24 Ağustos 2024 Cumartesi

ULUSAL GÜCÜMÜZ TOPLANMALIDIR

 Ulusal Gücümüz ToplaNMALIDIR!     .
. Ulusal güç unsurları nelerdir?
. Bağımsız bir devlet için askerî güç, siyasî güç, ekonomik güç, sosyal, kültürel güçlerin önemi çok büyüktür.
. Bir devletin ulusal sınırlarını koruması ancak iç ve dış düşmanlarına karşı güçlü ve çağdaş bir askerî güce sahip olmasıyla sağlanabilir.
. Askerî yönden güçlü olan bir devleti başka devletler istilâ etmeye cesaret edemez.
. Ülke içerisinde de sağlanılan güvenlik sayesinde, halk huzurlu bir şekilde yaşar.  
.  İlk büyük savaş ülkemizin sınırlarını zorlamıştı ve yabancılar kendi askeri güçlerini yurdumuzun içerilere sokmuştu.
.  Osmanlı Devleti’ni en zayıf anında yakalayarak parçalamak istemişlerdi.
.  Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emekleriyle, gayretleriyle, önderliği ile yapılan “Türk Kurtuluş Savaşı” batının emperyalist özellikli devletlerine karşı verilmiştir.
.  Yoktan var edilen bir güç yaratılmış ve tüm halkımız ele vererek, tüm yokluklara rağmen yeni bir devlet “Türkiye Cumhuriyeti” kurulmuştur.
.  Türkiye Cumhuriyeti “kuruluş ilkelerine” bağlı kalarak, kalkınan ve ilerleyen çağdaş bir devlet olma yoluna girmiştir.
.  Cumhuriyeti kurmuş ve demokrasi yoluna girmiştir.
.  Batının “emperyalist” gücü bunu hiç bir zaman hazmedememiştir.
.  Ve hiç durmadan bu ülkede ele geçirebileceği her bir alanı, kitleyi ve her bir değişik adla kendine bağlamayı becerebilmiştir.
.  Bugünün savaşı ve çekişmesi işte budur!
.  Bu zorlu günler “emperyalist” güçlerin dayatması ve oyunları ile ortaya çıkmaktadır.
.  Türk halkı “ulus devlet”e, var olan ulusal “değerlerine” ve kendi “tarihine” sahip çıkmalı ve bu amaç etrafında birleşmelidir.
.  Var olan tüm siyasi partiler, dernekler ve diğer tüm kuruluşlar, ülkenin her bir yanı, insanımızın her biri “yarına çıkabilmek”, parçalanmamak, “güçlü” bir devlet olabilmek, “huzurlu” bir toplum olabilmek için çok, ama çok sağ duyulu ve akıllıca düşünebilmek ve ona uygun davranabilmek zorundadır.
.  Ortaya atılan “sahte” gündemler ile, “boş” konular ile karşılıklı “çekişmeler” ile “ulusal gücümüzü” yok etmemeliyiz.
. Bütün bunların yanı sıra ekonomik ve kültürel kalkınmayı gerçekleştiremediğimizde başka devletlerin tehdidi altında kalmaktayız.
. Gelişen, kalkınan bir toplumda ülkenin "kendi öz sermayesini" kullanması, "yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını", "denizlerini, toprağını, insan gücünü" kendi ülkesinin yararına kullanması en temel görevdir.
. Bu temel bilinç ve sorumluluk ile birlikte ülkenin egemenliği ve bağımsızlığı için her türlü duruşu ve kararları alması devletin ve yurttaşların temel hakkı ve de sorumluluğudur.
. Kültürel çöküşle birlikte ahlaksal çöküş ve çözülmeler başlar ve toplumda ulusal birlik ve beraberlik ülküsü tehlikeye düşer.
. Son dönemlerin en önemli gelişmesi olan dijital çağ, internet ve internet üzerinden iletişi ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok büyük değer yitirmeler, yozlaşmalar ve yepyeni "kişilik arayışları" kendisini göstermektedir.
. Ülkenin, devletin "temel" sorunları ile ilgilenip, "fikir üretebilecek" yurttaşlar yerine daha çok tüketim özentili, bireyci kişilikler oluşmakta ve bu durum endişe yaratmaktadır.
. Dışa bağımlılıktan ve dışa borçlanmaktan, dışarıdan satın almaktan kendimizi kurtarabilmeliyiz.
. Ekonomide, sanayide ve ilk adımda tarım ve hayvancılıkta çok büyük bir devlet planlaması ve desteği ile atılımlara girişilmelidir.
. Vergi sisteminin, hukuk devleti ilke ve uygulamalarının tam olarak yerine getirilmesi gerekir.
. Kara para, kayıt dışı ekonomi, vergi kaçakçılığı, mafyalaşma, çeteleşme, rüşvet, iltimas ve kayırmacılıklar kesinlikle önlenmelidir.
. Devlet yönetimi çağdaş, parlamenter, demokratik, anayasal, sosyal hukuk devleti olarak tam anlamıyla uygulanabilir olmalıdır ki ülkenin tüm ulusal güçleri desteklenebilsin, toplanabilsin.
. Eğitim ve öğretimdeki çarpıklıklar, bozukluklar, düzensizlikler de bir an önce tam anlamıyla bir ulus devlete yakışır biçimde anayasanın ve yasaların ön gördüğü gibi çağdaş ve eşitlikçi bir modele evrilmelidir; özelleştirmeler ve farklı sınıflar yaratmak engellenmelidir.
. İnsan kaynağımız, gençlerimiz bizim için yine en önemli bir "ulusal güçtür"; onların en iyi biçimde geleceğe dönük olarak eğitilmeleri, öğretim görmeleri ve "iyi bir yurt sever" olarak "bilinç kazanmaları" sağlanmalıdır.
. Ekonomide, sanayide ve tarımda yapılması gereken kalkınma hamleleri ile de işsizlik önlenmelidir.
.  Her birimiz yeni baştan ve ilk yola çıktığımız noktadan bakarak, yine dünyanın uygar ve kendine yetebilen, kalkınan ülkelerinden olabilme yolunun açılması için yeni bir “akıl” geliştirerek, gayret etmeliyiz.
.  Saygılarımla...
.  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 25.08.2024 


