29 Mart 2024 Cuma

DÜRÜST POLİTİKACILARI SEÇİN

 .  - DÜRÜST POLİTİKACILARI SEÇİN:         .

.   31 mart 2024 günü tüm Türkiye'de "Yerel Seçim"lerde a) İl genel meclisi üyeleri, b) Belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri, c) Köy ve mahalle muhtarları ile ihtiyar meclisi ve heyeti üyeleri seçilecektir.

• Bu seçimlerde oy verirken "bir partide" görev alarak çalışmak isteyen bir politikacının ya da "partiler üstü" bir tutumla "politik yaşamda" yer almak isteyen bireylerin bu anlamda hangi ilke ve özellikleri taşıyor olmaları düşünülmelidir?

- 31 martta seçmenlerin listedeki "adayları" seçerken şunlara dikkat etmesi çok yararlı olacaktır:

- Adayın özgün ve güvenilebilir, düzeyi yüksek, etkili, başarılı, ve inandırıcı "politik vurgulamalar" yapabilmesi için en azından şu ilkelere uyması gerekir:

- Alay ederek, kişileri gülünç duruma düşürerek davranmayacaksın.

- Asla kişilik bozuklukları ve karakterinde olumsuzluklar olan kişilerle ortak bir "iş" görmeyeceksin.

- Birilerine yaranmak için çaba harcamayacaksın.

- Çıkar çevrelerinin, güç odaklarının senin üzerinde uygulamak isteyecekleri baskılara ve kışkırtmalara hazır olmak için kendini çok iyi hazırlamalısın.

- Daha özgür ve bireysel gelişimi tercih ederek devamlı araştırmalar ve incelemeler yapacaksın.

- Hiç bir yerden ve kimseden maddi ve manevi bir çıkar ya da kayırma beklemeyeceksin.

- Hiç kimsenin bedensel ve zihinsel engelini vurgulayarak bir politika yapmayacaksın.

- Hiç kimseye aşağılayıcı, hakaret edici bir tutumda bulunmayacaksın.

- Hiç kimseyi küçük düşürmeyeceksin.

- "İlle de beğenilmek ve şirin görünmek" duygularından arınmalısın.

- İnsanlığın, ülkenin, halkının zararına olabilecek ve de çağdaş uygarlığın, demokratik kuralların dışında bir tutum ve davranışta bulunmayacaksın.

- Kapalı kapıların ardında başka, meydanlarda başka konuşmayacaksın.

- Kısa, kesin ve öz vurgulamalar kullanacaksın.

- Kullandığın "dil" asla bir küfür ve kötü sözcük içermeyecek.

- Kullandığın dil ve davranış biçimin her zaman saygılı ve edepli olmalıdır.

- Politik vurgulamalarının her zaman kanıtı olmalıdır.

- Sahte gündemlerin içine düşmeyeceksin.

- Temel ahlak ilkelerinin dışına çıkmayacaksın:

- Ucuz ve boş politikalar yapan biri olarak anılmak ve kabul görmek istememelisin.

- Yalana, iftiraya dayanan vurgulamalara asla yanaşmayacaksın.

- Yanındaki kişilerin düşünce biçimlerini, davranışlarını ve kişilik özelliklerini her zaman çok iyi gözlemleyip, inceleyeceksin.

.   Seçmen olan "yurttaşlar" vicdanlarına baş vurup doğru, adil ve iyi kişileri, seçmelidir.

