28 Aralık 2019 Cumartesi

Gerçek Yöneticiler

             Gerçek Yöneticiler
·       "Çağdaş ve uygar kent" düzenlerini gerçekleştiremeyen, kentsel olanakları ile "üretim kaynakları" yaratamayan belediyeler gelecekde çok büyük övgülerle anılmayacaktır.
·       Geniş kent meydanları, dinlenme parkları, yürüme yolları, temiz sokakları, geniş caddeleri, kent ormanları.... ile anılan kentler yaratınız.
·       Tarihsel dokuya ve kalıtımlara sahip çıkarak, onları onararak, geleceğe aktararak sahip çıkınız.
·       Kentinizin okullarında sağlık koşullarına, yaşama koşullarına destek veriniz.
·       Kent insanının "gelir düzeyini" yükseltecek "temiz projelerin" yaşama geçirilmesine ön ayak olunuz.
·       Günlük gösterilerle, göz boyamalarla, ne insanları, ne de kendinizi kandırınız.
·       Dünyayı gezip, görenler olarak biliyorsunuz ki o kadar çok temiz ve tarihsel dokusuna sahip çıkmış, yaşanılabilir kentler var.
·       Bu güzel kentleri kendinize örnek alınız.
·       Bugün ne yaparsanız sizi "alkışlayacak" ve çok "beğenecek" kitleler olacaktır, çevrenizde olup, birlikte görünmek isteyecek....
·       Bu yaklaşımlar ise sizleri çekmemelidir.
·       Asıl olan, kentinizi "yaşanabilir bir kent" yapmaya yönelik göstereceğiniz ilkeler ve kalıcı çabalardır.
·       Ne kadar kendi "şahsi doyum"larınızdan uzak durarak, tarihde "iyiliklerle anılacak" bir insan olmayı başarabilirseniz, ancak o denli bulunduğunuz makamların, görevlerin hakkını verebilmişsiniz demektir.
·       İyi ve güzel ahlaklı, gurur duyacağımız ve torunlarımızın bile anacağı bu tür "başarılı" yöneticiler ile ancak Türkiye çağdaş ve uygar bir kent olabilme yolunda olacaktır.
·       İnanıyoruz ki Türkiye böyle insanlara kavuşacaktır.
·       Önder ve yol gösterici arıyor iseniz de bu yine bizim tarihimizde vardır.
·       Gazi Mustafa Kemal Atatürk en genç yaşlarından başlayarak sözleri ile, yaptıkları ile, ileriye görüşü ile, devlet adamlığı ile sadece bizlere değil tüm insanlığa da örnek olmuştur.
·       Gerçek ve değerli yöneticiler sizler de yine bu yolu seçerek, onu örnek alarak görev ve sorumluluklarınızı yerine getirdiğinizde, hem çok başarılı olacaksınız, hem de huzur bulacaksınız.
    Saygılarımla...

   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 28.12.2019, MŞ.


