9 Ekim 2021 Cumartesi

Onu Anlayabilmek

Onu Anlayabilmek

Bir insanı anlayabilmek pek de kolay değil.

Aslında tam anlamıyla olsun derseniz, oldukça zordur.

Sadece "öylesine" karşıdan bakmak ile, var sayımlar ile, olur, tamam.. demeklerle pek olmuyor.

Özellikle de en yakınındakini çok yalın ama çok özenle ve içtenlikle iyi bakmak, onu iyi algılamak, gerçekten de tanımağa çalışmak gerekir.

Onun neler düşündüğünü anlamak için her şeyden önce "istemek" ve de ilgilenmek, zaman ayırmak gerekir.

Dünyanın, insanın, toplumun, evrenin içerisinden neler ile ilgilenmektedir?

Konuşmalarının içerisinde neler var, söylemek istediği?

Duygu durumu, duygusallığı nasıl?

Ruhsal olarak, zihniyet olarak "ne" durumda?

Sevinçleri nelerdir, onu neler sevindirir?

Neler onu üzmektedir, hangi davranışlar onu üzer?

Beklentileri nelerdir, neler beklemektedir çevresindekilerden?

En yakınındakinden nasıl bir yaklaşım beklemektedir?

Seni ne denli önemsemektedir?

Peki sen onu ne denli, hangi ağırlıkta, hangi yoğunlukta önemseyebiliyorsun?

Onun kullandığı eşyaları, giysilerini, kitaplarını iyi tanıyor musun?

Onun iç dünyasını, ruhunu, duygusallığını, zihniyetini ne denli tanımak istedin?

Hep yüzeysel mi oldu yaklaşımın?

Başkalarına "verdiğin değerin" ne kadarını verdin ona?

Onu tanıyabilmek için "ne çaba" harcadın?

Onun sana yaklaşabilmesi için "ne kadar" izin verdin?

Ona sıcaklık, tatlı dil, güler yüz gösterebildin mi?

Onu çok tanıyabilmenin, onu iyi kavrayabilmenin yolunu açtın mı?

Onu çok iyi algılamak, içselleştirmek istedin mi hiç?

Sadece sıradan ve de yüzeysel bir yaşamın, ilişkinin herkes için yetebileceğini nasıl düşünebildin?

Belki sen önemsemedin ama, peki o seni senden çok daha fazla önemsemiş olabilir mi?

Hele onun yazdıklarının ne kadarını biliyorsun?

Yazdıklarından hangilerini okudun?

Onun yazılarının içinden onu daha iyi anlayabileceğini, onu daha iyi "tanıyabileceğini" hiç düşündün mü?

Yok onu tanımak, onu anlamak derken "kendini onun yerine koy" demiyorum.

Bir "eşduyum - empati" değil sözünü ettiğim.

Bir başkasının "yerinde olmak" çok zor olan ve asıl olmayan bir durumdur, bundan söz etmiyorum.

Anlamak, onu "gerçekten anlamak" dediğim, onu duyguları ile, düşünceleri ile, algıları ile, beklentileri ile, dünyaya bakışı ile, ilkeleri ile ahlaksal yapısı ile, kişilik özellikleri ile... somut olarak tanıyabilmektir sözünü ettiğim.

Bunları bilebilmek, öğrenebilmek, kavrayabilmek için de istemek, hazır olmak, zaman ayırmak ve de çaba harcamak gerekir değil mi?

Bir de iyi düşünmek gerekir:

- Onu "ne kadar" takdir edebildin?

- Onu hiç onurlandırabildin mi?

- Onun duygularını hoş tutabildin mi?

- Onun ruhuna yaklaşabildin mi?

- Onu gerçekten de "hoş" tutabildin mi?

- Gerçekten, ona "verdiğin değer" sence ne kadar?

Evet, haklısınız, bunca düşünce, ince eleyip, dokumak olacak bir şey midir, kaç kişi bunları yapabilir?

Belki, çok da ender de olsa bazı insanlar bunları kavrayıp, yerine getirebilir...

Belki...

Yaşamın akışı içerisinde, bir yığın insan içerisinde bunları anlayan da olabilir...

Belki...

    Öğretmen Gönen Çıbıkcı

        GC-M-21.10.09


1 Ekim 2021 Cuma

İnsanın Kendisini Bulması

 İnsanın Kendisini Bulması

Yaşamın neresinden bir baktığımızda hep "kendimizi" görmeliyiz.

Aklımızdaki birçok soru için, birçok istekler ve birçok planlar... için her şeyden önce kendimizi iyi tanıyabilmeliyiz.

İnsanın kendisini incelemesi ve belki de kendisini bulması hem çok önemli hem de çok "işe" yarayacaktır.

- Her şeyden önce insan kendisini çok iyi tanımalıdır:

·       Kimdir,

·       nasıl bir kişiliğe sahiptir,

·       özellikleri nelerdir,

·       neler yapmak istemektedir,

·       kendisi için neler istemektedir,

·       kendisini geliştirmek ve daha iyiye götürmek istemekte midir,

·       yaşamdan neler beklemektedir,

·       nasıl bir insan olmayı istemektedir,

·       yaşamı nasıl geçsin istemektedir,

·       kimler ile dost olmak görüşmek istemektedir,

·       kendine göre ilkeleri var mıdır,

·       dünyaya bakışında ahlak anlayışı nasıldır,

·       kendisinden memnun mudur

·       hiç sevmediği beğenmediği huyları davranışları nelerdir

·       çevresinde bulunan insanlar iyi seçilmiş midir,

·       dost diye tanıdıkları, arkadaşları doğru kişiler midir

·       sorun olarak algıladığı konular nelerdir,

·       sorunları çözebilme yollarını bulmada kendine bir yöntem bulmuş mudur,

·       üzerinde var olan yüklerin farkında mıdır,

·       yaşamında "doğru" yolda mıdır,

·       kendisi için "en önemli" nedir,

·        

- Bu tür sorularla, kendisini daha iyi tanıyabilen insan ancak ondan sonra "belki" daha iyi bir bilinçle yaşamına bakabilir.

- İnsanın yanında yakınında yararlanabileceği, sahip olmak isteyeceği, değer vereceği bir "yol gösterici" bir "güvenilir dost", bir "kılavuz-rehber" bulunmayabilir.

Herkesin böyle bir şansı olmayabilir.

Ya da çevresinde bu özellikte kişi olmayabilir.

İçinde bulunduğu "çevre", oradaki insanların özellikleri, donanımları kendisini gelişimine çok büyük katkılar sağlayamayabilir.

İnsanın ailesi, doğup, büyüdüğü çevresi, mahallesi, arkadaşları.... onun tüm yaşamı boyunca etkileneceği çok önemli özelliktir.

İnsanın kendi "mahallesinden" içinde büyüdüğü kültürden kopup, değişmesi oldukça zordur.

İnsanın yaşam biçimini, düşüncelerini, davranış kalıplarını çok belirleyen ve yönlendiren işte bu çevredir.

Çevre etkisini en aza indirmek için ise kişinin kendisine yönelik çok çaba harcaması ve kendini olumlu yönde geliştirme çabaları göstermesi gerekecektir

İnsan yaşadığı çevreden çıkıp, başka yerlere, başka çevrelere kolayca gidemeyebilir.

Bu oldukça zordur.

Bilinçli ve isteme bağlı bir çevre değişikli yapmanın, yapabilmenin koşulları çok kolay değildir.

Yeni çevrelere uyum sağlamak için de yine güçlü bir kişilik gelişimine erişmek gerekecektir.

İnsan tek başına her türlü zorluğu yenemeyebilir.

Aklına düşen sorulara kendiliğinden yanıtlar veremeyebilir.

Sorunlar oluştuğunda oları nasıl çözeceğini bilemeyebilir.

Çevresinde bulunanlardan yardım almak ister, onalara sorunlarını, düşüncelerini anlatmak, "dertleşmek" isteyebilir.

Her zaman çok daha başarılı olunamayabilir.

Bu nedenle de asıl olan yaşamında "nasıl bir yol gösterici"ye yöneleceği, nasıl bir yönelime gireceği önem kazanır.

Bu da aslında çocukluğunda başlayan ve gelişen, tüm yaşamı boyunca da izleyeceği bir "yol" olmalıdır.

Güçlü kişilikler kendileri seçer ve belirlerler ve o yönde çalışır, çabalar, emek harcarlar.