.   Seçilecek olan adaylarda aranması gerekenler şunlar olmalıdır:

-Ayrımcılık yapmamak

-Çağa uygun akılcı hedefler belirlemek

-Çağdaş teknolojiden yararlanmak

-Çalışanlara adil davranmak

-Çalışanları ve halkı dinlemek

-Davranışları ve konuşmaları saygı değer olmalı

-Dürüstlük ve açıklık

-Ekip çalışmasını özendirmek

-Empati duyabilmek

-Gösterişten uzak durmalıdır

-Güvenilir olmak

-Hiçbir kişiyi kayırmamak

-İleriye bakabilmek 

-İleriye ve iyiye dönük olarak değişebilmek

-İletişimde açıklık ve güvenirlik

-İşe göre, uygun ve yetenekli, öğretimli çalışanları seçmek

-Kamunun çıkarlarını gözetmek

-Karar vermek gücü ve kararlılığı

-Kültürlü olmak

-Olumlu eleştiriye açık olmak

-Planlı çalışabilmek

-Rant ve çıkar tuzaklarına düşmemek

-Rüşvete karşı olmak

-Sorumluluk taşıyabilmek

-Sorunları çözümleme yeteneği

-Şeffaflık

-Taraftarlık gütmemek

-Tutarlı olmak

-Tutumlu olmak

-Ulusal değerlere sahip çıkmak

-Yalan söylememek

-Yol gösterici olmak

-Yüz kızartıcı suçu bulunmamak

-Zamanı çok iyi yönetebilmek

.    Değerli seçmenler, Türkiye'nin ülkesi ve devleti ile geleceğini belirleyecek bu "yerel seçimlerde" hukuktan yana olan, hukuk dışı girişimlere izin vermeyen, anayasaya ve yasalara uyan ve kişisel özellikleri ile takdir edilecek olan "adayları" seçiniz.

.  Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 31.03.2024


25 Mart 2024 Pazartesi

EMEK, UĞRAŞI ve DAYANIŞMA

 . - EMEK, UĞRAŞI ve DAYANIŞMA

·       Çok uzun yıllardan bu yana yazıyorum.

·       İlk dönemlerde çeşitli "internet portal"ları hazırladım ve sundum.

·       Son yıllarda ise BLOG sayfalarımda sunuyorum.

·       Herkese açık, kimseye özel değil, üstelik bedava.

·       FACEBOOK sayfamı genelde iletişim için kullanıyorum ve oradan yayınlıyorum.

·       Tahmin edeceğiniz gibi tüm bu çalışmalar ön hazırlık, bilgi, deneyim ve araştırma çok emek ve zaman gerektiriyor.

·       İnsanlara yararlı olmak, çağdaşlaşmaya ve aydınlanmaya yönelik hizmet vermek istediğim kadar yazılarımın birçok insana ulaşmasını da istiyorum.

·       Şaşılacak bir durum gibi görünse de artık insanlarımız yazı okumaz olmuş…

·       Yalnızca kendi dar çevresinde iletişim içindeler.

·       Gençler ise nerede ise tamamen algı operasyonlarının etkisi altında kalıp, yalnızca şirin görülmelere, dış görünüşlere ve şakalara, gevezeliklere… önem verir duruma gelmiş…

·       Okumuş, öğrenim görmüş kuşaklar bile dar bakış açıları içerisinde ve de gittikçe kanıksamış ve geriye çekilmiş bir ruh hali içerisinde, umutların yitirildiği ve günlük geçim sıkıntısıyla uğraşır bir duruma getirilmiş.

·       Ülkenin genel durumunu, nereden gelip, nereye gittiğini tam anlayamayan, kendisini hiç geliştirmemiş, yenileyememiş ve dünyayı izleyemeyen çok dar bakış açısına sahip ve de mahalle kültürünün etkisinden kurtulamamış çok geniş kitleler, milyonlarca insan çok yazık ki her şeyi bildiğini sanmakta ve çok da kolay yönlendirilebilir durumda…

·       Çok şeyleri bilen okuryazar durumunda olan, aydın kimliğini taşmak eğiliminde ve gerçekten de ülkenin esas sorunlarına eğilen, çözüm önerileri için emek harcayan değişik kitleler de bulunmakta ve bunlar siyasi partilerde, basın-yayın organlarında yer almak istemektedirler.

