29 Nisan 2024 Pazartesi

BEN YETİŞKİN OLDUM

 . - BEN YETİŞKİN OLDUM                      …..

·       Medya, film, TV, dizi, müzik, moda, sosyal medya, internet ve reklamlar… toplumdaki etki odakları olarak herkesi ama en çok da daha yaşama yeni atılmakta olan gençleri etkiler ve yönlendirmeye başlar.

·       Kendini ispatlamak isteyen, bir "YETİŞKİN" OLDUĞUNU GÖSTERMEK isteyen gençler işin her zaman "en kolayına", en ucuzuna ve "hemen" ilk bakışta anlaşılabilir olanına, "dıştan görünüşte anlaşılabilir" olanına yönelirler.

·       Alışkanlıklarını, giyimlerini, davranışlarını, seçimlerini, dış görünüşlerini "özentilerine, etkin olan algı yönetimlerine" göre değiştirirler.

·       Onlar için en önemli olan "kabul görmek, beğenilmek ve öne çıkabilmektir".

·       Kendine zihninde bir "rol model" seçer ve ona uygun giyinir, alışkanlıklar, görünümler edinmeye, davranışlarda bulunmaya ve devamlı kendisini diğerleri ile karşılaştırmaya, ölçüp-biçmeye başlar.

·       Yaptıklarının, alışkanlıklarının, seçimlerinin ortaya çıkardığı "görünüme" göre mutlu olurlar.

·       İlk öğrendikleri ve hemen uyguladıkları şunlar olabilmektedir:

- Tütün içmek, bira içiyor olmak, boyanmak, yeni müzik akımları, dövmeler, küpeler, halkalar, giysilerde aşırı göze batıcılık (bel açık, yırtık pantolon, saç modeli-boyası, tırnaklar, bakımsız sakal, kirli görünüm, ütüsüz pantolon)

- Kendisini uyarak, açıklamalar yapabilen, söz geçirebilen, etki yapabilen olumlu ve sağlıklı düşünebilen yakınları olmadığı sürece de içine düştükleri bu özenti gittikçe genişler ve bağımlılık yaratır, kurtulamaz olur…

- Artık kendince doğru ve iyi olanlar hep bu yaptığı, seçtiği davranışlardır…

·       Günümüzde her kesimde etkili olan bu durum ne yazık ki gittikçe artmaktadır.

·       Kendi "zihinsel, beyinsel, kültürel gelişimlerini, sağlıklı olabilmeyi" öne çıkarıp çok daha akıllı ve bilinçli olabilmeyi bilebilseler, seçebilseler "onlar için çok iyi olur" diye açıklamalar yapmak isteseniz bile sizi dinlemezler…

·       Toplumdaki "algı-zihin yönetimi gücünü ve etkilerini bu nedenle çok daha iyi incelemek gerekir.

·       Toplumun her kesiminin etkisi altında kalabileceği bu algı yönetimleri bireylerin zihinsel yapısını etkiler ve öz denetimlerini zayıflatır ve yönlendirmelere neden olur.

·       Dikkatlice baktığımızda bu etkilerin bireylerin üzerinde oluşturduğu "görünüşü" açıkça görebiliriz.

·       Etki altında olarak yaşayan ve kendilerince "mutlu olduklarını sanan" ama hep bir "yarış ve huzursuzluk" içinde bulunan milyonlarla bir toplumda yaşamaktayız…

·       Tüm bu nedenlerden dolayı çevre, kültür, eğitim, aile ve bilinç daha en baştan, küçük yaşlardan başlayıp en sağlıklı ve olumlu yönde geliştirilmelidir.

·       Devlet yönetim biçimi ve yapısına uygulanılan siyasi kararlar, toplumu elinde tutan güçler, yaşama egemen olan kültür… tek, tek çok önem taşımaktadır ve de olumlu, sağlıklı ve iyiden yana olabilmelidir.

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 30.04.2024, MŞ.


 

OKUMA ALIŞKANLIĞI NEYE YARAR?

 . OKUMA ALIŞKANLIĞI NEYE YARAR?     .

·       Okuma alışkanlığı olmayan birisinin "kendini geliştirmesi" oldukça "zordur".

"Kulaktan duyma" bilgilerle, "çevreden" öğrendikleri ve "rastlantısal" olarak topladıkları ile dünyaya ve topluma bakar.