Tüm insanlığın gelişmesinde ve ileriye gitmesinde en bilinen ve kabul edilen ise aslında artık bellidir:

" Bilime, bilimsel bakış açısına, akla, mantıksal ve eleştirel düşünmeye" yönelmektir.

Bize esas yol gösterici olan budur, diye düşünüp, ilerlemek istediğimizde önümüz çok daha aydınlık ve berrak olacaktır.

Böylelikle daha dik duracağımız gibi çok daha bilinçli olabileceğiz.

Bilinçli olabilmek için de gerekli olan bilgileri, doğruları, deneyimleri ve kuralları da en kolay ve en kısa yol olan araştırma, "okuma" ve incelemeler ile elde edebiliriz.

Günümüzde dijital çağın getirdiği kolaylıklar ile artık bilgiye, bilgiye giden yolları bulmaya çok yakın durumdayız.

Sadece okumak, her hangi bir kitap okumak yetmeyecektir.

"Nasıl" ve "hangi tür" kitap ve yazılar bize "yol gösterebilir", "kişiliğimizin gelişimine" hangileri bir katkıda bulunabilir, diye çok dikkatlice düşünüp, seçici olmalıyız.

Zaman çok değerli ve de en hızlı bir biçimde geçip gidiyor.

Bu nedenle de zamanımızı en iyi biçimde kullanmalı ve değerlendirebilmeliyiz.

Neşe, mutluluk, eğlence, gülmek, eğlenmek... çok önemli ve güzel, hem de değerli.

Bunlara yer verebilmek ve bunlara sahip olabilmek için de yine güçlü ve iyi donanımlı bir kişiliğe sahip olabilmek gerekir.

Yaşam hem çok iyi dengeler gerektirmektedir, hem de insanın çok iyi bir seçici olmasını gerektirmektedir.

Neşeli, tatlı dilli, güler yüzlü, temiz kalpli ve temiz ruhlu bir insan olabilmek ise çok, çok önemli ve değerlidir.

Tüm bunları başkalarının zedelemesine, yok etmesine, zarar vermesine ise asla izin vermemek gerekir.

Bilgi, donanım, deneyim ve akıl ile geliştirilmiş bir "bilinç düzeyi" tüm yaşayışımıza, yaşamın akışına, yaşam biçimine yön verecektir.

İnsan kendisine önem ve değer verdiği kadar kendisi için de emek harcayacaktır.

Bu nedenle de neyi, nerede, nasıl ve ne tür... yapacağına karar verirken de hep doğru seçimler yapmayı, kendine "özgü" olabilmeyi de öğrenmiş olacaktır.

Karar verecek ve yönetecek olan, asıl seçme yetkisi olan da hep "kendimiz" olacağız.

Öğrenmek istediklerimiz, soracaklarımız... olduğunda ise her şeyden önce kendimiz analizlere ve araştırmalarda bulunabilmeliyiz.

Eğer, güvendiğiniz ve inandığınız bir "rehber kişi" bir "bilge kişi" varsa erişebileceğiniz, ondan da yararlanabilmelisiniz.

Her şeyden önce yine belirleyici olan, seçici olan hep siz, kendiniz olacaksınız...

Neyi, nasıl ve ne kadar isterseniz, siz "kendinizi" ancak o kadar yapabilirsiniz.

Burada belki de özetle vermek gerekir ise ana sözcükler şunlar olacaktır:

- İstemek, arama duygusu, merak etmek, araştırmak, incelemek, eleştirel düşünmek, sorgulamak, değer bilmek, akıl sağlığı, doğru seziler, mutlu olmayı istemek, huzurlu olmayı istemek, emek, çaba göstermek, zaman ayırmak... hep gerekli olacaktır.

- Başkalarının mutlu olması ve onların sevinmesi, onları mutlu etmek, beğenilme isteği, yaranma duygusu... gibi durumlar ve özellikler ise olabildiğince uzak tutulduğunda işiniz çok daha kolay olacaktır.

Evet, haklısınız, "insan" olmak çok kolay değil....

Birçok şey hep "size" bakmaktadır...

Birçok "şey" de hep sizin kendi "elinizde"dir.

En iyi dileklerimle...

       Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 1 ekim 2021

                GC-M-21.10.01, MŞ.