·       Bir yandan ülkenin kurtuluşuna "katkıda" bulunabilecek kişiler ve kitlelerin var olması sevindirici olmaktadır; öte yandan bu kitlenin yalnızca kendilerince seçip, değer verdiklerini "beğenmeleri" ve kendilerince bir üst ve erişilmezlik içerisinde bulunur olmaları üzücü olmaktadır.

·       Hele bir de demokrasinin getirdiği hak ve özgürlükler çerçevesinde kendilerine resmen siyasi parti kurmuş olanlar var ki, onların yapılarını, nedenlerini, temel istek ve davranışlarını anlamak, incelemek gerçekten "bilim insanlarının" görevi olsa gerek…

·       Bugün için 139 resmen kayıtlı siyasi parti bulunmaktadır ve hepsi de yasal olanakları kullanmaktadır. (https://www.yargitaycb.gov.tr/icerik/1093/siyasi-parti-genel-bilgileri)

·       Yerel seçimlerde herkes her yerde büyük- küçük partilerin propaganda çalışmalarını, sesli ve görüntülü yaptıkları tanıtımları izliyor ve görüyor; gerçekten de bir anlam veremiyorlar, eleştiride de bulunamıyorlar…

·       Dünyanın genel gidişini, dünyaya egemen olan güçleri, dünyayı yöneten aileleri ve örgütleri, tarikatları… acaba kaç kişi aklına getirebilmiş, incelemiş ve bunların üzerinde düşünebilmiştir?

·       Nasıl oluyor da ülke için de ilerici ve demokrat olarak, sol olarak kabul görebilecek kesimler, partiler, örgütler tüm yaptıkları ile nerede ise iktidara yarayacak girişimlerde ve söylemlerde bulunabiliyorlar?

·       Türkiye Cumhuriyeti bir Kurtuluş Savaşı vermiş ve emperyalizme karşı gelmiş, kafa tutmuş, direnmiş ve demokrasiye, cumhuriyete giden bir devlet olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulmuştur.

·       Ve her türlü kalkınma ve çağdaşlaşma girişimleri ve yatırımları yapılarak batılılaşma yolunda bir ulus devlet olarak ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, Atatürk devrimlerine ve hedeflerine karşı ortaya çıkan hareketler ve girişimler her alanda gittikçe artmaktadır ve çok endişe vericidir.

·       Onların, global karşı güçlerin ortaya koydukları ana hedef bu ülkeyi çökertmek, bölmek ve parçalamaktır.

·       Bu güçleri ve ülke içindeki iş birlikçilerini görmek, bulmak ve haklarında bilgi edinmek her yurttaşın görevi olmalıdır.

·       Tüm bu anlamda benim bir yurtsever olarak eleştirel, araştırmacı ve incelemelere dayanan çalışmalarda bulmam, emek ve zaman harcamam ve de bunları yazmak istemem sizce çok önemsiz gibi olsa bile denizde bir kum tanesi olabilmek ve ülkenin sağlamlığına bir tuğla gibi sağlam katkıda bulunmak istemekteyim.

·       Amacımız, hedefimiz bu bağlamda "insanlığa yararlı", "aydınlatıcı katlılarda" bulunmak ve dayanışma, desteklemelerde bulunmamız olmalıdır.

·       İşte bu nedenlerden dolayıdır ki yazılarımı sizlerin de okumasını bekliyorum.

·       Tek, tek kalsak bile yine de emek vereceğiz ve dayanışmalarımızı güçlendireceğiz.

·       Kalkınan aydınlık bir ülke için "hep beraber" gelecek günlere doğru, umutla, sevgi ve saygılar ile hoşça kalın…

.     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 25.03.2024, MŞ.     





9 Mart 2024 Cumartesi

YANLIŞ ANLAŞILSIN DİYE

.  - "yanlış anlaşılsın" dİye Mİ çabalıyorlar   .

·       8 mart "Dünyada KADINLARA Eşit Haklar ve İSTEMLER İÇİN bir MÜCADELE" günüdür.

·       1857'de başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl "İşçi Kadınlar Günü" olarak kutlanması kararlaştırılmış.

