişir.

·       "Alçak gönüllü" olmak bir "değersizlik" gibi algılanır.

·       En pahalı, en iyi marka, en değerli  olarak kabul görür.

·       İnsanların tutumlu olması değil, ne olursa olsun gösterişli moda olan tüketim maddelerine sahip olmaları istenir.

·       İnsanlar borçlanmaktan korkmaz hale gelirler.

·       Kredi kartlarını sorumsuzca kullanabilirler.

·       Hemen bir sıkıntılı durum olduğunda karşı tarafta bulunan kişilerle kavga etmeğe hazırdırlar.

·       Çalışkanlık ve emek harcayarak bir yerlere gelmek yerine, işini becererek, köşeyi dönerek her şeyi kullanarak yükselmek, ilerlemek özendirilir.

·       Adalet ve sosyal devlet güvencesi yerine güçlü ve iş becerecek kişilere, gruplara bağlanmanın daha iyi olacağı fikri yaygınlaştırılır.

·       Hak aramak için hukuk yoluna baş vurmaktan ziyade kendi yöntemleriyle, bireysel olarak uğraşmak ya da şiddet yolunu kullanmak isteyebilirler.

·       Devlete ve devlet kurumlarına güveni yıpratırlar.

·       Öyle bir "kitle psikolojisi" yaratırlar ki herkes bu kitleye hızla katılır ve ortak  bilinç yaratırlar.

·       Kitle kendi içine aldığı bireyleri yönlendirir, onların duygularını besler.

·       Birey bu durumda kendi aklını, bireysel tavrını kullanamaz duruma düşer.

·       Buna bir örnek olarak birden hemen, hemen herkesin "sokak hayvanları"na olan düşkünlüğü gösterilebilir.

·       Artık herkes bu hayvanları düşünür olur.

·       Onların fotoğraflarını çekerler, internette yayınlarlar.

·       Sokak gösterilerine katılırlar, protestolar düzenlerler.

·       Tüm duyguları artık bu yöndedir.

·       Tüm bu durumdan en çok kazanç sağlayan ise "mama endüstrisi"dir.

·       ÇAĞDAŞLIK ölçülerini de suistimal ederek yozlaştırabilirler, zevksiz ve düşük düzeye indirebilirler.

·       Çevrenize baktığınızda bu izleri, uygulamaları görürüsünüz:

·       …Yırtık pantolon, bakımsız erkek (sakal), erkeksi kadın, nargile, dövme, sokakta içki, anne ve baba otoritesine karşı çıkmak, gece yaşamı, eğlence adı altında kültürsüzleştirme, sigara içme alışkanlıkları, erken yaşta sevgili yapmak, anne ve babanın çocuğuna sınırsız özgürlük tanıması, paralı eğitim, spor karşılaşmalarını abartmak ve taraftar yapmak, çok küçük yaşlarda makyaj, okullarda en küçük sınıftan başlayan gösterişli törenler ve giysileri, iletişimde kullanılan dil (canım, tatlım, şekerim, bir tanem, kuzum, oğluşum...), tüketim bağımlılığı, ev ekonomisini ve mutfağını önemsememek, hazır yiyecek tutkusu, erkeklerdeki küpeler...

·       Sonuç olarak baktığımızda şunları görürüz:

·       Günümüzde çok büyük zihin yönetim etkilemeleri vardır.

·       Bizi kendi çıkarlarına göre şekillendirmek, yönlendirmek isterler.

·       Bizler birey olarak bu toplumda (bu dünyada) "neler yapabiliriz":

·       Kendi geleneksel-kültürel değerlerimize daha çok yaklaşabilmeliyiz.

·       Ev ekonomisine yönelebilmeliyiz.

·       AİLE içi iletişime ve geleneksel değerlere önem verip uygulamalıyız.

·       Olabildiğince kitlesel olaylardan, dalgalanmalardan uzak kalmalıyız.

·       Dost, arkadaş ilişkilerinde ise yine bireysel özgürlüğümüzü üstün tutmalıyız.

·       Moda akımlara, uygulamalara karşı daha dikkatli ve şüpheli olmalıyız.

·       Siyasi parti, STK gibi kitle yönetimlerinin içinde görev de alsanız, bireysel algı özgürlüğünüze, iradenize çok özen göstermelisiniz.

·       Tüketim toplumunun bir kölesi olmadan yaşamınızı sürdürmelisiniz.

·       Bol harcayan değil, tasarrufu uygulayan birey olabilmelisiniz.

·       Gerek özel yaşamınızda, gerekse de iş yaşamınızda her türlü yükümlülüğünüzü tam ve doğru olarak yapmalısınız.