·       Öykü, roman, şiir, anlatı… türünde yapılan okumalar daha çok kişinin okumadan "zevk" almasına yöneliktir.

·       Okuma alışkanlığı "olmayan" bir bireyin devam ettiği ve bitirdiği okullar çok bir anlam taşımaz.

·       "Araştırma, inceleme ve bunlara dayanan öğrenme isteği, analitik düşünmek için" okuma alışkanlığı edinmek gerekir.

·       Önemli olan bireysel olarak çok küçük yaşta "düzenli ve devamlı okumak" için alışkanlık elde edebilmektir.

·       Yalnızca "arada bir okumak" ya da "öylesine bir şeyler" okumak çok bir anlam taşımaz.

·       Özellikle de araştırmak ve öğrenmek, toplumu ve dünyayı, varlıkları… tanımaya yönelik okumak kişinin "zihinsel düzeyini geliştirir" ve "fikirsel" olarak çok daha "iyi değerlendirme yapabilme" ve "kavrayabilme yeteneğini" geliştirir.

·       İnsanın "yaşam boyu öğrenmek ve gelişmek" için aslında "bilgiye, düşünceye, araştırma ve incelemeye dayanan, bilime yönelik" okumalar yapabilmesi gerekir.

·       Bir insanın "kendi özel kitaplığı" onun kişisel verileri gibi "bir tür kimlik kartı", tanıtımıdır.

·       Okumak için her şeyden önce MERAK sahibi olmalısın.

·       Okuma alışkanlığı olan öğrenme ve kendini yetiştirme duygusu gelişmiş bireyler ayni zamanda bilinçli yurttaşlar olacaktır ve ülkede yanlış siyasetlerin uygulanmasına izin vermeyecektir.

·       Öğrenme merakı yüksek olan okuma ve araştırmalar yapan, eleştirel düşünebilen "bilinçli bir tüketici" de olabilirsin ve böylelikle de seni çeşitli reklamlarla, tuzaklarla, algı programlarıyla kandırmalarına izin vermezsin, kendini koruyabilirsin.

·       Öğrenmek için okuyacaksın; okudukça öğreneceksin.

·       Seni anlayacak, birlikte konuşup, fikir geliştirebileceğin arkadaşların olmalı.

·       Öğrenmek için, kendini geliştirmek ve yetiştirmek için, aydınlanmak için okumalar yaptıkça, bunu bir alışkanlık, bir yaşam biçimi yapabildiğince hem kendi sorunlarını, hem de toplumsal sorunları anlamada, kavramada ve çözüm yolları aramada çok büyük bir hız kazanacaksın.

·       Bir yetişkin olarak kendi ailene, çocuklarına küçük yaşlardan okuma alışkanlığı, öğrenme merakı vermelisin; bunun için de kendin iyi ve doğru yetişmiş olmalısın.

·       "Öğrenmek, araştırmak, okumak" için zamanı, gücü, olanakları en akılcı, en işe yarar ölçülerde kullanmalısın; yararlı ve doğru seçimler yapmalısın.

·       Şunu da asla unutmamak gerekir:

- Senin okuma ve öğrenme alışkanlığı edinmemen, akılı, bilinçli bir yurttaş olup, eleştirel düşünmemen için "sistemli" olarak çalışan, seni hep "engellemek" isteyecek büyük güçler vardır ve bunlar senin "algılarını, zihnini" yönetip "boş şeylerle uğraşmanı", "saçma-sapan özentiler peşinde" koşmanı isterler.

- Kendini koruyabilmen, birilerinin tutsağı olmaman için "aydınlanman, bilinçlenmen" gerekiyor ise bunun en etkili ve yararlı yolu "araştırma ve düşünce hedefli" okuma alışkanlıkları edinmek ve okuyup, yazabilmektir.

- Ancak böylelikle (belki de) ülkenin yok olmasına, bölünüp, parçalanmasına, halkın birbirine düşürülmesine, yoksulluğa, adaletsizliğe, hukuksuzluklara … karşı durabilecek bir bilince ve güce kavuşabilirsin.

.       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 29.04.2024, MŞ.

28 Nisan 2024 Pazar

TÜRKİYE'nin TEMEL ve GERÇEK SORUNLARI

 .   asıl sorular     :

.   TÜRKİYE'nin TEMEL ve GERÇEK SORUNLARI NELERDİR?

.   Üzerinde durulması ve sorgulanması gereken "asıl sorular" hangileridir, diye düşünecek, araştıracak olsak, sanırım, aşağıdaki sonuçları sıralayabiliriz:

·       Anayasal sistem çalışabilmekte midir?

·       Bilinçli, duyarlı, uyanık ve bilgili bir sivil toplum neden çok zayıf?

·       Bir araştırma yapılacak olsa "katılımcılar" açık ara farkla Türkiye'nin en önemli sorunu olarak neyi düşünür. İkinci en önemli sorun olarak hangi konuyu gösterir, ve bunların ardından hangi sorunlara işaret eder?

·       Bugün Türkiye nasıl bir rejim ile yönetilmektedir?

·       Çalışan kesimin ve emeklilerin gelir düzeyi nasıldır?

·       "Demokrasi" eksikliği neden sürdürülmektedir?

·       "Dış borç" batağına düşmenin temel nedenleri nelerdir?

·       Eğitimde birlik yasası neden uygulanmamaktadır?

·       "Gelir dağılımında adalet" denildiğinde ne anlamaktayız?

·       "Güçler ayrımı" uygulanmakta mıdır?

·       Halkın "yurttaşlık bilgisi, temel kültürü, yurttaşlık bilinci" neden son derece "düşük" bir düzeydedir?

·       Halk neden devamlı yapay ve boş konulara, tartışmalar meraklı ve bu tür ucuz konulardan, çekişmelerden hoşlanmaktadır?

·       Her durumda zenginleşen bir "sermaye kesimi" hangi koşul ve olanaklardan yararlanmaktadır?

·       Her yerde ortaya çıkan "yolsuzluk, rüşvet, kayırma, kayıt dışılık, rant sağlama, çökme, mafyalaşma…" türünden oluşumlar toplumda nasıl karşılanıyor ve anlaşılıyor?

·       Kamu yararına ve halkın çıkarına olması gereken alanlarda özelleşmeler ve paralı işletmeler neden birçok batı ülkesinden çok daha fazladır ve bunun temel hedefi ne olabilir?

·       "Kara parayı önleme" ve bulma, yargılama sistemi çalışmakta mıdır?

·       Moda, TV, müzik, film, reklam, basın… toplumu yönlendirmede ve zihin kontrolünde ne denli görevler üstlenmiştir?

·       Ne olursa olsun ve her durumda Türkiye'ye ayar vermek isteyen ve etki alanı son derece yüksek dış güçler ve ABD hakkında bilgi edinebilmek kolay mı?

·       Okur-yazar, aydın, entelektüel… diye düşünülebilecek kesimler ülkenin özgürlüğü ve bağımsızlığı konusunda şu an ne durumdadır?

·       Parlamenter sistem çalışıyor mu?

·       "Resmen kayıtlı siyasi partiler" neden bu denli çok sayıdadır ve çok rahatça parti kurulabilmektedir; bunların devlet yükü ne kadardır?

·       Sosyal devlet ilkesi yerine getirilebilmekte midir?

·       Tarım, hayvancılık, ağaçlandırma ve ormancılık neden gelişememektedir?

·       TCMB neden özgür ve bağımsız çalışamamaktadır?

·       Türkiye "bağımsız ve özgür" bir yargı sistemine sahip midir?

·       Türkiye "kendi ekonomisine" neden sahip çıkamıyor?

·       Türkiye bir "aydınlanma süreci" bir "rönesans dönemi" geçirme şansını yitirmiş midir?

·       Türkiye bir "Hukuk Devleti" olabilmiş midir?

·       TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin "ANAYASADA BELİRTİLEN" Yönetim Biçimi Nedir?

·       Türkiye din ve vicdan özgürlüğü konusunda neden çok uzun yıllardır "siyasal, ekonomik ve toplumsal, dinsel" çıkar ve kazanç hedefli yapılanmalara kesin ve doğru çözüm modelleri getiremiyor?

·       TÜRKİYE yerli sermayesi ne kadardır ve kimlerin elindedir?

·       Ulus devlete, üniter devlete "karşı" olan kesimler nereden güç almakta ve yönlendirilmektedir?

·       Ulusal eğitim neden gelişememektedir?

·       Ulusal ekonomi neden gelişememektedir?

·       Ulusal gelir hakça ve adilce dağıtılabilmekte midir?

·       Ulusal sanayi neden gelişememektedir?

·       Ulusal savunma konusunda, bölgesel huzur ve barış için, iç güvenlik için nasıl bir model olmalıdır?

·       Uyuşturucu kullanımı özelikle çocuk ve gençler arasında yaygınlaşmaya devam ediyor. Peki alınan önlemler uyuşturucu sorununun önüne geçmek için yeterli mi?

·       Uyuşturucu ve transferi, yayılması, kullanımın artışı… konusunda halk ve devlet ne denli duyarlıdır?

·       Ülke genelinde geleceğe yönelik doğru ve çağdaş bir "meslek öğrenimi" neden gelişememektedir?

·       Ülke içinde "iç ve dış kaynaklı" suç örgütleri ne denli güçlüdür ve bunlara karşı ne gibi önlemler alınabilmektedir?

·       Ülkede hukuka müdahale yapıldığı düşünülmekte midir?

·       Ülkenin doğal kaynakları doğru ve iyi korunabilmekte midir?

·       Ülkenin her yerine yayılmış ve kabul görmüş "dış kaynaklı örgütler" hangileridir ve bunların tüm çalışmaları bize ne yarar getirebilir?

·       Ülkenin siyasi sınırları ne denli doğru ve güçlü korunabilmekte midir?

·       Ülkenin yönetimine "dış güçler, örgütler, büyük dünya aileleri" karışabilmekte midir?

·       Ülkeye her türlü yoldan açık ya da gizli giren ve yerleşen "yabancılar" nasıl ve ne denli denetlenmektedir ve bunların hukuksal sorgulaması ve denetimi yapılabilmekte midir?

·       Vergi adaleti var mıdır?

·       Yüksek mahkemeler hangileridir ve özgürce, bağımsızca çalışabilmekte midirler?

.       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 28.04.2024, MŞ.

 

23 Nisan 2024 Salı

BAYRAMLARIMIZI BİRLİKTE KUTLADIK

 . Bayramlarımızı Bİrlİkte Kutladık

§  1974 yılında Almanya’da devlet okullarında "öğretmen" olarak çalışmaya başladım.

§  O zamanlar ana dalım "Türkçe Anadili" dersleri idi.

§  İki yıldan sonra sadece TÜRK çocuklarından oluşan model sınıfta görev aldım.

§  Sınıf yalnızca Türk çocuklarından oluşuyordu ve sınıf yöneticisi Türk öğretmen idi.

§  "Almanca" ve kızlar için "el işi" dersleri Almanca olup, bir Alman öğretmen tarafından veriliyordu.

§  İlk dönemde 70'li yıllarda içerisinde çalıştığım Bavyera modeli Türk sınıflarında öğrencilerim ve onların anne ve babalarıyla çok güzel ilişkilerimiz oldu.

§  Ben onların her yönüyle öğretmenleri idim.

§  Bayramlarımızı, geleneklerimizi, temel değerlerimizi onlara vermeye, öğretmeye çalıştım her zaman.

§  Uzun yıllar kendi çocuklarımızla çalıştım.

§  Benim görüş ve deneyimlerime, araştırmalarıma göre bu sınıflar çok başarılı ve sağlıklı bir model idi.

§  Sonraları ise bu sınıf modeline son verdiler.

§  Türk çocukları sadece normal karma Alman sınıflarına devam ettirildi.

§  Ayrıca da isteyen öğrenciler için Anadili Tamamlama Dersleri sağlandı.

§  Belli okullarda oluşan sınıflarda haftanın belli bir zamanında TÜRKÇE derslerine katıldılar.

§  Öğrencilerim ile anne ve babalarla güzel çalışmalarım oldu.

§  Bayramlarımızı kutlamaya başladık birlikte.

§  Aschaffenburg kentinde her yıl ulusal bayramlarımızı halkımızla, anne ve babalarla, çocuklarla kutlamış olmaktan bugün de yine çok memnunum.

§  Gerek CUMHURİYET BAYRAMI, gerekse 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI birlikte kutlanabilsin, özellikle de çocuklarımız kendi ulusal kültürlerinden çok uzak kalmasınlar diye düşünmüştüm hep.

§  Daha sonraki yıllarda ise kentimiz ve çevresinde yaşayan TÜRK ailelerine hizmet edebilmek, onlara yol gösterebilmek, ortak sorunlara çözüm yolları aramak için “Aschaffenburg ve Çevresi Türk Veliler Birliği” adında bir dernek kurdum.

