TÜRKİYE'de ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Öğretmenler günü “belirlenmiş bir gün” olarak
çeşitli düşüncelerin, görüşlerin olduğu bir “anma”, bir “değer tanıma” ve bir
“anımsama” günü olarak bu yıl da geldi.
1981’den bu yana her 24 Kasım günü kutlanan Öğretmenler
Günü’nün "gün" olarak kabul edilmesiyle ilgili yıllardır yeterince
tartışma yapılmış olsa da kutlanıyor.
1981 yılında, Atatürk'ün doğumunun 100. yılı
dolayısıyla, her yıl 24 Kasım'ın "Öğretmenler Günü" olarak kutlanması
kararlaştırıldı.
24 Kasım'ın Türkiye'de "Öğretmenler Günü"
olarak kutlanmasının başlıca nedeni, bu tarihin Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Millet Mektepleri'nin
Başöğretmenliği"ni kabul ettiği gün olmasıdır.
24 Kasım, TBMM’nin Mustafa Kemal’e (henüz Soyadı
Yasası yoktu) verdiği "Millet Mektepleri Başöğretmeni" sanının
yasalaştığı gündür (24 Kasım 1928). Bu "gün", hem eğitim kamuoyu hem
halkın büyük çoğunluğunca benimsenmiştir.
Mustafa Kemal’e "Atatürk" soyadının verildiği
günün de 24 Kasım 1934 olması ilginç bir rastlantı olabilir.
Atatürk, eğitimin bir ülkenin geleceği için ne
kadar önemli olduğunun bilincinde olan bir liderdi.
Atatürk'e verilen "Başöğretmen" ünvanı,
onun eğitimdeki rolünü ve öğretmenlere verdiği değeri simgelemektedir.
24 Kasım Öğretmenler Günü, Türkiye'de eğitimin
önemini vurgulamak, öğretmenlerin sorunlarını görüşmek ve toplumdaki yerini
güçlendirmek ve Atatürk'ün eğitim konusundaki görüşlerini hatırlamak için
kutlanan özel bir gündür de diyebiliriz.
Millet mekteplerini kurarak eğitimde "devrim"
yarattı ve böylece tüm yurttaşların okuma yazma öğrenmesini sağladı.
Atatürk'ün eğitimdeki mirası yaşatılırken,
öğretmenlerin de emekleri, önemi ve değeri takdir edilmiş oldu.
24 Kasım Öğretmenler Günü, Türkiye'de "eğitimin
önemini" vurgulamak, öğretmenlerin "toplumdaki yerini"
güçlendirmek ve Atatürk'ün eğitim konusundaki vizyonunu hatırlamak için
kutlanan özel bir gündür.
Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin yoksulluğuna
yapılan vurgularla öne çıkması, ne yazık ki yıllardır değişmeyen bir görüntüdür.
Bugün öğretmenlerin durumu, genel sorunları, içinde
bulunulan çıkmazlar ve sıkıntılar üzerinde konuşulmalıdır.
Öğretmen yetiştirme ve yerleştirmedeki sorunlar,
işsiz öğretmenler, öğretmenlerin özlük hakları, öğretmenlere ödenen aylıklar,
okulların ve eğitim-öğretimin, okulların koşulları... üzerinde konuşulmalı ve
çözüm yolları aranmalıdır.
"Dünya
Öğretmenler Günü" ise UNESCO ve ILO tarafından 1964 yılında kabul edilen
“ÖĞRETMENLERİN STATÜSÜNE İLİŞKİN ŞART”ın anısına 1994 yılından bu yana her yıl
5 Ekim'de kutlanmaktadır.
O zamandan beri
hedef: "Nitelikli bir eğitim için nitelikli öğretmenler" olmuştur.
Dünya çapında otuz
milyondan fazla öğretmeni temsil eden ULUSLARARASI EĞİTİM Education
International'ın (EI) ÖĞRETMENLERİN
STATÜSÜ BİLDİRGESİ"nin dünya çapında uygulanmasına kararlıdır ve Dünya
Öğretmenler Günü'nün uluslararası olarak tanınması için çağrıda bulunur.
Öğretmenlik
mesleğinin eğitim, bireysel ve toplumsal gelişim için özel önemine dikkat
çekmek ve öğretmenlere gerekli desteği sağlamak için 5 Ekim'de etkinlik ve
kampanyalar düzenlenmesi çağrısında bulunuyor.
2022-2023 eğitim
öğretim yılında TÜRKİYE’de Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı ilk ve
ortaöğretim kurumlarındaki yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 1 milyon 200 bin
öğretmen bulunmaktaydı.
Bir anlamda ÖĞRETMENLER
GÜNÜ yalnızca sevinip, eğlenceler düzenlenecek ve kutlamaların yapılacağı bir
gün değildir.