·       Haberler, tv ve basın sizi sadece bilgilendirmeli, etkisi altına almamalı.

·       Kendinize zaman ayırmalısınız.

·       Karamsar, üzgün ve kederli değil, tam tersine yaşamdan zevk alan, mutlu ve neşeli insan olmalısınız. Olmuyorsa, sizin kendinizi yönlendirmede bir yanlış, bir eksiklik var demektir.

·       Olumsuz düşünen, sinirli, kindar, küfürlü ve kavgacı, çıkarcı, kaypak kişilerle iletişiminiz olmamalı.

·       Çalışkan, araştırmacı, düşünebilen ve sistematik geliştirmiş bir insan olmalısınız.

·       İlle de kendi kütüphaneniz olmalı.

·       Ne kadar olursa olsun, hep "kitap" almaya çalışınız.

·       Onları kendi kitaplığınızda sergileyiniz.

·       Yalnız da olsanız, huzurlu ve mutlu, kendine yetebilen bir insan olabilmelisiniz.

·       Hırslarınızı, öfke ve kıskançlıklarınızı eğitebilmelisiniz.

·       Özgür ve güvenli olabileceğiniz ortamları seçiniz.

·       Sağlıklı beslenmeye ve yeterince uyumaya özen gösteriniz.

·       Az hastalanmaya ve az ilaç tüketmeye çalışınız.

·       24 saat içinde uykunuzu aldığınız zamandan sonra değişik işler etkenlikler ile uğraşmaya çalışın.

·       Birilerine bir şeyler anlatmaya, onları ille de ikna etmeye çalışmayın.

·       Beşeri aklınızın gelişmesine çok özen gösterin.

·       Ne kadar araştırmacı ve okuyan biri de olsanız ille de yazmalısınız.

·       Ne varsa aklınızda, neler öğrendi iseniz hep, düzenli yazmalısınız.

·       Bunun için de en uygunu bir masa PC'sidir.

·       Ekranı da büyük seçin.

·       Her gün yazdıkça çok da mutlu olacaksınız.

·       Alışkanlıklarınızı kontrol altında tutunuz.

·       Madde bağımlısı gibi bir tabloya girmeyiniz.

·       Yani sigara içmeyiniz.

·       Çünkü bu tür alışkanlıklar "irade" zayıflığı demektir.

·       Sizin özgür bir insan olarak yapabileceğiniz hareket alanının kısıtlanmış olduğunu gösterir.

·       Yine bunun gibi düzenli ve belli zaman diliminde alkol tüketmeyiniz.

·       Alışkanlık, bağımlılık yapacak her türlü uygulamadan kendinizi koruyunuz.

·       Farklı becerileri deneyiniz:

·       Müzik dinleyiniz.

·       Resim ve boyamalar yapınız.

·       Şiirleriniz olsun.

·       Bir enstrüman çalabilseniz keşke...

·       Spor yapsanız...

·       Ya da düzenli yürüyebilseniz...

·       Dans!

·       Evet hiç çekinmeden fırsat bulduğunuzda dans edebilseniz...

·       El işlerini denediniz mi hiç?

·       Yemek yapmak da çok zor olmasa gerek.

·       En azından "kendi" yapabileceğiniz yemekleriniz olmalı.

·       Bir bahçeniz de olabilir...

·       Düzenli, özenli ve temiz giyinmeye çalışın.

·       Kendi tarzınız (still) olmalı.

·       Pahalı değil ama "kendinize özgü" giyinmelisiniz.

·       Gün içinde bir kaç kez giysi değiştiriniz.

·       Bakımlı görünmeniz çok iyi olur.

·       Hayalperest ve saf, beceriksiz, kişiliksiz bir tavır sergilemektense öz güveni yüksek, donanımlı ve becerikli, özgürlüğüne de, kendine de değer veren bir insan olmayı seçiniz.

·       Güzel ve sağlıklı günlere erişmeniz dileği ile...

·       Saygılarımla...

.      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 13.07.2018, K.


[1]
 http://amfiweb.net/algi-yonetimi-ve-zihin-kontrolunun-10-temel-teknigi/

[2] http://dergipark.gov.tr/download/article-file/84814

[3] http://www.dusuncepolisi.com/algi-yonetimi-nedir/

[4] http://amfiweb.net/algi-yonetimi-ve-zihin-kontrolunun-10-temel-teknigi/

[5] http://www.gercekbilim.com/fareleri-kontrol-etmek-icin-beyinlerine-magnet-yerlestirildi/

[6] http://www.gercekbilim.com/fareleri-kontrol-etmek-icin-beyinlerine-magnet-yerlestirildi/