26 Mayıs 2023 Cuma

28 MAYIS, KARAR GÜNÜDÜR

 .  28 MAYIS, KARAR GÜNÜDÜR     .

·       Çok üzücü bir sonuca yaklaştık!

·       Geldiğimiz bu durum ne kadar saklasalar, gizlemek isteseler bile artık çok açıkça görülüyor.

·       Son yıllarda halk tüm baskılara ve yıldırmalara, propagandalara, ajitasyonlara, algı yönetimlerine… rağmen kendi yaşamlarının içinden de her şeyi anlamaya, kavramaya başladı.

·       İnsan nasıl üzülmez, "nasıl bu duruma düştük" diye, "biz nerede, nasıl hatalar yaptık" diye düşünmez ve kendini parçalamaz…

·       Nasıl olur da üzülmez!

·       Son dalgalanmalarla birlikte halkın "gözü ve bilinci" çok daha hızla açılmaya başladı.

·       İnsanlarımız, özellikle de genç kuşaklar çok daha hızla bir sorgulama dönemine girdi.

·       Hiç istemeseler bile, böylesine bir duruma düşmüş olmayı kabul etmek istemeseler bile ülkenin, devletin gerçeklerini kavramaya, anlamaya başladılar.

·       Ülkenin tüm ekonomisi, finansal yapısı çökme durumuna geldi.

·       Ülkenin enflasyon oranı yıllık %150 den %180 arasında diye söyleniliyor.

·       İhracat yok gibi…

·       Ülkenin her yönüyle ithalata olan bağımlılığı çok korkunç bir düzeye çıkmış.

·       Döviz gereksinimi karşılanamıyor.

·       Döviz satın alamıyorsunuz, bankalarda döviz yok.

·       Devletin dış borçları miyarlarca dolar olmuş ve bu borçları ödeme yolları tıkanmış gibi…

·       2022 sonu itibarıyla brüt dış borç stoku, kamu sektöründe 186,9 milyar dolar, TCMB'de 32,8 milyar dolar, özel sektörde 239,4 milyar dolar oldu.

·       Türkiye’nin dış borcu 442,9 milyar dolar: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye'nin brüt dış borç stokunun 30 Eylül itibarıyla 442,9 milyar dolar olduğunu bildirdi.

·       Devlet bu gidişle İFLAS açıklaması yapmak zorunda kalacak. Böyle olduğunda ise dış borçların ödenmesi gereken şirketler, kurumlar geri dönüş yaparak bir ödeme planı isteyecek. Belki de devletin elindeki mallardan, ülke topraklarından pay isteyecekler.

·       İçinde bulunulan yönetim biçimi sona erdirilmek zorundadır.

·       29 mayıs sonrası neler olacaktır, ülkeyi, devleti neler beklemektedir?

·       Ekonomi ile finans kaynakları ve sektörü ile borsalar ile oynamak, onları siyasi yaklaşımlarla yönlendirmek, baskılamak, dünya gerçeklerine ve kurallarına uymamakta ısrar etmekle ne ülke, ne de devlet kurtarılabilir.

·       SEÇİM dönemi bittiğinde "DEMOKRATİK VE PARLAMENTER HUKUK SİSTEMİNE" dönülecek olduğunda tüm bu koşullardan dolayı devletin yeniden kurumlanması ve biçimlendirilmesi gerekecek.

·       Dış borçlar aramaya devam edilecek IMF gibi güvenilir ve denetim sistemlerine dayalı kurumlardan yeni borçlar aranılacak.

·       Yurttaşlarımızın boş ve duygusal, anlamsız yaklaşımlar, birilerinin adamı olmak gibi tutumlar yerine devletin ve ülkenin düştüğü bu durumu kavraması ve kesin bir yeni dönem arayışına girmesi gerekecektir.

·       2. tur seçimi işte bu nedenlerden dolayı bir HALK OYLAMASI durumundadır.

·       Bu iktidarı sonlandırmak istiyor musunuz?

·       Ülkenin ve devletin kurtarılmasını, çağdaş bir demokratik, parlamenter sistemin kurulmasını istiyor musunuz?

·       İşte şu son günlerin sorusu budur.

·       Geçmiş dönemlerde, yıllarda söylenilecek, açıklanacak, tartışılacak konular tabii ki vardı, olmalıydı; ama bu son gün bunların konuşulması, tartışılması kesinlikle yanlıştır ve anlamsızdır.