6 Ağustos 2024 Salı

ESAS GÖREVİMİZ

 .  -  ESAS GÖREVİMİZ
.  Bir insan olarak üzerimize düşen, bizden beklenilen, olması gereken davranışlar, birçok yükümlülükler ve de sorumluluklar vardır.
.  Ayrıca da bir "devletin yurttaşı" olarak da üzerimize düşenler yükümlülükler ve sorumluluklar vardır.vardır.
. Özellikle çağdaş hukuk devletinin geçerli olduğu ülkelerin yurttaşları çok daha "bilinçli" olmalıdır, diye düşündüğümüzde onlardan birçok sorumluluk ve görev de bekleyebiliriz.
.  Her devlet kendi tarihsel geçmişine ve içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve politik yapıya göre, yöneticilerinden ve yurttaşlarından bazı temel görevleri de bekler.
.  Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana geçen zaman dilimleri içerisinde çağdaşlaşma yolunda çok önemli atılımlarda ve başarılarda bulunmuştur.
.  Artık herkes çok iyi anlamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti tüm yapısallığı ile batı tipi bir demokrasiyi ve çağdaş yöntemleri seçmiştir.
.  Zaman, zaman sıkıntılı dönemler ve inişler yaşanmış olsa bile asıl hedef olan "çağdaş uygarlık" yolundan, bilimden yana, özgürlükçü ve demokratik ilkeleri ve kurumları da kabul etmesi ile büyük bir övünç kaynağı olmuştur.
.  Bu sözlerin ardından şunu da kabul edebiliriz ki Türkiye konumu ve var olan tüm değerleri ile birlikte dünyanın gözündedir, egemen güçler yine her zamanki gibi kendi hedeflerine yönelik çalışmaktadır.
.  Bu tür egemen güçleri görmek, incelemek, araştırmak ve dünya üzerindeki etkilerini kavrayabilmek çok geniş ve de derinlemesine çalışmalar gerektirir.
.  Son yıllarda ne yazık ki Türkiye hem ekonomik hem de siyasi ve üretimsel anlamda büyük sıkıntılar ve adaletsizlikler çekmektedir.
.  Enflasyonun aylık ve yıllık yükselişi, hızı dünya geneline bakıldığında son derece ürkütücüdür.
.  Neden bu tür bir tablo ile karşılaşılıyor?
.  Neden kalkınmada ve teknikte, üretimde, eğitimde, ekonomide… bir türlü istenilen hedeflere ulaşılamıyor?
.  En temel sorunlar ve en temelde yatan yanlışlar, hatalar nelerdir, diye insanlar sormakta, sorgulamakta iseler bile "çöküş" daha da hızla devam etmektedir.
.  Zaten günlük haberlerde bu konuda birçok haber ve bilgi akışı izlenmektedir.
.  Türkiye çok uzun bir zamandır "öz kaynaklarını" kullanmada, değerlendirmede ve üretkenlikte çok sıkıntılı bir dönemin içerisindedir.
.  Ayrıca kendi içinde bulunması gereken "aydın, münevver, entelektüel" düzeyi açısından çok sancılı bir görünüş gözlemleniyor.
.  Fikir üretecek, yol gösterebilecek, yüksek deneyimli, bilgili ve bilinçli önder olabilecek kitleler kendilerini iyice geriye çekmiş durumda gözüküyor.