15 Aralık 2019 Pazar

İmroz'a Yolculuk

 İmroz'a Yolculuk
§         Teknenin baş altı, kıç ardı denilen yerde ve de karanlıkda, dalgalarla boğuşa boğuşa geçen yolculuklar....
§         İmroz'a ilk seferler...
§         Laz kaptanın balıkcı teknesi tek ulaşım aracı idi....
§         Adı Ali Dağlı.... İmrozluların kaptanı...
§         1965 yılının ilk kasım günlerinde yolladılar Çanakkale'den bizi, bu balıkcı teknesinin ambarına doldurarak...
§         Öylesine garip, öylesine kimsesiz, öylesine kendi kendilerine bırakılmış çocuklar....
§         Hiç de "bırakıp geri dönmeyi" bile aklımızın ucuna getirmediğimiz zamanlar.....
§         İmroz Atatürk İlköğretmen Okulu'nun ilk öğrencileri....
§         İzmir'den, Afyon'dan, Burdur'dan, Manisa'dan devlet yatılı okulu sınavını kazanmış 51 yatılı erkek öğrenci...
§         Bizler....
§         Devlet sınavlar yaparak seçmişdi bizleri, okuyup, öğretmen olup, ülkemizin aydınlık geleceklerine hizmet edecektik...
§         İçimiz hep bu duygularla doluydu....
§         Tepeden tırnağa inanmışlık ve de öz güven....
..... Benim için BUGÜN de öyle...
..... Değişen pek fazla bir şey yok!
..... Sadece zaman ve de mekanlar....
·        günleri ve sıkıntıları arkadaşlarımız benden çok daha iyi bilirler.
§         Biz yakınmadık, sıkılmadık, isyan etmedik, yenilmedik ve kaçmadık.
§         Biz o devletin verebildiği olanaklara teşekkür edip, o küçücük yaşlarımızın onurunu da taşıyarak, birer "yurtsever ilkokul öğretmeni" olmak üzere hazırlandık.
·        bilinci elde edip yaşamlarına katabilenler ise zaten görüyorsunuz, "tüm yaşamlarında" ne yakardılar, ne de boyun eğdiler birilerine....
§         Bizim işimiz "adam olmak"dı.
§         Namuslu olmakdı.
§         Çalışkan olmakdı.
§         Bizim işimiz yurdumuzun, köylerimizin kalkınmasına, her bir olanağı ve de olasılığı değerlendirerek, katkıda bulunabilmek idi...
§         Uygarlık meşalesini taşıyabilmekdi, yurdumuz yoksul köylerinde bile olsak...
§         Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürkcü ve de inançlı, yurtsever gençleri idik.
§         Ve de öyle olduk!
§         Üzerinden 54  yıl geçse de yine bugün ayni ruhu taşımaktayız, hem de çok daha bilgili ve de bilinçli olarak.
§         Bizi birilerinin anlaması ya da takdir etmesi de "hiç" gerekmiyor.
§         Biz "zaten" biliyoruz kendimizi, biz olduğumuzu, kim olduğumuzu çok iyi biliyoruz.
§         Hem de neresinde olursak olalım yurdumuzun ya da dünyanın neresinde olursak olalım.
§         Bizlerin Promete'nin gökyüzünden çaldığı ateşine gereksinimimiz olmadı hiç bir zaman, bize VATAN AŞKI ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği ateş yetti, her zaman...
§         Biz o ateş ile ısındık, o ateş ile pişirdik yemeğimizi, o ateş ile yaptık yurdumuzun okullarında öğretmenliğimizi...
§         Yetmedi biz dünyanın başka ülkelerinde de yine o ateş ile yaptık öğretmenliğimizi...
§         Aşkla, şevkle, bilgi ile ve de öz güvenimiz ile...
§         Bugün bu ruh durumumuzu ve de varlığımızın ana yapısını anlayabilen, kendini bizden hisseden arkadaşlarımıza ne mutlu!
§         2019 yılının sonuna doğru geldiğimizde hem kendimize, hem de yaşamımıza öğünçle, sevgi ve mutlulukla bakıyor iken aramızdan ayrılıp, sonsuzluğa uğurladığımız arkadaşlarımıza da sevgi, saygı ve selamlarımızı gönderiyoruz...
§         Ne güzel!
§         Biz varız!
§         Hem de birbirimizi hiç görmesek de, bir sıcak çayın peşinde toplanmasak da...
§         Biz biliyoruz yine de...
§         Yalnız değiliz!
§         Biz varız ve de yaşıyoruz, güvenle, bilinçle....
§         Dim dik!
..... Dava arkadaşlarıma selam gönderiyorum:
        Saygılarımla....
       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 15.12.2019, MŞ.


6 Aralık 2019 Cuma

M Ü Z İ K

       M Ü Z İ K ...... Musica ......... Musiki ...........
Ø      MÜZİK dinlemek gerek...
Ø      MÜZİK yapabilmek gerek...
Ø      MÜZİK yaşamının bir yerinde hep olmalı...
Ø      MÜZİK kişiliğini oluşturan bir etken olacaktır...
Ø      MÜZİK seni güçlü kılacaktır...
Ø      MÜZİK sana, bana, bize umut verecektir...
Ø      Müzik insanın ruhuna seslenir, kişinin varlığını ve düşüncesini geliştirir.
Ø      Müzik ile yalnızlığımızı paylaşırız yâ da mutluluğumuzu dile getiririz....
Ø      MÜZİK geçmişin değerlerini, kültürünü, acısını, tadını... bize ulaştırandır.....
Ø      MÜZİK çağdaşlığı erişebilmekte bir katkıdır insanlığa...
Ø      en önemlisi olacaktır, uygarlığa erişebilmekte eğer sanat önemli olacaksa.....
Ø      MÜZİK, gecenin bir vaktinde hem okuyup, hem dinleyip mutlu olabilmene en güzel katkıyı yapandır...
Ø      MÜZİK, tek tek hiç de tanımadığın, bilmediğin insanları yanı başına getiren ve senin ile bir var oluşa, ortak kültüre götürendir...
Ø      MÜZİK, söyleyip isteyip de söyleyemediğini söyleyendir, senin adına.....
Ø      MÜZİK, içindeki sevdayı en sussan da dillendirendir...
Ø      MÜZİK, acılarını, çığlık çığlığa ortaya döküp, haykırandır....
Ø      MÜZİK, ayrılık şarabını sana gönül tasında sunandır....
Ø      Müzik insan dışındaki kuvvetlere bağlı olarak değil, insana özgü ve insana bağlı bir şekilde icat edilmiştir.
Ø      Müzik ile sınıf farklılıklarını ve mücadele ruhunu daha iyi kavrayabilirsiniz.
Ø      Müzik ile tüm gücünü, emeğini ortaya koyan ve üreten insan ise insanlığa, ayni zamanda da kendi halkına çok yararlı olabilir.
Ø      Müzik insanı daha bilinçli olmağa götüren yolda önemli bir etkendir.
Ø      Müzik ile geçirilen zaman, ya da yaşamındaki etkinliklerinin yanı sıra müzik de senin ile ilerliyorsa, çok daha donanımlı ve mutlu olabilirsin.....
Ø      Müzik, ‘insana sesler aracılığıyla kendini ifade etme olanağı veren sanat’ tanımıyla da insanın müzik ile arasındaki bağın temelini açıklamış olur.
Ø      Müzik eski Yunanlılara göre her türlü erdemin kökenidir.
.......... .........................................
·         İnsanoğlunun bilinçli olarak kullandığı en eski ve en etkileyici ses kaynağı kendisine ait olan sestir, "kendisi"dir.
·         Eski çağlarda insanoğlu müziği "güç kazanma, doğum, ölüm, evlenme, savaşa eşlik etme" ve "başarı kazanma" gibi amaçlarda kullanmıştır.
·         Bunun yanında müzikle "olağanüstü güçlerden korunmaya" da inanmıştır.
·         Başarılı insanların hayatları araştırılırsa, büyük bölümünde birçok sanat dalının etkisini görürüz
·         Birçok bağımlılığı olan insanın müzikle özgürleştiğini söyleyebiliriz.
·         Müziğin, evrensel ve dünyadaki tek ortak dil olduğunu düşünmeliyiz.
·         Her hangi bir müziği, dünyanın her hangi bir yerinden kopup gelen müziği duyduğunda onu içselleştirebiliyor ve onun ile bedenini harekete geçirip, dans edebiliyor isen, inan, sen ya çok yeteneklisin, ya da çok mutlusun....
·         Şarkı söylemek, ritimle hareket etmek, dinlemek ve çalgı çalmak bireyin müzikal oluşumları öğrenmesini sağlar ve bu etkinlikler, kişinin bedensel koordinasyon, zamanlama, hafıza, konsantrasyon ve dinleme becerilerini geliştirmeye yardımcı olur.
·         Bir de söylendiğine göre:  Yapılan araştırmalarda görülüyor ki klasik müzik, insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde en olumlu etkileri yaratan tür olarak ilk sırada yer alıyormuş....
.....................................................

               Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 07.12.2019, MŞ.
       

3 Aralık 2019 Salı

Hep "YENİ" Bir Şeyler Yapıyorlar

        Hep "YENİ" Bir Şeyler Yapıyorlar
·       Duyan da zanneder ki çok başarılılar ve HALKIN YARARINA görev yapıyorlar.
·       Ama olsun, her bir yere, her bir şeye "YENİ" etiketini takarak o kentin insanlarına sunuyorlar.
·       YENİ, YENİ adı ile bazı projeler oluşturuluyor ve sunuluyor.
·       Oralarda neyin yeni olduğunu bilmek ya da incelemek, gözlemlemek ve de denetlemek ise pek de olası değildir.
·       Bu tip uygulamaları neden mi yapıyorlar?
·       Önünde bir YENİ takısı olunca o iş çok başarılı ve çok iyi olacak gibi bir algı oluşturmak isteniliyor.
·       Millet de bilir, bilmez buna "inanmak durumunda" kalıyor, sanıyorlar.
·       Bu yöntemin bir "zihin yönetimi" olduğunu ise pek bilen de yok, sanıyorlar...
·       En çok kimler mi bu "olguya" bu "uygulamalara" destek veriyor?
·       Yönetim ile "ilişkileri" olanlar, o yönetim ile bir "yer kapmış" olanlar, adının "bir yerde" ortaya çıktığını bilenler...
·       Nerede, nelerin, nasıl yapıldığını zaten kimse ne görüyor, ne de biliyor...
·       Denetleme ve gözlemleme sistematiği ne denli işliyor diye sorarsanız, pek bir bilen çıkar mı, bilinmez.
·       Ancak, yıllar sonra o kentin durumu ve geldiği yer ile bugünkü uygulamaların bir gerçeği ortaya çıkar.
·       Bizler ise bunu göremeyebiliriz....
·       Bu tür düşünce ve eleştirilerin çok, çok olması ise pek de bir şey ifade etmeyebiliyor.
·       Asıl olan devletin, kamunun "adil" bir sistematik ile çalışıyor olmasıdır.
  Saygılarımla...
 Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 02.12.2019, MŞ


Şans Eşitliği ve Engellilik

               Şans Eşitliği ve Engellilik 
Ø    İnsanların bedensel ve zihinsel sağlık durumları çok farklılık gösterebilmektedir.
Ø    Gerek doğumla birlikte kazanılan ya da sonraları yaşamın içerisinde ortaya çıkan birçok engellilik insanlarımız için çok büyük bir yük olmamalıdır.
Ø    Engellilerin toplumda birer yurttaş olarak kendilerine özgü özel eğitim ve öğretimden en erken yaşlardan başlayarak yararlanmaları gerekir.
Ø    Devlet bunu sağlamalıdır.
Ø    Böylelikle onlar kendi özel durumlarına uygun olarak yetiştirildiklerinde yaşamlarını çok daha rahat bir biçimde sürdürebilirler.
Ø    Eğitim ve öğretimde asıl olan temel bilgi ve yeteneklerin sağlanabilmesi ise de o bireyin (öğrencinin) kişisel durumuna göre de ayrıca bir destekleme sağlanması çağdaş bir yaklaşımdır.
Ø    Bu nedenledir ki maarif ile ilgili her türlü planlama ve uygulamalarda ülkenin genel bir "ulusal" politikası olmalıdır.
Ø    Bunun içerisinde ise bireysel özellikleri olan öğrencilerin kendi durumlarına göre desteklenecekleri ve toplumda "şans eşitliğinin" sağlanacağı birçok ek yönlendirmeler ve çalışmalar gereklidir.
Ø    Genel anlamda bilinen engellilere özgü eğitim ve öğretim programları her yurttaşın erişebileceği bir düzeyde olup, devletce karşılanmalıdır.
Ø    Engellilik durumlarına özgü program ve çalışmaların olması gereken "engele özgü özel devlet okulları" olmalıdır.
Ø    Hiç bir çocuk doğumla birlikte gelen, ya da sonradan oluşmuş "bedensel ya da zihinsel engel" nedeni ile "eğitim-öğretim dışı" kalmamalıdır.
Ø    Bu çocuklar için devlet onların kendi özelliklerine göre tam donanımlı okullar açarak çağdaş yöntemlerle işleyebilen bir ağ kurmalıdır.
Ø    Engeliler eğitim ve öğretiminde görevlendirilecek uzmanlık alanlar için de o dalda yetişmiş öğretmenler ve ara meslekler sağlanmalıdır.
Ø    Böylelikle de engeli olan çocuklar en erken yaşda desteklenmeli ve topluma yararlı, huzurlu ve üretken, mutlu bireyler olabilmelidirler.
Ø    Engelli yurttaşlar sosyal devletin sağlayacağı destekler ile toplumda başkalarına muhtaç olmayacak bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmelidirler.
    Saygılarımla.....
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 03.12.2019, MŞ