·       Yurttaşların, seçmenlerin çok açık bir biçimde akıllıca düşünüp, sandığa gitmesi ve oy vermesi gerekecektir.

·       Bir yanlış davranış ve yanlış duygulara kapılmak ise ne yazık ki tüm halkı ve ülkeyi etkileyecektir.

·       Evet, bu tarihsel dönemde 28 mayısta 2. tur oy verme gününde tüm halkın, seçmenlerin çok, çok "duyarlı ama sakin ve uyanık davranıp, akıllıca" OY vermesi gereklidir.

·       İnsanlar, seçmenler vicdanın sesini, adaleti, hukuku ve güzel ahlakı da seçecektir bununla birlikte…

·       Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği, devamlılığı, ayakta kalabilmesi, uygar ve çağdaş bir ülke olabilmesi, bir refah toplumu olabilmesi, barış ve huzur içinde yaşayabilmek, hukukun herkes için üstün olduğu günleri görebilmek, enflasyonu yenebilmek, insanca yaşayabilmek… bunların hepsi işte bu pazar vereceğiniz OYA bağlıdır.

·       Cumhurbaşkanlığına aday olan KILIÇDAROĞLU'nun seçilmesi tüm bu nedenlerden dolayı çok önemlidir ve gerçekleşmelidir.

·       Sağlıklı ve huzurlu bir seçim diliyorum.

.       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 28.05.2023, MŞ.

 

 

 

 

25 Mayıs 2023 Perşembe

BİR EGE KASABASINDAN

 . BİR EGE KASABASINDAN

... İlk gelişim ailemle birlikte ben 1 yaşımda iken olmuş.

Fotoğrafım var deniz kıyısında....

Son gidişim ise bu gün oldu...

Ve gençliğimin yazları Ömerağa'da, Ömer Tatil Kamp'ında geçti...

O küçük kasabanın çarşılarında, köftecilerinde, kumsalında, denizinde… çok uzun yıllarım, zamanı geçti.

Daha sonra da uzun yıllar kendi evimizde oturduk...

Az da olsa arkadaşlarım, dostlarım oldu zamanında…

Şu an inanın, içim yanıyor bu gelinen duruma bakınca...

Bir toplum, bir belediye, insanlar, yetkililer, amirler, memurlar... bir beldeyi nasıl bu denli yaşanamayacak bir duruma getirebilirler...

Her yer, ama her yer, yeni yeni de dağlar tepeler... hep beton, hep inşaat oldu.

Her yer bina ve de her yer boydan boya, aşağıdan yukarıya siteler, siteler… MİLLİ PARK'a değin her yer…

Ne geçilecek bir yol var artık ve de girilecek bir deniz....

Kent merkezi ise bir başka sorun… yolda yürümek gerçekten bir beceri istiyor.

Gezip, dolaşabilecek ne bir yer kaldı, ne bir yol, ne de bir park, oturup dinlenilecek, hava alınacak…

İç göç bir yandan, beklentileri yüksek olan dışarıdan gelip, yerleşenler…

Nerde o eski küçük ve kendine göre çarşısı, esnafı olan Ege kasabası… hem de oraya çok uzaklardan gelip yerleşmiş eski insanları…

Bu kötü yapılaşma ve çarpık, akıl dışı kentleşme ile nereye varılabilecek....

Nasıl yaşanılabilecek?

Herkes görüyor, izliyor:

- Avrupa'da, bilmem nerede kentler, köyler öyle bir korunmuş ki 500-600 yıllık binalar var, değişmeden korunmuş ve içinde oturuluyor....

Kent meydanı, çarşısı hep bu sokaklarla çevrili.

Zaten artık oralara gidip, gören insanlarımız da çok sayıda....

Biliyorum çok saçma şeyler yazdım.

Affedin!

Bugün geri döndüğümde ruhum o denli yara almıştı ve de bunalmıştım ki…

Bunu anlatacak kimse de yoktu ortalıkta, ben de "yazarsam belki birazcık da olsa, içimi dökmüş olurum" diye düşündüm.

Bir turizm masalı ile büyütülmüş kuşaklardan olanlardanım.