·       Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinin bir odak noktasıdır.

·       Günümüzde "Dünya Kadınlar Günü" bazı ülkelerde resmî tatildir, bazı ülkelerde ise büyük ölçüde görmezden gelinir.

·       Bazı ülkelerde protesto günüdür, bazılarında ise "kadınlığı kutlayan" bir gündür.

·       Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, iki komünist kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimi ile gerçekleştirildi.

·       Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 16 Aralık 1977 tarihinde kabul edilen "8 Mart Dünya Kadınlar Günü", kadın haklarının korunması ve güçlendirilmesi için yıllarca verilmiş mücadelelerin önemli bir hatırlatıcısıdır; ve bu konudaki mücadelenin devam etmesi gerektiğini belirtir.

·       8 mart günü kadınlara övgü yapmak onları beğenmek, methiyeler düzmek, çiçekler almak için değildir.

·       Toplumda "hor görülen, ezilen, hakları yenilen, eksik ücret ödenen, iş bulamayan, bebeğini besleyemeyen, sigortası olmayan, çocuk yaşta çalıştırılan, temel öğretimi bile alamayan, meslek öğrenimi engellenen, üzerinde baskılar uygulanan, aşağılanan, tacize uğrayan olmasın, haklarını savunabilsin diye" düzenlenen bir "mücadele" ve "bilinçlenme" günüdür.

·       Toplumda kadının çok daha iyi yetişmesi, bilinçlenmesi, iyi meslekler edinebilmesi, kendini savunabilecek bir düzeye erişebilmesi için hepimizin, erkekler ve kadınlar birlikte mücadele vermemiz, hukukta, adalette, yaşamın her alanında kadının eşitliğine yönelik çalışmalar yapabilmemiz içindir.

·       Toplumun her kesiminde insan "kadın olarak" da "ayni hakları elde etmeli ve yaşam düzeyine erişmelidir".

·       Fabrikada, atölyede çalışan işçi kadın, tarlada, bağda, ağılda, kamuda, belediyede… çalışan, üreten her kadın… ve evde ailesine her türlü çabayı gösteren kadın da dahil olmak üzere artık günümüzde her bir kadın EŞİT VE çağdaş HAKLARA KAVUŞMALIDIR.

·       Günümüzde "çağcıl bir hukuk devletinde" tüm bunlar sağlanmalıdır.

·       Vermiyorlar ise bunun mücadelesi ve isteklerde bulunmak için her türlü çalışmalar yapmak başta erkekler olmak üzere hepimizin görevidir.

·       Ülkede resmi kayıtlı bulunan siyasi partilere bakabilirsiniz, hangisi bu konuda bir çalışma göstermektedir?

·       İnsanların elde etmesi gereken her türlü "haklar ve özgürlükler bir bütündür" ve bunun içinde kadın, erkek ayrımı olmaz.

·       Kadınları ayrıştırmak, öteleştirmek, yok saymak, ayrı ayrı örgütlemek ya da kendi başlarına bırakmak ise tamamen bir emperyalist oyunudur.

·       Bunu böyle görmemek ve eğlencelerle, gülüp, oynamaklarla geçiştirmek "DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ" hiç anlamamaktır; yazıktır.

·       Bugün için eğer, biz ülkemizin birer iyi yurttaşı olarak "kalkınan, bir refah toplumu, çağdaş bir anayasal, parlamenter demokratik hukuk devleti" olmak istiyor isek kendi içimizde hiçbir "siyasi, etnik ayrım yapmaksızın" tüm yurttaşların, kadın, erkek herkesin eşit hak ve özgürlüklere kavuşmasını istemeliyiz.

·       Bunun mücadelesini vermek ve bu uğurda çalışmak da hepimizin görevidir.

·       Eğer bizim böyle bir benliğimiz ve bilinç düzeyimiz yok ise durum gerçekten çok zordur…

.      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 09.03.2024, MŞ: