24 Ocak 2022 Pazartesi

İnsan Bazen Anımsanmak İster

   .  İNSAN BAZEN ANIMSANMAK İSTER 

Herkesin yaşamındaki aşamaları farklı, farklı olabilir.

Çevresinden hiç ayrılmadan yıllarca yaşayanlar olduğu gibi yıllarca başka yerlerde yaşayanlarda vardır.

Çocukluğundan, ailesinden mahallesinden okulundan edindiği dostları arkadaşları ile birlikte çeşitli anıları olur insanların.

Dışarılarda değişik yerlerde yaşayanın da az çok dostları olursa da ilk çocukluk anıları en temelde yer edendir.

İnsan unutur doğası gereği bazı şeyleri...

Zaman, zaman yine de hiç umulmadık zamanda birileri geliverir aklına...

O insanları düşünür birden, anımsar ufak tefek anıları, sokakları, evleri...

Hiç konuşamayacağı bir daha karşılaşamayacağı kişiler olduğunda ise bir hüzün sarar içini.

Aklına gelenler olur.

Sormak istediği konular gelir, dertleşmek ister..

Yitip gitmiş zamanlar, dostluklar, anılar öylecesine durur kalır ortada...

Birileri olsa da beni anımsamış olsa karşılaşmış olsak oturup konuşabilsek... diye öylesine aklına gelir bazen.

Uzakta da olsa yaşayan eski tanıdıklar, arkadaşlar, akrabalar... hepsi kendi dünyalarında var oldukları için, hiç görüşülmediği için artık bir araya gelmek olası değildir.

Çok ender de olsa bir eski tanıdık ile, arkadaş ile karşılaştığınızda onun çok uzak durduğunu görmek ise büker insanın yüreğini.

Aile bireyleri, akrabalar ise çok uzun yıllar görüşülmediğinde unutulur gider.

Birilerini arayıp azıcık konuşmak istemek ise çok zordur artık.

Kimse kimseyi bilmez, tanımaz bile...

Yaşam başka yerlere gidip yaşamak, gurbette olmak ile her şeyi kendine göre değiştirmiştir.

Çok ender de olsa bir nedene bağlı yapay buluşmalar, toplantılar ise çok daha şaşırtıcı olur.

Ne kadar iyi niyet ile yaklaşılmak istenilse bile artık o eski arkada değişmiştir.

Bambaşka bir kişilik ve alışkanlıklar kazanmıştır.

Bir de hep ayni mahallede yaşamını geçiriş olanları düşünmek gerekir. Onlar yıllar içerisinde eski arkadaşlıklarından ne kadarını bugüne değin sürdürebilmiş olabilirler.

Yeni zamanlar, yeni toplumsal bakış açıları insanları doğal olarak değiştirecektir.

Kabul etmek gerekir.

İnsan beyni doğumla birlikte her şeyi kayıt altına aldığı ve değişik yerlerde depolayıp, kodladığı için insan birden bir yerlerde etkilendiği, ama bilinçli olarak çıkaramadığı bir bağlantı nedeni ile birden birisini anımsar, bir anı gelir aklına...

Özellikle yaş ilerlediğinde artık anne ve baba yoksa, onların özlemleri çok daha artar...

Onlarla konuşabilir olma isteği gittikçe derinleşir.

Bu istem aslında acı da verir.

Çünkü karşılanamayacak bir durum vardır.

Ortak dostlar, kardeşler, akrabalar da yoksa bir araya gelip konuşabilecek, yapacak bir şey yok gibidir.

Yine de insan eğer birileri var ise onlar tarafından anımsanmak ister...

Kendisi onları aramalı diyebilirsin, doğru, ama ona da cesaret edemez.

Nasıl karşılanacağını bilememenin getirdiği bir çekince engel olur.

Eğer bir insanın yıllardır bakıp, geliştirdiği bir arşivi var ise, onun getirdiği bir güvence rahatlık verir.

Bilgisayarında bulunan arşiv eğer bakımlı ve her şeyi ile hazırsa zaman, zaman fotoğraflara bakmak, kişileri, olayları anımsamak belki de mutlu eder.

İnsan, yaşamı boyunca öyle anlar yaşıyor ki; sevdiklerimizi hatırlamak için bir neden olduğunda o fotoğraflara bakmak gereksinimi duyabilir.

Yaşam nelerle geçmiştir, neler getirmiştir, neleri almıştır...

Kimse bir diğerinin yaşamını, içini tam olarak bilemez.

Belki önemli olan insanın kendi kendisi ile huzurlu ve mutlu olmasıdır.

Tek başına da olsa kendi kendisi ile yaşayabilecek donanıma, kişiliğe erişmiş olmak bir zenginliktir.

Diğer insanlar her zaman sevgi ve saygı ile yaklaşmış, davranmış olan, olgunluğa erişmiş olan insan zamanla seçici ve dingin de olmuştur.

Zamanını nasıl ve ne tür geçirebileceğini çok iyi bilir ve öyle de değerlendirir.

Yaşamın çeşitli evrelerine de en iyi ve olumlu bir uyarlamayı yapabilmek de biz insanlara düşen bir görev değil midir?

İnsan kendi iç dünyasını ve yaşamını olumlu bir biçimde disipline edip, mutluluğu ve huzur aramalı ve sağlamalıdır.

En güzel olan da yine yetişkin bir insanın kendi kendisini analiz edebilmesi, kendisi ile birlikte düşünebilmesidir.

Hele bir de düşüncelerini berraklaştırıp, somutlaştırıp yazıya aktarabiliyor ise çok daha güçlü olacaktır.

Anımsanmak beklentisi, isteği üzerine düşünebilmek sağlıklıdır.

Sadece şunu çok iyi bilmeliyiz. her isteğimiz, her beklentimiz karşılık bulamayabilir!

Yeter ki kimseye öfke ve kin, nefret duymayalım.

İnsanı yaşamında çeşitli duygular egemen olacak ise de en önemlisi belki de "sevgi"dir.

Hem başkalarına karşı sevgi duymak ve barışçıl olabilmek ise de kendisine karşı da adil olmalı ve sevgi duymalıdır.

Kendisi ile dost olup, birlikte arayışlar ve çözüm yolları bulabilen insan çok daha mutlu ve huzurlu olur, yanındaki kişilerle de olumlu ilişkiler kurabilir.

.      Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 25.01.2022, MŞ.

 

23 Ocak 2022 Pazar

Konsensüs

 . Konsensüs                                        

Çok zor dönemler geçiren ülkelerde çözüm yolları aramak ve belli kararlar almak, inandırıcı olmak gerekir.

Sıkıntılı, tartışmalı dönemlerde "çözüm" yolları aranırken kullanılan bir sözcük vardır.

Uzlaşma, uzlaşı ya da uzlaşım anlamlarını taşıyan bu sözcük Fransızca kökenli olan "konsensüs"dür.

Konsensüs sözcüğü halk dilinde pek kullanılmaz.

Bizde eskiden "mutabakat" olarak kullanılan bu sözcük daha çok "demokratik" toplumlarda ortaya çıkan ve çeşitli olaylara göre değişebilen bir yöntemi belirtir.

Çok sıkıntılı "çöküş" zamanlarında "kurtuluşa" gidebilmek için kullanılan bir yöntemi anlatmak için kullanılır.

Tartışmalı ve oldukça hassas bir konu olduğunda, bir büyük sorun üzerinde "genel görüş birliği" ve "uzlaşı" sağlamak ve bir anlaşma yaparak, planlı, denetimli bir uygulamaya geçmek demektir.

Batmak üzere olan bankacılık sisteminde, devletin elinde bulunan parasal sıkıntılı dönemlerde, ekonominin çöküşte olduğu dönemlerde "kesinlikle" kullanılması gereken bir yöntemdir.

Konsensüs devlet yönetiminde, bankacılıkta, ekonomide, finans sektöründe çok derinlemesine çöküntülerin başladığı dönemlerde çok daha batmaya bir "dur" demek için kullanılır.

Çeşitlilikler içindeki bir ortamda "ortak" çıkarlar ve ülkenin "kurtuluşu" gibi yüce amaçlar için "ortak" ilkelerin bulunması ve saptanması gerekir ki bir "birlik" ve "güç" sağlanılabilsin.

Değişik kesimlerden uzman ve yetkili kişilerin ya da çeşitli siyasi partilerin temsilcilerinin seçilerek ortak bir menfaat sağlayabilmek için bir araya gelip "gerçekleri" tartışması, sorunlara "çözüm yolları" araması ve sonuç olarak bir "anlaşma" ortaya koymasıdır.

Bir anlaşma sağlanabilir ve ortak görüşmeler sonucu bir de "program" çıkarılabilirse ancak "belli" bir dönem için rahatlama ve düzelme sağlanabilir.