Ülkenin genel
durumunun göz önüne alınması gereken ve çalışanların, özellikle kamuda görevli
olan öğretmenlerin tüm haklı isteklerinin "dile getirilmesi" gereken
bir özel gündür.
Öğretmenlerin ÇAĞDAŞ
koşullarda çalışabilmesinin olanaklarının sağlanması ve de her türlü sendikal
haklarının elde edilmesi, enflasyona yenik düşmeyen ödenti ve aylık
talepleri... dile getirilmeli, anlatılmalıdır.
Uygar bir toplumda "çağdaş
koşullar" içerisinde, bilimsel bakış açısına dayanan bir “öğretmen
yetiştirme” programımız ve buna dayalı öğretim ve eğitim sistemimiz olmalıdır.
Bunun ardı sıra
öğretmen yerleştirme, dağıtma ve kadrolaştırma konusunda adil, eşit ve
uygulamalar sağlanmalıdır.
Tüm öğretmenlerin
her kademede ve dalda günün yaşam koşullarına en iyi uyabilecek bir ücretlendirme
düzenine kavuşturulması gerekir.
Devletin temel
eğitim kanunu çerçevesinde öğretmenlerine çok iyi sahip çıkması ve en iyi
çalışma koşullarını sağlaması beklenmelidir.
Öğretmenlerin
sendikal hakları korunmalıdır.
Ülkede var olan
sendikaların "öğretmenlerin özlük haklarını" savunmaları
beklenilmelidir.
Öğretmenler gününün
temel konuları gördüğünüz gibi çok boyutludur:
Devletle, işverenle,
hukukla, ekonomik değerle ve de duygusallıkla, özlem ve hasretlerle de doludur.
Geniş bir kapsamı olan bu özel günde yıllar sonra
da olsa insanların kendilerine "emek ve uğraşı" veren öğretmenlerine
bir "anımsama" yapacağı "sevgi ve saygılarını" belirteceği
gün olabilir.
İyi bir öğretmenin, gerçek bir öğretmenin duygu ve
düşüncelerini, onların neler ile yaşadıklarını, her bir gününün nasıl geçtiğini
ve de neleri, nasıl yapmak istediklerini, önündeki öğrencileri için ne denli
uğraştıklarını, umutlarını ve de tabii ki hayal kırıklıklarını, üzüntülerini,
umutsuzluklarını... anlatmak nasıl mümkün ki...
Öğretmen olarak geçen yıllarını insanlara nasıl
anlatabilirsin ki...
Sevgi ve saygıyı, şükretmeyi, iyi değer yargılarını
nasıl anlatabilirsin ki insanlara...
Hem de kendi öğrencilerine...
O çok sahiplendiğin insancıklara...
Hani senin için çok önemli olanlara....
Senin tüm ümitlerini ve enerjini, sevgini ve
hayallerini verdiğin o çocuklara nasıl anlatabilirsin...
Bugün onlara...
Hem ki onların artık her şeyi çok iyi bildiklerini
sandıkları, ve de kendilerinin çok önemli olduklarını sandıkları bugün...
Nasıl anlatabilirsin...
Yaşamın temel değerlerinin içinde bazı şeylerin,
bazı insancıklar için ne denli önemli olduğunu...
Bir anımsamayı, bir teşekkürü, bir güzel sözü, bir
merhabayı... beklemenin ne olduğunu nasıl anlatabilirsin?
Bunu anlatabilmek kolay olsaydı...
Ne de mutlu ve huzurlu olurduk, belki de
karşılıklı...
Bir insan niye yaşar ki, ne için yaşar ki...
Yine de bana zamanında "öğrenci" olarak
gelmiş olanlara sevgilerimi iletmek isterdim bugün....
Onları hep mutlu ve de başarılı insanlar olarak
yaşamlarında görebilsem ne mutlu olurdum hep...
Ben onlardan bir "merhaba" almasam ne
olur ki...
Önemli olan benim "iç huzurum" bana
göre...
Onlar iyi hizmet edebilmek, onlara iyi bir
öğretmen, iyi bir yol gösterici olabilmiş olmam, onlara "güzel
ahlakı" kavratmak istemem bana yeter....
Koca bir yaşam bu yola harcanmış olsa bile ne mutlu
ki ben huzur içindeyim.
Bugün de hiç durmadan, şükür ki eğitim ile,
öğrenim, toplum ve insan ile, aydınlanma ve çağdaşlık ile ilgili temel
araştırmalar yapıp, kendim için öğrenip, yazabiliyorum ve insanlara
sunabiliyorum.
Beni anımsayan, güzel sözcüklerle kutlamalarda
bulunan tanıdıklarıma, dost ve arkadaşlarıma, öğrencilerime teşekkürlerimi
sunmak istiyorum.
Hepinize kocaman bir MERHABA!
Sevgili çocuklar hep mutlu olun ne olur!
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 24.11.2024, MŞ.