Çocukluğunu Nasıl Yaşamışsa
Bir insanın ruhsal yapısının temel taşları ilk
doğumundan sonra başlar.
İlk çocukluk, çocukluk, gençlik ve ardından
ergenlik dönemlerinde insan aşama şama kendisini bulur, geliştirir, karakter
özellikleri belirginleşir.
Ailesinden doğuştan aldığı genetik özelliklerin ne
denli belirleyici olduğu biliniyor.
Şimdi artık bilimsel verilere göre ana karnında
yaşanılanlar, çevresinden edindiği etkileşimler de önemli deniliyor.
Nasıl bir ortamda doğduğu, yaşamın akışının ritmi,
sesler, yüzler, davranışlar... hep en temel yapıyı oluşturuyor.
Ev ve yanındakileri, komşular, yaşanılan mahalle
kültürü, mahallenin sokağın sesleri... hep en belirleyici olarak bir temel
oluşturuyor.
Huzurlu ve sessiz, uyumlu, güler yüzlü, tatlı
dilli ve her şeyden önemlisi kavgası yaşanılmış olan çocukluk dönemleri kişinin
karekteristik özelliklerini belirlemenin en etkili özellikleri.
Yanındakiler, anne, baba... en belirgin olarak rol
alıyorlar.
Annenin ve babanın kişilik yapıları, davranış
biçimleri çocukların üzerinde son derece önemli izler bırakıyor.
İlk dönemlerde çevreden alınan sesler, ışık,
hareketler, onların hızları insan beynindeki en az 100 milyar olduğu söylenilen
nöronları etkiliyor.
Beyin dıştan gelen tüm sinyalleri hiç yitirmeden
alıp, işliyor, kayıt ediyor ve yeniden biçimlendirerek beynin ilgili
bölümlerine gönderip oradaki algı ve davranış, duyarlılıkları yeniden
biçimlendiriyor.
Beyindeki tüm işlemler hiç durmadan devam ediyor
ve kendi kendini devamlı etkiliyor.
Bizim ilk aklımıza gelen "genetik"
özellikler ve sonradan oluşan "çevre etkenleri", aile ve sokak,
mahalle, okul, köy kent ile birlikte alınan eğitim-öğretim oluyor.
Bunlar tek, tek ve bir bütünsellik içerisinde çok
önemli ve inkar edilemez.
Son yıllarda tüm bunlara ek olarak bilim bize beynin
ne denli önemli ve belki de en önemli varlık olduğunu kanıtladı.
Evreni düşündüğümüzde boyutu, gücü ve var
olabilecek her şeyi ile "büyüklüğü", galaksiler ve onların kendi
gezegenleri... tüm bu varlıları daha henüz nasıl yeni, yeni keşfediyor isek,
insanlık daha bu alanda çok da yeni adımlar atabiliyor ise, ayni orantıda beyin
de öyle, çok çok daha bilinecek, bulunacakları olan bir varlık.
Çocukluk bu yönüyle her şeyi her yönüyle ve hiç
durmadan bir bütünsellik içerisinde kayda alınan bir zaman dilimi, kendine öz
bir dünya... ve tüm bunları da alp, işleyen bir ultra süper bilgisayar: """"Beyin!"""""
Etkiler, tepkiler, sinyaller, yansımalar,
özümsemeler, oluşturmalar, biçimlemeler, yenilemeler, üstünü kapamalar... v. b.
ile her şeyi alıp yeniden geriye veren bir bilgisayar sistemi içerisinde bir
beyin düşünün bunun akılla ve zeka ile bağlantısını kurun, yazılımcısını,
işlemcisini düşünün...
Bu durumda en, en ufak bir ayrıntı bile insanın
oluşumunda çok önemli bir yer alıyor.
Aile içindeki sohbetler, sosyal etkinlikler,
müzik, mutfak, anne-baba ilişkileri, çocuklar arası iletişim, davranışlar,
sesler, kavgalar, sevgiler... her şey... tüm yaşamın en temel yapısını birlikte
oluşturuyorlar.
Çocuklukta yaşanılan kavgalar, şiddet, aile
içindeki kişilik bozuklukları.. bir çocuğun yaşamı boyunca edineceği en olumsuz
etkiler oluyor.
Çocuk ailesinden, çevresinden gördüğü ve üzerinde
yaşanmış olumsuzlukları, olayları öylesine iç dünyasında yaşatıyor ki hiç
istemediği, en korktuğu davranışları ileride kendisi yeni ailesinde çevresindekilere,
çocuklarına yapabiliyor.
Bu nedenle çocukluğunu en huzurlu ve dingin, sevgi
dolu yaşayabilen insan ileride de öz güveni yüksek, mutlu, huzurlu ve başarılı
oluyor, kendini çok olumlu bir yönde geliştirebiliyor.
Çocukluğum, evim, benim dünyam dediğim ne var ise
nereye giderseniz gidin hep sizinle birlikte oluyor.
Unuttuğumuzu sandığımız, bastırıp dibe
çöktürdüğümüz, bilinçaltına hapsolunmuşlar da zaman, zaman birden hiç umulmayan
yerlerde yeniden ortaya çıkabiliyor.
Yeni, yeni bilimsel araştırmaların günümüzdeki
konularından birisi de beynin geçmişte kendi içine kayıt ettiklerini,
yaşanmışlıklarını yeniden bir bilgisayar düzenine aktarabilmek ve izleyebilmek.
Çünkü beyin hiç bir "şey"i yok etmiyor.
İnsan unutmak zorunda birçok şeyi, yoksa düşüncelerinin
ilerlemesi günün sorunlarına yaşamına yön verebilmesi zorlaşırdı.
Bazı kişilerin çok daha iyi bir hafızaya sahip
olabilmesi, bazı olayları, kişileri, tarihler çok daha iyi aklında tutabilmesi
ise daha çok genetik özelliklerle ilgili olsa gerek.
Bugün elimizdeki cep bilgisayarları (akıllı
telefon) ne denli yenilikçi ve hızlı, verileri alıp, işleyip nasıl hemen geriye
başka işlemlere döndürebiliyor ise, bu durumu çok daha ileri ve üst düzeyde ve
hızla var saydığımızda göreceğiz ki insanlık bilimsel buluşlar sayesinde
dijital çağda, yapay zeka ile birlikte beyni çok daha iyi tanıyacak ve yeni
özellikleri elde edecektir.
"Arayüz" denilen teknikler ile beyin ve
diğer varlık arasında iletişim sağlanılacak alış- verişte bulunulacak:
Beyin-bilgisayar, beyin-robot, beyin-beyin...
Bunlar ile ilgili ilk veriler şu an zaten elde
edilmektedir.
Biz normal insanları için önemli olan tüm
bunlardan çıkaracağımız sonuç şu olmalıdır:
- Çocukluk çağını en huzurlu ve dingin, güvenli ve
sevgi dolu yaşatın!
- Böylelikle onların çocukları da huzurlu ve sağlıklı insanlar olsun.
Sevgi
dolu günlere...
Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI, 2020.09.22, MŞ.