.   "Turist gelecek, para bırakacak, esnaf da kazanacak, buraları çok meşhur olacak, bütün dünya duyacak, gelip buraları gezecekler, tatil yapacaklar…"

İşte buyrun, ne turizm tam oldu, ne de çağdaş ve uygar bir kentleşme…

Buraya gelip yerleşen ve zamanla da çoluk çocuğu ile nüfusu gittikçe artıran saygı değer halkımız, varsılı, yoksulu ile yeni "adalılar" buralardan buradaki yaşamdan hoşnutlar mı, bilemiyorum.

Zaten öyle pek bunları düşünen, araştıran, inceleyen de yoktur…

Kime yaradı tüm bu işler, kimler bu yapılanlardan çok memnun oldu, bilemiyorum, zaten bunu bilmek, ölçüp-biçmek devletimizin görevi ve sorumluluğu…

Ne olur, kızmayın hemen beni bağışlayın, böyle boş konuları yazıyorum arada bir..

Evet, siz aradan bana "yanıt" vermek isteyen:

Sesini uzaktan da olsa duydum:

- Sanki başka kasabalar, o eski kentler de ayni durumda değil mi, dediğinizi duydum…

.  İşte böyle dediğinizi duyar gibi oldum:

- Bize ne yaa…

- Başka işin mi yok senin!

- Sana ne!

.   Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 25.05.2023, MŞ.


21 Mayıs 2023 Pazar

DİN, TOPLUM, DEVLET

 -  DİN, TOPLUM, DEVLET

·       Din konusu oldukça yaygın, çok ciddi ve önemli bir konudur.

·       Toplumları, devletleri binlerce yıldır çok etkilemiştir, hem de yönlendirmiştir.

·       Bunun ele alınmasını düşündüğünüzde o kadar çok etken ve etkilenen, iligli olan dal ve alan gelmektedir ki…

·       İlk akla gelen ilahiyat olmaktadır (teoloji).

·       Bu konuda en önemli olan ise belki devlet ve yapılanması, yurttaşlar ve haklar, özgürlükler olacaktır.

·       Bugünün koşulları içerisinde en önemli ve dikkat edilmesi gereken "hukuk devleti" olmaktadır.

·       Bu alanda hangi dalda ve uzman kişiler kimler olabilir?

·       Kimler bu alanda ciddi ve güvenilir çalışmalar yapmışlardır?

·       Devlet ile kilise/cami, toplum, hukuk, çağdaş hukuk ilişkilerine, tarihsel geçmişine ve günümüzde geçerli olan görüş ve uygulamalar çok dikkatlice bakmak yararlı olur.

·       Devletin yapısı, parlamenter, demokratik ve anayasal durumu ve içerikleri dikkatlice saptanmalı ve bu bakış açıları altında konuya yaklaşılmalıdır

·       Konunun boyutlarını ve kapsama alanını çok iyi bir şematik dağılımla önce ortaya koyup, sonra da tek, tek derinlemesine incelemek gerekir.

·       .   ÖRNEK olarak:

·       Federal Almanya Cumhuriyeti bu alanda neler yapmıştır, hukuksal boyutları ile bugünkü durum nedir, diye incelemek yararlı olur.

·       Dinsel alanda her isteyen her türlü yapılaşmaya, örgütlenmeye, tarikatlaşmaya gidebilir mi, gidecek olursa bunun sınırları ve çerçevesi nedir, diye incelenmelidir.

·       Yurttaş kendi vicdan ve din özgürlüğünü hangi anayasal ve yasalar çerçevesinde kullanabilir?

·       Yurttaşın kendisine bir kilise/cami seçme özgürlüğü ve kayıt olma, vergisini ödeme zorluluğu var mıdır?

·       Kilise/cami kendi örgütlenmesinde, yapılaşmasında hangi harcamaları yapabilir ve bunları nasıl karşılar, devletten ne tür yardım alabilir?

·       Çok bağlantılı ve çok boyutlu olan "din ve haklar, özgürlükleri ve yükümlülükleri" konusunda incelenip, araştırılması, sorgulanıp, günümüzün çağdaş devlet yapısına göre düşünülmesi gereken bir alan vardır.

·       Öte yandan insanlar, bireyler yalnızca çevrelerinden, içinde bulunduğu mahalleden, kendi yaşam alanında karşılaştıklarından elde ederek ve özellikle de kulaktan dolma anlatılarla, bilgi ve gözlemlerle din ve inanç konusunda yetişiyorlar, zihniyetleri ve davranışları bunlara göre biçimleniyor.