.  Yurt dışına göç ise oldukça ileri sayılara ulaşmış durumdadır.
.  Bunun nedeni ve ortadaki tüm gerçekler tartışılabilir, araştırılabilir, üzerinde ciddiyetle düşünülebilir.
.  Türkiye'nin "zeka düzeyi yüksek, yetenekleri üstün, deneyimli ve birikimli, bilinçli" olan insanlarının önünü erken yaşlarda açıp gelişimlerini sağlayıp, ülkesi ve dolayısıyla da insanlık için çok üretken kişiler olmalarına olanak sağlanmalıdır.
.  “Ulus devlet”in geliştirilmesi ve demokratik parlamenter yapıya hızla dönülmesi, gerçekleştirilmesi sağlandığında "düşünce ve bilim dalında özgür çalışmalar" yapabilecek insanlar da çoğalacaktır.
.  Bu tür bir gelişim kazanılabildiğinde bir beyin göçü ülkesi olmaktan kurtulup, kalkınan, çağdaş yüksek teknolojiye sahip bir devlet, ülke olabilecektir.
.  Tüm bunlar için de “özelliği bulunan” kişilerin özgür ve çağdaş koşullar içinde kendilerini geliştirme olanakları sağlanmalıdır.
.  Sayısal çoğunluktan değil niteliklilikten söz edilir olmayı hedeflemeliyiz.
.  Yurttaşlarımızın ulusal benlik bilincine sahip olması, sorgulayıcı, eleştirel ve analitik düşünmesi, aydınlanması için gereklidir.
.  "Temel örgün eğitim"in çağdaş ve ulusal niteliklerle donatılması çok gerekli ve ivedilikli olmalıdır.
.  Asıl olan “evrensel” anlamda dünya ülkeleri arasında hak edilmesi gereken bir yere ve düzeye erişebilmektir.
.  Bunun nasıl ve hangi ilkeler çerçevesinde olabileceğinin de yol göstericisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun düşünceleri, başardıkları ve ilkeleri olacaktır.
.  Türkiye artık kendi "gerçek yolunu" ve kimliğini yeniden bulmalıdır, temel sorunlarını çözebilmelidir.
.  Bu anlamda "çağdaş, demokratik bir anayasal, sosyal hukuk devleti olması" ilk hedef olmalıdır.
.  Bu görev ve sorumluluk ayni zamanda hem ülkemiz halkına olduğu kadar, diğer mazlum halklar için de, Türk kökenli devletler için de üzerimize düşendir.
.  Bu bilinç ve bakış açısını her bir "yurttaşımıza" ulaştırıp, onlara bunları "kavrattığımızda" bize gereken “doğru yol”a gireceğiz.
.  Ülkesinin kalkınmasına, bağımsızlığına ve egemenliğine önem veren bilinçli yurttaşlar ancak iktidarda bulunanların yanlışlarını ve hatalarını görebilir, eleştirebilir ve onlarla mücadele edebilir.
.  Gerek kurumsal anlamda gerekse de tek, tek bireyler olarak şunu çok iyi kavramalıyız:
- Boş ve içeriksiz konuşmalarla, sahte ve yanlış gündemlerle, gereksiz kişilerle uğraşacak ne bir gücümüz ne de zamanımız yoktur.
. Çünkü birinci görevimiz, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmak olmalıdır.
.  Varlığımızın ve geleceğimizin biricik temeli budur.
.     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 04.08.2024, MŞ.