Örneğin, var olan borçlar bir "planlama" ile ödeme sürecine yönlendirilerek anlaşma yoluna gidilir.

Devletin, ülkenin, toplumun bir "soluk" alması sağlanılabilir.

Bunun yanı sıra ülkedeki genel "üretimin" artırılması, masrafların "kısıtlanması", lüksün "kesilmesi", "acil" önlemlerin hemen alınması, ulusal "çıkarların" hemen korunması... gibi diğer temel ilkeler ile ilk adımın atılması ve konsensüs kararlarına "kesinlikle" uyulması gerekir.

Bir ülkenin tarihinde en kötü olan dönemlerde kurtuluşa, çözüme gidilebilecek isteklerin olduğunda konsensüse gidilmesi ve buna "inanarak" uyulması gerekir.

Konsensüs üzerine çok daha geniş açıklamalar ve örneklemeler, araştırmalar, incelemeler yapılabilir.

Uzlaşma ve ortak kararların uygulanmasında "temel ilkeler" şunlardır:

- Gerçeğin kendisini tam olarak görülmeli ve kabul edilmelidir.

- Çöküşü önlemek için gerçekçi yollar seçilmeli ve dürüstlükle istenmelidir.

- Çeşitli kesimlerle işbirliğine hazır olabilmek.

- Görüşmeler döneminde gerçekçi ve çözüm odaklı görüşmeler yapabilmek.

- Uygulanabilecek anlaşmaları ve kararları karşılıklı kabul etmek.

- Konsensüs kararları hemen uygulanmaya geçilmelidir.

- Konsensüs kararlarının uygulaması anında adım, adım "ölçülüp", değerlendirilmesi gereklidir.

- Olumlu gelişmelerin olması durumunda "yeniden" olumlu kararların eklenmesi sağlanmalıdır.

- Kamu oyuna, halka durumu "en baştan" başlayarak düzenli "bilgi" verilmelidir.

- Toplumsal huzuru ve barışı bozacak her türlü tehdit, kışkırtma ve yapay gündemlerden kaçınılmalıdır.

- Uluslararası kamu oyuna "düzenli" olarak "gerçekçi" açıklama ve bilgilendirmelerin yapılması çok önemlidir.

- Bir hukuk devleti olma yolunda devamlılık ve kararlılık gösterilmeli ve bu yönde çalışılmalıdır.

Tüm bunların olabilmesi için de iktidarda bulunanların ve ana muhalefet güçlerinin büyük bir açıklıkla ve cesaretle ilk adımları atabilmesi ve istemesi gerekir.

Doğal olarak çok başka düşünceler, yöntemler, yollar da vardır denilebilirse de "konsensüs" çok denenmiş ve güvenilir bir yöntemdir.

Türkiye tarihinin en zor dönemlerinden birini geçirdiği bugünlerde hiç gecikmeden konsensüs yöntemini kullanmalıdır.

.  Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 29.05.2022


19 Ocak 2022 Çarşamba

Herkes İçin

     Herkes İçin

·       İlk akla gelen "halk için gerekli" demek oluyor.

·       Ülkede yaşayan tüm insanları kapsaması düşüncesi ile "herkes için" demek gerekebilir.

·       Kamunun varlığından, devletin, ülkenin varlıklarından adil ve yasalar çerçevesinde eşit haklar alabilmek için diye de düşünebiliriz.

·       Toplumun çeşitli kesimlerini düşünerek varsılı, yoksulu, çoğu azı demeden "herkes" için adalet, eşitlik... diyebiliriz.

·       Yasalar önünde herkesin eşit sayılması, kamusal gelirden eşit pay alabilmek, her işlemin, her kişinin, her eylemin, her türlü gelir ve giderin kayıt altında şeffafça tutulması ve tüm kamusal işlemlerin, kurumların, kişilerin devletçe yasaların verdiği yetkilerce denetlenebilmesi... yine "herkes için" istenmelidir.

·       Toplumun darda olan kesimine, yoksul kesimine, yardıma gereksinim duyan herkes kamu adına devletin sahip çıkması ve onlara en adil yardımı sağlaması gerekir, diye düşünebilmek gerekir.

·       Yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarına, kamunun mallarına, devletin gelirlerine adilce sahip çıkabilmek ve bunların özel çıkarlar için birilerine verilebilmesine engel olabilmek için.