§  Kısa adı TÜRKEL olan derneğimiz ile o dönemler Almanya’da ender olan bir "dernekleşme" modelini oluşturduk.

§  Doksanlı yılların başında oluşturduğum Türk Veliler Birliği modeli Almanya göç tarihinde kendine özgü bir karakter geliştiren bir dernek örneği olmuştur.

§  Hiç bir ayrım yapmadan tüm çocuklarımızı ve velilerimizi kapsayacak bir yol ile çalıştık. Kendimizi tanıttık, anne ve babalara yol gösterdik, onlara rehberlik ettik.

§  Ortak istemlerimizi dile getirdik.

§  Anadilimize sahip çıktık.

§  Çok kalabalık bir dernek üyemiz olmadığı halde çok öz verili, çok çalışkan ve çok iyi niyetli veliler ile birlikte çalışmalar gerçekleştirdik.

§  Sosyal etkinlikler düzenledik, kurslar açtık, korolar kurduk...

§  Eğlenceler, "kültür" geceleri düzenledik.

§  Özellikle de hiçbir ayrım yapmaksızın kabul ettiğimiz anneler ve babalar, çocuklarıyla birlikte yurt dışında bayramlarımızı kutlayabilsinler, sevinsinler, gururlansınlar istemiştim.

§  Her yıl bayramlarımızı kutlayabilmek bizler için bir sevinç kaynağı oldu her zaman.

§  Yıllarca kentin önemli spor salonlarını kiralayıp, kendi hazırladığımız program çerçevesinde herkese açık, ücretsiz bayram kutlamaları yaptık.

§  Tüm çalışmalarımda yanımda olan, bana destek veren, emek harcayan, eğitim davamıza inanan herkese çok en içten duygularımla teşekkür ediyorum.

§  Onlara her zaman çok saygı duydum.

§  TÜRKEL ile birlikte diğer kentlerin veli dernekleri ile birlikte kurduğumuz federasyon (FÖTED) da Almanya'da azınlıkların haklarını korumada ve eşit hakları kazanma mücadelesinde önemli bir kurumlaşma oluşturmuştur.

§  Anadili derslerinin devlet okullarında verilmesini sağlamak istedik.

§  Tüm çalışmalarımda kardeşçe ve hiç bir zaman sen-ben-o tartışması çıkarmadan, inanarak, güvenerek destek veren, bana inanan herkese bu 23 nisan günü bir kez daha teşekkürlerimi gönderiyorum.

§  O dönemde halkımız için yaptığımız, birlikte başardığımız işlerden, etkenlik ve girişimlerden övünç ve gurur duyuyorum.

§  Ben şu an emekli olup, bu çalışmalardan kurumsal olarak "uzaklaşmış" da olsam kendi günlük yaşamımda araştırmalarım, inceleme ve değerlendirmelerim ve yazılarım ile devam etmekteyim.

§  Artık kocaman birer insan olup aile kurmuş olan öğrencilerime ulaşamasam da onları "hiç göremesem" de bugün buradan kendilerine sevgilerimi gönderiyorum., inanın hep özlüyorum onları….

§  Onların "iyi ahlaklı" birer insan olarak kendi yollarında sağlık ve mutluluk içerisinde yaşamlarını sürdürmelerini diliyorum.

§  Yıllar öncesinde benim öğrencilerim olan ve bugün kendileri ile yazışabildiklerim bana bir sevinç kaynağı oluyor, onlar beni mutlu ediyor.

§  Gerek öğrencilerimden, gerekse de dernek çalışmalarımda birlikte emek harcadığım kişilerden aramızdan ayrılan, Allah'ın rahmetine kavuşanları anıyorum.

§  Ben bir öğretmenim ve bir Türk olarak insanlarımızın en iyi değerlere sahip olmasını, iyi öğrenim görmelerini ve eğitilmelerini istiyorum.

§  Ülkemize ve ulusal bağımsızlığımıza, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kuruluş ilkelerine, ATATÜRK'e ve onun gösterdiği tüm hedeflere ve fikirlere, onun devrimlerine inanıyorum ve bunlar ayni zamanda benim yaşam nedenlerim olduğu için de bu alanda emek harcıyorum.

§  Bayramlarımız ulusal değerler ve ulusal güç kaynakları olarak yine her yerde, kent meydanlarında, büyük alanlarda, coşkuyla, tüm halk ile birlikte kutlanmalıdır.

§  "Ulusal Bayram Kutlamaları"nı dar ve kapalı yerlere sığdırmak isteyen zihniyet ve iktidarların bu tutumları değiştirilmelidir.

§  "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı", Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış yıldönümü olan 23 Nisan'da her yerde büyük programlarla ve halkla birlikte kutlanmalıdır; bayramın "anlamına ve önemine uygun" olarak kutlanmalıdır.

§  Sevgi ve saygılarımla….

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 

.   23.04.2019, M. 23.04.2024, MŞ.

 

14 Nisan 2024 Pazar

ÇOK BİLDİĞİMİZ DOĞRU MU

     çok bİLDİĞİMİZ DOĞRU MU?      .

·       Toplumda çok azınlıkta olan; çok şeyler de bilebilen demokrat, Atatürkçü, çağdaş, ilerici yurtsever, bilinçli ve uyanık, kültürlü kişiler olabiliriz.

·       Türkiye'de büyük çoğunluk yani halk ise bizden çok başka şeylere değer veriyor ve onlarla ilgileniyor.

·       Ülkenin ana sorunları ve bunların nedenleri olarak bakılabilecek çok geniş bir "paket" var.

·       Örneğin çağcıl olmaya, uygarlaşmaya karşı durabilen yapılar, her yere, derinlemesine yayılmış tarikatlar ve cemaatler o denli yerleşmiş ve yayılmış ki, politikada ve ticarette öylesine güç kazanmışlar ki geride kalanlar için sadece boş laf üretmek kalmış.

·       Her bir cemaat çocukları küçük yaştan alarak kendi yapısı içinde eğitiyor.

·       Tarikatlar ve cemaatler kendi toplulukları için düzenli ve sürekli insan topluyor ve güç oluşturuyor.

·       Modern, demokratik devlet modeline aykırı paralel topluluklar ve modeller gelişmiş.

·       "Adam devşirme, para toplama, makam devşirme modeli" başlamış ve uygulamaya sokulmuş..

·       denli çok geniş tabanlara yayılmışlar ki, o denli özgüvenli ve güçlü bir durum kazanmışlardır ki sizin kendi bilgi alanınız ile onlara karşı çıkabilmeniz matematiksel olarak mümkün değil.

·       Cemaatlerin kapsama alanı içindeki bireylerin çoğunluğu ve onların bağlılıkları ise şaşırtıcı bir ayrı gerçektir.

·       Bu kadar çok sayıda insan nasıl oluyor da böylesine sistemlerin içine alınıp, bağımlı hale getirilebiliyorlar?

·       Kullanılan yöntemleri ve örgütsel yapıları sadece din ve vicdan özgürlüğü ile açıklanabilir mi?

·       Dünya tarihinde açık ya da gizli birçok güçlü ve gizemli etkisi geniş tarikatlar görülmüştür. (Opus Dei, Moon, İlluminati, Masonluk ve benzerleri)

·       İslam dini içerisinden çıkıp yayılan ve geniş etkileri olan, birçok ülkeye yayılmış tarikatler ve cemaatler de bulunmaktadır.

·       Türkiye Cumhuriyetin zayıflaması için yeni cemaatler ortaya çıkmaya başlamıştır ve bu yapılanmaların kurgulayıcısı, örgütleyicisi dünyanın bazı güçleri olabilir mi, diye düşünmek zorundayız.

·       Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kuruluş felsefesine karşı çıkmışlardır.

·       Devlet bu olgulara karşı kendisini koruyamamıştır ne yazık ki!

·       Devlet cemaatlerle, tarikatlarla, onların işbirlikçileri ile yönetilemez.

·       Diyanet işleri başkanlığı çok iyi ve akılcı nedenlerle kurulmuş olmasına rağmen bugün ana görevlerini gerçekleştirmekten uzaktır.

·       Cemaatler  önderine çok üstün güçler ve yetkiler verilmiş onları sorgulamaz duruma gelmiştir.

·       Kendi müritlerini devletin her alanına sokmaya, devlete sızmaya büyük hız vermişler ve yoğunlaşmışlardır.