·       Bir kuruma, okula, akademiye giderek yöntemsel ve didaktik olarak da bunları aşamalı, aşamalı öğrenenler de vardır.

·       Din alanında bugüne değin gelmiş, yaygınlaşmış, yapılanmış mezhepler, tarikat ve cemaatler ise yine kendi sistematikleri ve hedefleri yönünde çalışmalar yapmış ve önlerine gelen insanları da biçimlendirmiş onlara öğretiler sunmuşlardır.

·       Kendi öz denetimi ve oto didaktik yöntem ve gayretleri, istekleri ile araştırıp, inceleyip, okuyan, öğrenen ise oldukça azdır.

·       Bir temel öğretim aldıktan sonra kendisini geliştirmek ve ilerlemeler elde edebilmek üzere ana konular ya da ayrımlarında araştırma ve incelemeler, öğrenmeler yapanlar da çoktur ve bunlardan büyük bir kesimi de kitaplar yazıp, yayınlamaktadır.

·       Din alanındaki öğretiler, uygulamalar, teoriler, yöntemler, kurumlar, önderler, düşünürler, yayınlar, yapıtlar… o denli çok ve yaygındır ki birçoğunun kökeni çok, çok eski yıllara gitmektedir.

·       Örgütlenmeler açısından bakıldığında hiçbir tanrısal din ilk kuruluş günlerindeki gibi kalmamıştır.

·       Zaman içerisinde gittikçe yayılış, parçalar ayrılmış ve yine yeniden bölünmelere uğramıştır.

·       Tüm bunları topluca ele almak, okumak, incelemek nerede ise bir insan ömrüne sığmayacak denli geniş ve çoktur.

·       Tüm bunların yanı sıra bir de inanç-din alanında özellikle Asya, Afrika tipi inançlar, kurumlaşmalar, tek tanrılı dinin dışındaki yapılanmalar ele alınacak olsa inanın altındak kalkılması tamamen olanaksız gibidir.

·       Bu tür inanç sistemlerinde bir önderden, bir inanç önderinden söz etmeye kalkılmış olsa bazen bir ailenin kendi başına, ya da bir mahallenin, köyün kendi başına bir dini(inanç sistemi) olduğu görülecektir.

·       Yüz milyonlarca insan, belki de milyarlarca, bugün böyle din-inanç yapıları içerisinde yer almaktadır.

·       Günümüzde bu alanda internet üzerinden bilgilere ulaşmak, film ve videolar izlemek çok kolaylaşmıştır.

·       Din- inanç konusunda yine en önemli konu ve soru ise her zaman din adamı üzerine olmuştur.

·       Din adamı nedir, kimdir, yetki ve görevleri nelerdir, devlet bu kişilere karşı nasıl davranmalıdır, bu kilerin devlet ve hukuk sistemine bakışları nasıldır?

·       Bir inanç sistemi, bir din, bir mezhep, bir tarikat… ister tek tanrılı din olsun, isterse bir başka türden olsun, her zaman ve her yerde kendi öğretisini yaymak, öğretmek ve inanan kişi yetiştirmek ister, mektep, medrese, okul, akademi açmak ister, öğretmen, hoca.. yetiştirmek ister.

·       Tüm bunları bir araya getirilip ortaya konulduğunda ise görüleceği gibi ana taban bir toplum ve daha önemlisi bir "devlet" olacaktır.

·       Devlet, içerisinde bulunulan devlet kendi yapısı, anayasa ve yasalarıyla, ilke ve kurumları ile DİN ve yapılanmalarına hangi hak ve özgürlükleri, sorumlulukları ve görevleri verir, hukuksal ve maliye açısından durum ne olur?

·       DİN-DEVLET-TOPLUM-BİREY ilişkisi çok iyi incelenmeden, saptanmadan, belirlenmeden, kurallara ve yöntemlere, anlaşmalar oturtulmadan hiçbir yere varılamaz ve her zaman "belirsizlikler, tartışmalar, huzursuzluklar" haklı, haksız, doğru yanlış istekler ortaya çıkar…

·       Bu nedenle de çağdaş uygar ülkelerin devletleri kesinlikle hukuk devleti olmak ve hukukun üstünlüğüne göre yapılanmış olmak zorundadır.

·       Siyasi açıdan bakıldığında görülecektir ki dünya tarihi boyunca her toplum din ve inanç, ibadet konuları kullanılarak manipüle edilmiş, karışıklıklar, savaşlar… çıkarılmıştır.