·       Yurttaşlara daha doğumdan başlayarak en adil ve en çağdaş bir ulusal eğitim ve öğretimi yüksek öğretime değin parasız sağlayabilmelidir, diyebilmek için...

·       Dünya ülkeleri içerisinde çağdaşlıkta, uygarlıkta ve refah düzeyinde yüksek bir düzeye çıkabilmek için...

·       Ayrıca desteğe ve yardıma gereksinim duyan kesimlere devlet olanakları ile yardımlar sağlanabilmelidir diyebilmek için...

·       Parlamenter bir demokrasinin güçler ayrımı ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, yasalar önünde eşitliğe, sosyal ve laik devlet prensiplerine anayasal haklar ve sorumluluklar çerçevesinde tam olarak uyulması gereklidir.

·       Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel olarak gösterdiği kuruluş felsefesine, devrim yasalarına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedefler ve ilerlenmesi gereken yolda yürüyebilmek için, bilimsel bakış açısına sahip, öz güveni yüksek bir toplum yaratabilmek için tüm ilkeleri ve kurumlarıyla çağdaş demokrasinin gerekliliği gündemde tutulması ve bunlar için çalışmalı ve çabalanmalıdır.

·       Bu anlamda her yurttaşa ve toplumun her kesimine haklar ve sorumluluklar düşmektedir.

·       Çok iyi bilinmesi gereken de şudur: Devlet ve ülke bir bütün olarak düşünülmeli ve korunmalı, sahip çıkılmalıdır.

·       Devlette ve kurumlarında görev alacak kişiler her zaman için geçicidir, onlar üzerilerine düşen görevleri ve sorumlulukları tam anlamıyla yerine getirmek zorundadırlar. Bunu yapmayan kamu görevlilerini denetlemek ve onlardan hesap sormak da yine demokrasinin kullanılması ile olacaktır.

·       Bağımsız yargı ve yargılamada adalet kesinlikle sağlanmalıdır ki herkes için geçerli olabilsin.

·       Bu anlamda yine merkez bankası ve üniversiteler yönetimi özer ve bağımsız bir sistem içerisinde olmalıdır.

·       Dünyada ekonomik düzeyde sağlam ve kalıcı bir düzeye erişmek için gerek devlet, gerekse özel yatırımlar yine ulusal çıkarlar gözetilerek desteklenmeli ve ileriye dönük yatırımlara yer verilmelidir.

·       Ülke nüfusunun refahı, sağlıklı beslenmesi, yaşam koşullarının iyileştirilmesi bir devletin en önemli görevlerindendir.

·       Çok geniş tarım alanlarının devletçe üretime yönelik olarak en uygun desteklemelerin sağlanması gereklidir.

·       Teknolojide ilerlemek ve hedef olarak "artı değer" kazandırabilecek yatırımlara yine ulusal çıkarlar gözetilerek devletçe öncelikler verilmelidir.

·       Toplumsal kültürel, ruhsal alanlarda yurttaşların korunması ve geliştirilmesi için de yine ulusal çıkarların gözetilerek korunması gerekir.

·       Halk sağlığı çok daha ciddiye alınıp, ileriye yönelik olarak çok geniş örgün bir yapılanmaya kavuşmalıdır.

·       Ulus devlet ve ona uygun kurumlaşma modeli gereği savunma ve sağlık alanlarında da yine "ulusal" çıkarları gözeten önlemler alınmalıdır. Bu alanlarda özelleştirmeler ve özel yatırımlardan ziyade devlet kurumlarına ve işletmelerine yer verilmelidir.

·       GSMH ile birlikte ihracat, ithalat dengeleri, planlamaları çağa uygun ve de devletin çıkarlarına yönelik politikalar uygulanmalıdır.

·       Ülkenin insan değerlerini ve ülkenin parasının satın alma gücünü artıracak, tutarlı ve kalıcı önlemler, uygulamalar, politikalar görülmelidir.

·       Halkın sosyo-ekonomik-kültürel düzeyinin yükselmesi ile daha huzurlu bir refah toplumuna doğru ilerlemeyi hedef almak devletin acil görevidir.

·       Anayasanın uygulanması ile birlikte çağa uygun yasaları kullanabilme yolu ile kara para ve kayıt dışı ekonomi önlenmelidir.

·       Bu düşünceler ile barışçıl, huzurlu bir toplumun oluşması sağlanabilir diye düşünürken umudumuzu yitirmemek gerektiğini de biliyoruz.

 .   Öğretmen Gönen Çıbıkcı

    .    GC-M-22.01.19-B