·       Bambaşka hedefler içinde olup, asıl ibadet ve din görüşünü suistimal edip, dini bir cemaat görünümü altında ekonomik, siyasi ve ticari uluslar arası yapılanmalar haline gelmişlerdir.

·       Bu iş sadece bir cemaat işi de değildir ve modern bir "demokratik devlet" olarak çok daha ciddi davranmak ve hukuk devletinin gereklerinin yerine getirilmesi gerekir.

·       Dünyada ve Türkiye'de tarikatlar ve cemaatler üzerine yapılan çok sayıda araştırmalar, incelemeler ve yayınlar vardır; internette de sayısız bilgi kaynağı bulabilirsiniz.

·       Ne yazık ki insanlarımızın bunları araştırması, okuması ise hiç yok gibidir ve bu nedenle de bilgi sahibi değildir, bilinç düzeyi çok düşüktür.

·       Ülkeyi etkileyen sorunlar ve nedenleri asıl gerçekler bizim görebildiklerimiz, algılayabildiklerimiz son derece az ve kısa boyutludur.

·       Uluslar arası güçler, şirketler, örgütler bizi, ülkemizi nasıl ve hangi alanlara etkilemekte, yönetmektedir diye inceleyen, araştıran, sorgulayan bir yurttaş tabanına sahip değiliz.

·       Dünyanın ve ülkenin temel sorunları ve bunların arkasındaki gerçekler derinlikleri, kapsamı ve sathı artık bizim gibi sıradan yurttaşların kavrayabilmesini çok aşmış durumdadır.

·       Okuyan, araştıran, eleştirel düşünebilen, sorgulayan bireylerin kendileri için öğrenmesi, okumalar yapması ise son derece az olmaktadır ve toplumda, siyasette bir etkisi hiç olmamaktadır.

·       Sorunlar üzerinde konuşulduğunda sıradan insanların ''yaa biz zaten biliyoruz'' demesi yetmiyor.

·       Bir de en azından 100 yıldır bu toprağın okur yazarı, aydın, entelektüel insanlarına dinden uzaklaşma, din kültürüne, din ve sosyolojisine uzak durma, dinden kaçış "enjekte" edilmiş, büyük bir algı operasyonu uygulanmıştır.

·       Bir yaşam alanı olarak, bir etki ve güç mekanizması olarak da din konusunu "ciddiye almamak" gibi bir duruma düşmüşlerdir, inceleme ve araştırma, eleştirip, sorgulamaktan uzak durmuşlardır.

·       Evet siyaset, ticaret, ekonomi, eğitim, sosyoloji ve benzeri alanlarda görebileceğimiz her türlü ilişkilerde ve etki-tepkilerde DİN gerçeği düşünülmeden ve incelenmeden olamaz.

·       İnsanlara "kul" gözü ile bakılamaz diyor isek, çağdaş düşünmek istiyor isek bile yine DİN ve ilişkileri konusunda gözümüzü kapatmak değil, tam tersine araştırmalarda bulunmak ve bilgilenmek gerekir.

·       Din (ilahiyat) alanında bilgili ve uzmanlaşmış birçok aydın din bilimi insanları vardır.

·       Bunları zaman, zaman izlediğimizde onların yazılarında, açıklamalarında, bilgilendirmelerinde din gerçeklerini çok daha iyi görebilmekteyiz.

·       Şeyh, şıh ve mehdilere, insanlar "tapınılmaya" başlanıldığında asıl sorun başlamaktadır. (şirk)

·       Herkes kendi kültürüne, bilgi ve inancına göre istediği biçimde ibadet eder.

·       Bunun sınırları ve temel özellikleri anayasada ve yaslarda tanınmıştır.

·       Sorun, her zaman olduğu gibi zamanımızda da dini "kendi kişisel çıkarları" için kullanmak, devleti kullanmak isteyenlerden çıkmaktadır.

·       Din ve inanç konusu üzerinden yapılan girişimler, gizli ve açık yapılanmalar ile birçok çıkar ve kötüye kullanma durumu da oluşabilmekte, büyük sermaye birikimlerine, siyasal güç toplamaya kadar gidilebilmektedir.

·       Her bir yurttaşın din, inanç ve vicdan özgürlüğünü kullanabilme hakkı çerçevesinde nerede ve "kabul edilmiş" hangi topluluğa kayıtlı olduğu gibi bir uygulama bulunmamaktadır.