·       Bunu kullanan dış etkenler ve dış güçler olabileceği gibi ülke içerisinde var olan çıkar çevreleri ve hatta din adına öne çıkanların kendi aralarında çekişmeleri de olmaktadır.

·       İnsanları daha doğmalarından önce bile etkileyen, biçimlendiren, yönlendiren inanç-din olgusu asla hafife alınabilecek durumda değildir.

·       Çok büyük etkileri, güçleri, yöntem ve görülen-görülmeyen yayılmaları ile inanç dünyası bireyleri elinde tutar ve yönlendirir, kullanır.

·       Yok, hayır ben istemem, bana böyle bir şey hiç gerekli değil… deseler bile insan bir toplumda ve devlette yaşadığı için durum hiç de kolay değildir ve onları yok saysalar bile herkesi az-çok etkilemektedir.

·       Evet, yüzyıllardır gele gelmiş, hatta binlerce yıllık geçmişe sahip inançları-dinleri o zamanki gibi kabullenmek ve hiç değişmemiş olduğunu var saymak hiç de gerçekçi değildir ve de olası olamaz.

·       Tek tek bireylerde bu konuda okumalar, araştırmalar, incelemeler yapmalarını beklemek iyi bir öneri olsa bile çok şey istemek olacaktır.

·       Temel eğitim kurumlarında, devlet okullarında her aşamada genel bir din-inançlar konusunda sağlıklı ve bilgilendirmeler yapılması gereklidir ve zorunludur.

·       Okullar bir belli dinin, mezhep ya da tarikatın eğitimi ve öğretimi için olmamalıdır; bu alan kişilerin aileleriyle birlikte belirleyeceği bir eğitim alanıdır.

·       İşte yine buralarda çağdaş demokratik hukuk devletinin gerekliliği ve uygulayıcılığı önemlidir.

·       Bugün 2023 içerisinde baktığımızda her ne olursa olsun artık çağdaş bir hukuk devleti içerisinde olmak ve bu konuyu da böylesine irdelemek ve biçimlendirmek gerekecektir.

·       Benim bakış açıma göre her bir yurttaş bu konuda kendisi, elindeki olanaklara göre bireysel ve özgür incelemeler, araştırmalar yapmalı ve kendisini geliştirmelidir.

·       Ayrıca dünyanın genel durumuna bakıldığında açıkça görülecektir ki bazı ülkelerde insanlar her türlü çağdaş ve demokratik devlet düzenini yitirmiş ve oralarda din kurallarına, belirli bir mezhep ya da tarikatın etkisi altında bir düzen kurulmuştur; bunla da baskıcı, özgürlük ve temel haklardan yoksun bir yaşam kurulmuştur.

·       Bu tür olgulardan, çağ dışı yapılanmalardan, devlet modelinden kurtulmak ise çok, çok zor olmaktadır.

·       Dinsel düşünce ve etkileri siyasi düzende devlet yapılanmalarında öne çıkarıp tek belirleyici yapmak, bir din devleti kurmak çağımıza göre değildir ve aykırıdır.

-   Son olarak olmasa bile "şimdilik" şunları söylemeliyim:

  • Allah bizlere akıl ve fikir versin, doğru yoldan ayırmasın.
  • Allah bizlere barış ve huzur versin.
  • Allah bizi iyi insanlarla karşılaştırsın.
  • Allah bizi güzel ahlakla donatsın ve bunun için eğitilmeye izin versin.
  • Allah bizi kula kul olmaktan korusun.

.           (Dualarım gördüğünüz gibi "tek "bir tanrıya ve onun gösterdiği inançlar doğrultusunda oldu)

.        Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 2023.05.21, MŞ.

.         OKUMAK İÇİN:        .

https://gonencibikci.blogspot.com/search?q=din

https://gonencibikci.blogspot.com/2020/09/kamu-ve-inanc-ozgurlugu.html

https://gonencibikci.blogspot.com/2020/08/din-ve-bilim-dunya-ve-ahiret.html

https://gonencibikci.blogspot.com/2019/01/degerlerin-yok-edilmesi.html

https://gonencibikci.blogspot.com/2022/10/evet-turkiye-cok-onemlidir.html

 

 

20 Mayıs 2023 Cumartesi

TEMEL SORUN ve FIRSAT:

-  TEMEL SORUN ve FIRSAT:

-  "NEDEN BU HALK bir türlü anlamamakta ve hep böyle "birilerini tutmakta" ve onlara KUL, KÖLE olmaktadır, diye soruyorsunuz ya…

·       Bilip de hep dikkatimizden kaçırdığımız ve sanki onlar öyle değillermiş gibi var sayımlar üreterek taktik ve strateji geliştirdiğimiz geniş kesimler..

·       Bunları kazanmak ve "onları yurttaş, seçmen olarak kazanmak" ve de "bize oy versin" diye uğraşmak… işte en büyük taktik hata bu oldu…

·       Bunun yerine kendine en yakın olan, olmasını düşündüğün kesimlere neden emek harcamadın, neden önce onları kazanmak için uğraşmadın?

·       Neden kendi "öz ilke" ve "dünya görüşünden" uzaklaşıp, onlara yanaşmaya ve onlar için politikalar üretmeye kalktın?

·       İşte asıl bunun üzerinde düşünmek ve yoğunlaşmak gerekir.

·       Masa başı sohbetleri ve bol anlatımlar yerine temel bakışlarınızdaki yanlışları görün ve artık lütfen kavrayın!

·       Bir de çevrenizdeki çok bilenlere, danışmanlarınıza çok daha dikkat edin!

-    Halkın çoğunluğunun GENEL YAPISINA baktığımızda ne kadar geniş bir kitle "DEVLETTEN, TOPLUMDAN, İNSANDAN VE İÇİNDE BULUNULAN ÇAĞDAN" neler anlamaktadır?

- Elimizde bir örnek ANAHTAR tümce olsun ve bunu ortaya koyalım:

- "Uygarlık yolunda ilerleyen, çağdaş, parlamenter bir demokratik hukuk devleti ve tüm kurumları", dediğimizde kaç kişi bunu anlayabilmekte, kavrayabilmektedir?

. Anlamakta mıdır, anlamak istemekte midir?

. Anlayabilecek donanımı, düzeyi ve bilinci var mıdır?

. Bu tür sözcükler ve düşünce-fikir kalıplarıyla karşılaşmış mıdır?

. Halkın özellikle çok önemsediği ve elinde tutmak istediği, sarıldığı DÜNYA GÖRÜŞÜ nasıldır?

. Bu soruyu irdelediğimizde, açıp, ortaya döktüğümüzde RTE niçin çok geniş bir kitlenin başında kabul edildiğini anlayabiliriz...

. Zahmet edip, eleştirel düşünebildiğimizde...., ancak kavrayabiliriz:

-  BAKIN ŞİMDİ SAKİNCE VE DİKKATLİCE İRDELEYELİM:

·       Üzerinde düşünüp, inceleyeceğimiz kitle "ön yargılarla, ezberlerle, ast-üst ilişkileri ile, abartılarla, beden dili ile, her şeye bir "cevabı" olan, şövenist, … bir kişilik ve davranış özellikleri ile yoğunlaşmış, oluşmuş olan" bireylerden ve ortak bir sürü olarak yönlendirilebilen kitle türüdür.

·       . Bu geniş tabanlı kitlenin yapısal özelliği kapalı toplum, mahalle kültürü ile yetişmiş olmalarından ve yoğunlukla da kulaktan dolma ve çevreden edindiği bilgi birikimleri ve bunların oluşturduğu zihniyettir.

·       "Araştırma, inceleme, eleştirel düşünce ve bilimsel bakış açısı "olmadığı için çevresinin yaygın SÜRÜ ETKİSİ altında kalarak ve hep ezberler geliştirerek yaşamlarını sürdürmekte ve tepkileri de bu yönde olmaktadır.

·       Halkın özellikle çok önemsediği ve elinde tutmak istediği, sarıldığı DÜNYA GÖRÜŞÜ daha çok şöyle değil midir:

·       Dinci, tutucu (muhafazakar), milliyetçi, soy ve kökenine önem veren, büyüklere ve büyüme yolunda olanlara saygılı, boyun eğen, kaderci, pek de açık konuşmayan…

·       Bu düşünce ve algılamanın, tavırların karşısına bilimsel bakış açısından yana, demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, adalete ve hukuka önem veren, ulusalcı ve evrensel değerlere de önem veren… bir yapı ile çıktığınızda onlar ne söylerseniz söyleyin her zaman ve her yerde kendilerinden olanlara önem verirler ve onlardan yana olurlar.

·       Temel sorunlardan en önemli ve büyüğü de işte budur:

·       Çağımıza ulaşabilen bir halk yapısı yerine gittikçe de çağ dışı kalan, gericileşen, ümmetleşen, yeniliklere hep karşı çıkan kitlelerin artmasıdır.

·       Türkiye Cumhuriyeti'nin öz değerini, özelliklerini, kuruluş ilkelerini ve Atatürkçü düşünceyi, hedeflerini, toplumsal ve ekonomik devrimleri, emperyalizme karşı verdiği savaşın önemini ne kavramaya ne de anlamaya çalışan bir halk, bir toplum oluşturmak yerine içten içe tüm bunlara karşı çıkmaya ve değersizleştirmeye yönelen kitleler yaratılmıştır.

·       Bu ana sorun çok uzun yıllardır yayılmış ve gittikçe de her yere sarmıştır.

·       Türkiye çağ dışı bırakılırsa, geri kalırsa bundan kimlerin çıkarı olur?

·       Halkın yapısını bu denli olumsuz ve yararsız bir duruma gelmesinde, sorunun gittikçe artmasında kimler etki yapmıştır, hangi güçler TÜRK halkını bu denli olumsuz bir yapıya doğru sürüklemiştir? (TÜRK halkı, milleti… denildiğinde artık TÜM YURTTAŞLARI KAPSADIĞINI biliyoruz!)

·       Tam da bu nedenlerden dolayı ve bu yüzden kurtuluşumuz, birliğimizin ve de güçlenmemizin en önemli çıkar yolu GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ü çok iyi anlamaktan ve onun gösterdiği hedeflere yönelmekten, düşüncelerini ve fikirlerini kavramaktan geçer…

·       Kim ki buna karşı çıkarsa ve karşı devrimci çalışmalar içerisinde ise biliniz ki onlar Türkiye'nin kalkınmasından ve huzurlu bir refah toplumu olmasından yana değildir.

·       Geri kalmış, kalkınamamış, yoksullaşan, dışa bağımlı, birbirini anlamayan ve benimsemeyen kitlelerin oluşturduğu, sömürülen, bağnaz bir toplum olsun, demokratik haklar ve kurumlar ortadan kaldırılsın… diye düşünen, çabalayan ve uğraşan kişi ve kurumlar, kitleler asla ne Türkiye'nin ne de Türk milletinin ve geleceğinin dostudur.

·       Bu kişiler belki de çok iyi kişiler, iyi niyetli, temiz kalpli insanlar olabilirler…

·       Ama ne yazık ki bu insanlarımız kendilerine kurulan tuzakların içine düşmüş ve özgür iradelerini yitirmiş durumda olabilirler.

·       Bu nedenle de tüm ülkede her yerde ve herkes için çağdaş, ulusal ve demokratik bir yapılanmaya gidilmelidir.

·       Cumhuriyetle birlikte kurulmuş olan, kazanılmış olan her türlü çağdaş ve ulusal kurumlara, değerlere, insan kaynaklarına, yer altı ve yer üstü tüm zenginlik kaynaklarımıza, değerlerimize, üniter devlete, bağımsızlığımıza, barış ve özgürlüklerimize… sahip çıkılmalı ve bunlar daha da güçlendirilmelidir.

·       Toplumumuzu ve insanlarımızı çok daha iyi tanımalıyız.

·       Kendimize çok daha değer vermeli ve kalkınan, gelişen bir toplum olabilmenin, bilinçli yurttaşlar olabilmenin yollarını bulmalıyız.

·       Şimdi, birden her konuşan, herkes bir TÜRKİYE tahlili-analizi yapmaya başladı....

·       Mikrofunu kapan, anlatıyor da anlatıyor...

·       Ne güzel!

·       Siz yıllarca yapmayın, durumun kıyısından köşesinden dolanıp, kaçın...

·       Geçti artık!

·       Şimdi bir durun ve 28 mayısa bakın!

·       Şu an yapacağımız TEK bir iş, tek bir GÖREV vardır:

·       Sandığa gitmek ve oy vermektir. İşte siz fırsat:

·       KILIÇDAROĞLU'nu kabul edip, onu seçmektir.

·       Şu an görüldüğü kadarıyla İlk ve tek hedef yalnızca budur!

·       Yine de siz bilirsiniz…

.      Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 21.05.2023       .