11 Kasım 2019 Pazartesi

Düzeysiz Bildiri ve Sözlere

             Düzeysiz Bildiri ve Sözlere
Ø     Ne yazık ki kendilerini solcu, komünist ve de belki de aydın görebilen ya da çok dindar olduklarını düşünen birçok kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü çok hafife alarak, alaycı ve de düzeysiz görüşler bildiriyorlar.
Ø     Bu hiç de hoş olmadığı gibi çok da dengesiz ve bilinçsiz, bilgisiz bir tutumdur.
Ø     Çok yazık!
Ø     Sosyal medyada ya da gazete haberlerinde böylesine bildiriler okunulduğunda bu tür yazıları yayınlayanların düştüğü duruma bakıldığında ise sadece kızmak bile yetmiyor olabilir.
Ø     ATATÜRK için söyleyecek bir sözü olanlar var ise somut kanıt ve görüşler ile kendilerini dile getirmelidirler.
Ø     Önce kendilerine bir bakmalıdırlar, kendi düzeylerini bir ölçmelidirler.
Ø     Yaşamlarında ne işe yaramışlardır?
Ø     Hangi alanda insanlık için bir emek harcamışlardır?
Ø     Hangi başarıları ile tarihe geçmişlerdir?
Ø     Yaşamlarında kaç kitap okumuşlardır?
Ø     Kitaplığında kaç kitabı vardır?
Ø     Yaşamlarında kendi görüşlerini bildiren kaç sayfalık bir yazı geçmişleri vardır?
Ø     Düzeysiz ve terbiyesizce yapılan, gevezelik türü açıklamalar ve yazılar ise her şeyden önce kendilerinin ne durumda olduklarını gösteriyor.
Ø     Ben kişisel olarak bu tür insan örnekleri ile ayni mekanda ve ortamda bulunmak hiç istemem.
Ø     Beni sosyal medya sayfalarımda bulunan takipciler içinde bu tür düzeysiz yazılar gördüğümde ise o kişiler ile olan ilişkimi keseceğim.
Ø     Bunu da burada açıklamak istiyorum.
Ø     İlkesel ve ahlaksal duruş benim için çok önemli.
Ø     Önce iyi bir insan olabilmemiz gerekmiyor mu?
     Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 11.11.2019, K.

BUGÜN için de AHLAK!

BUGÜN için de AHLAK!
§        Ahlak, denildiğinde biraz dudak bükenler ve ahlakın sadece "din" ile ilişkisi olduğunu düşünenler ve zaten din ve din kültürü ile ilgilenmeyenler bile günlük yaşamda ortaya çıkan olumsuzluklarda ve hukuksuzluklarda, vicdansızlıklarda ise ne kadar çok etkileniyorlar ve de kızıyorlar, haklı olarak.
§        Kamu çalışanları, siyasetciler ise tüm çalışmalarında, davranış ve uygulamalarında "ahlaklı" olmak zorundadırlar.
§        Bir toplumun yönetiminde ise ilk gözlemlenmesi gereken "siyasi ahlak" değil midir...
§        Adaletin gerçekleşmesi için de "ahlak" olmalıdır ki yargıçlar ve savcılar doğru ve sadece gerçeklerden yana adil karar verebilsinler.
§        Bir mesleğin uygulanmasında da o kişilerden ahlaklı olması beklenmektedir.
§        Ticarette de ekonominin her dalında da bu temel ilke gözlenmeli ve aranmalıdır.
§        Zaten, kamu görevlileri ve siyasetcileri AHLAK ilkesini yitirmiş iseler o ülkenin durumu gittikce kötüleşecektir.
§        Hızlı bir çöküş önlenemez, olacaktır.
§        Yüzlerce yıl egemenlik sürmüş olan koskocaman imparatorlukların çöküş nedenlerinden birisi de bu değil midir?
§        Kötü gidişe karşı mücadele edebilmek ise ancak bilinçli ve çalışkan, ahlakı güzel yurttaşlarla olabilir.
§        Aile içindeki iletişimde, toplumsal ilişkilerde de yine temel ruh, temel ilke iyi ahlak, güzel ahlak olmalıdır.
§        Konuşma dilinin ve kullanılan üslubun biçimi, karşı taraflara yapılan suçlamanın biçimi, yalan söyleme, kandırma ve çarptırma çabaları, görevlerindeki uygulamaların açıklığının ve saydamlığının yitirilmesi, rüşvet ve çıkar ilişkileri v.b. görünümler olduğunda ise artık çok büyük bir yozlaşma ve kötüleşme var demektir ve bunun da "iyi ahlak" ile hiç bir ilintisi kalmamış demektir.
§        Tanrısal dinlerde ve doğa dinlerinde de temel ilke ve tutumların en başında "ahlak" ve "ahlak eğitimi" var olmuştur.
§        Son yıllarda toplumda ve kamuda, insan ilişkilerinde görülen sarsıntılar, yozlaşmalar temelinde çok uzun yıllardır planlı ve güçlü bir biçimde uygulanan "zihin yönetimi"nin başarılı sonuçlarına dayanmaktadır.
§        O çabalar ve uygulamalar doğal olarak da Türk toplumunda "ahlak" kavramını yozlaştırmış, manipüle (yönlendirme) etmiş ve bu kavramın "olumsuz" olarak algılanmasını sağlamışlardır.
§        Kişiler kendi aralarında sohbetlerde bile "ahlak" ile ilgili bir değinmede bulunsalar, hemen "geç bunları" gibi karşılıklar almaktadırlar.
§        Oysaki insanlığın var oluşundan bu yana her zaman çok önemsenmiş ve de üzerinde çok konuşulmuş bir olgu ve tutumdur "ahlak".
§        Ahlak ile ADALET " arasındaki ilişki ve bağ ise son derece önemlidir.
§        Adaletin yok olması durumunda da yine ahlak yok olma durumuna girecektir.
§        Bu bakış açısı ile çağdaş bir toplumda tüm demokratik ilkelerin yaşama geçirilmiş olması ve adaletin devlet yönetiminde egemen olması istenmelidir.
§        "Adalet mülkün temelidir!" (devletin) sözü ne kadar önemlidir...
§        Sağlıklı ve adil bir topluma erişebilmek için de yurttaş olarak kendimizi iyi yetiştirmemiz ve zamanımızı en değerli biçimde geçirmemiz, çok çalışmamız gerekmektedir.
§        Umudumuz bu yönde olsun, kendimize ve temel ilkelerimize güvenimiz bu yolda olsun...
    Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 11.11.2019, K.