·       Böyle bir yasal kayıt olmalıdır ve de bunun ile birlikte o inanç sahibi devlete bir "vergi de ödemelidir (batı ülkelerinde bunun adı kilise vergisidir ve bir kiliseye kayıtlı olan herkesten alınır)

·       Devlet bu alanda hem kendini hem de yurttaşlarını korumak zorunluluğundadır.

·       Kısacası yukarıda açıklamaya çalıştığım konu ülkenin temel ana sorunlarından bir bölümüdür ve bunun dışında birçok konu ve alan da vardır:

-      Hukuk devleti olamamaktan kaynaklanan sorunlar, yasa dışı örgütlenmeler, suç örgütleri, çeteleşme, kara para, yolsuzluklar, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, kayıt dışı sermaye, rüşvet, "toprak ve mülk, fabrika" satımları, yabancıların-kaçakların ülkeye rahatça girip, yerleşmesi, milli ekonomiye getirilen kısıtlamalar, dış borçlar, terör ile yetersiz mücadele… gibi konu başlıklarını sıralayabiliriz.

·       Son dönem Türkiye'si çok çalkantılıdır, sorunlar ve etkileri açık ve net olarak görülememektedir.

·       Uluslararası oligarşi, uluslararası güç odakları gözlerini orta doğuya, Türkiye'ye dikmişlerdir ve planladıkları işi de rahatça uygulamaktadırlar.

·       Bu yeni bir şey de değildir ama bugün çok daha "hızlıca ve kalıcı" uygulamalara girişmektedirler.

·       Ülkenin temel sorunları konusunda yurttaşların "aydınlanması, uyanık, bilinçli" olması gerekiyor, diye düşünmek istesek bile halkın çok büyük kesimi günlük yaşamında tamamen başka işlerle, konularla ilgilenmekte ve büyük farklılıklar da göstermektedir.

·       "TV, müzik, moda, internet, sosyal medya, basın, tüketim" artık öylesine kullanılmakta ki insanlar üzerinde çok etkili zihin kontrol düzenine sahip olmaktadırlar.

·       Bu bağlamda daha çok araştırmacı olmak ve de bilinç düzeyimizi artıracak adımları atabilmek, eleştirel, sorgulayıcı düşünceler , fikirler geliştirmek gereklidir.

·       İktidar ve muhalefet patilerini iyi izlemek, bilinçli etkilerde bulunup, eleştirebilmek için yeni bir güç, hareket oluşmalıdır.

·       Her şeyin en önüne şu soruyu koymalıyız: TÜRKİYE neden "geri kalmışlıktan" kurtulamıyor?

·       "Ekonomik, finansal, toplumsal ve ahlaksal çöküş" neden bu denli hızlı olmakta ve büyük sorunlar yaşanılmaktadır?

·       Ülkenin refah düzeyi neden yükselemiyor?

·       Dünyayı yöneten güçler ve aileler bankacılık ve finans kurumları olarak Türkiye'yi nasıl bir borç batağına itmişlerdir?

·       "Hangi güçler" ülke genelinde ve bölgede ne tür planlar ve oyunlar peşindedir?

·       Ülkeye yayılmış ve etkili olan "kökü dışarıya bağlı" olduğu bilinen ya da bilinmeyen kuruluşlar, işbirlikçiler kimlerdir ve bunları nasıl oluyor da fark edemiyoruz, ulus devlete neden sahip çıkamıyoruz?

·       "Demokratik, anayasal, parlamenter bir hukuk devleti" olunmasına engel olan nedenler nelerdir?

·       "Güçler ayrımına dayalı" bir devlet yönetim biçimi neden uygulanamıyor?

·       Okur-yazarlar, aydınlar, entelektüeller, bilinçli yurttaşlar, dürüst insanlar çok daha güçlenmeli ve halkın bilinçlenmesine katkılarda bulunmalıdır.

·       İktidar, muhalefet ve resmi kayıtlı siyasi partiler "halk" üzerinde nasıl bir etki ve güç sahibidir?

·       Türkiye yerel seçimlerle 1 nisandan sonra birinci parti olarak seçilen CHP'den en akıllı ve etken, işlevsel bir tutum ve siyaset beklemelidir.

·       Türkiye kendi kuruluş ilkelerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e en ciddi ve büyük bir güçle yeniden sahip çıkmalıdır.

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 14.04.2024, MŞ.