17 Mayıs 2021 Pazartesi

Tire "Kent Parkı" Olmalı

    Tire "Kent Parkı" Olmalı

 (Tire Yeni Stadyumuna bugün Kavuştu. Peki eski stadyum ne olacak?) Diye soranlara:

- Tüm halkın yararlanacağı, huzur bulacağı, yeşil, temiz ve güvenli bir park olmalı. İçinde doğal ortamlar, su alanları, Tire bitkilerinden köşeler olmalı.

- Bir alan botanik köşesi olmalı.

- Bir de Tire'nin övünç parkı olmalı.

- Tire'nin tanınmış çocukları birer köşe ile, levha, yontu ve benzeri somut verilerle anılmalı.

- Bu konuda benim sunduğum proje bu eski top sahası alanında KENT PARK içerisinde gerçekleşebilir.

- Yıllık küçük anma programları, sanat etkenlikleri, sergiler, şenlikler... düzenlenmeli....

- Bu önerimi keşke aklı başında görmüş geçirmiş ve saygın her bir TİRE çocuğu da okusa ve desteklese....

- Özellikle anneler de çocuklarının geleceği için böyle bir yer istemeli.

- Siyasi partilerde ve derneklerde çalışan insanlarımız bu düşünceme katılsalar ve gerçekleşmesi için çabalar gösterseler.

- Belediyemiz ve kaymakamlık makamı bu düşüncelerime uygun bir etki ve istemlerde bulunsalar....

- Geleceğin Tire'sine güzel ve insanlara, kente yararlı bir eser bırakmak için el ele verip akıllıca hareket etmeliyiz.

- Sevgili Belediye Başkanı Tayfur Çiçek de bu yönde fikir geliştirir ve atılımlarda bulunur diye düşünüyorum.

- Betonlaşmaya, dar mekanlara ve rant ekonomisine değil sağlıklı bir topluma, huzurlu bir kent yaşamına yönelmek gerekir.
- Aslında tüm dünya zaten bunu uyguluyor.

- Dünyanın her yerinde Avrupa'da Asya'da, Çin'de kentler kendileri için geniş alanlar açıyorlar, parklar ve huzur meydanları yaratıyorlar.
- Birçok kent zaten çok eski dönemlerden beri kentlerinde böyle yerlere sahip olmuşlar.
- TİRE elindeki bu yeri, tarihsel fırsatı kaçırmamalı.
- Evlerde, iş yerlerinde, sohbetlerde, gazetelerde bunlar konuşulmalı...
- Halk tek başına kendi doğası gereği zaten çok ileriyi de göremeyebilir.
- Doğrudan demokrasi denilebilen "halka soralım" yöntemi çok yanlış sonuçlara götürebilir ve doğru da değildir.
- Kentlerin yapılarında hazır bulunan kurumlar, daireler ve dernekler, siyasi partiler vardır.
- Buralarda çalışan görevli ya da gönüllü insanlara ileriye bakış olarak bu düşüncelerin anlatılması ve onların kazanılması gerekir.
- Çünkü bu kent, bu topraklar, bu toplum bizimdir ve çıkarlarımız ortaktır, demek gerekir.
- Bu anlamda "biz" dediğimiz, kente sahip çıkma ve ileriye yönelik güzellikleri istemek demektir.
- Tabii ki farklı projeler, bakış açıları, istekler, görüşler olacaktır.
- Bu işlerin karar ve uygulama aşamasına gelebilmesi de bir süreçtir.
- Şu an için hiç bir siyasi görüş tuzağına, particiliğe kapılmadan TİRE'nin geleceğine ortak bir bakışla yaklaşabilmek gerekir.
- Hem ortak akıl gereklidir, hem de ortak görüş ve kararlılık gereklidir, ayni şekilde ortak dualarımız da olmalıdır.

- Bazı kişiler kentin başka bir sorunu olan "oto park" gereksinimine dikkat çekiyor. İlk bakışda "belki" denilebilir.
- Ama koskoca bir top sahasına oto park yapılmaz herhalde....

- Hem de olsa bile kaç kişi arabasını oraya bırakıp da kent içine yürüyecek ve sorun halledilmiş olacak.
- Ama şunu kesinlikle ön görebilirsiniz: Alt kat, bodrum katı bir oto park olarak düzenlenir ve zemin alan da bir KENT PARKI olur.
- Zaten böyle bir parkın tabii ki kendisi için de bir oto parka gereksinimi vardır.
- Yani zeminde oto park alanı ayırmaktansa alt katta kapalı oto park alanı inşaa edilir.
- Belki de bir de tuvaletler, depolar, araç gereç odaları... yer alır. Neden olmasın ki.

- Örneğin KUŞADASI AVM böyle hazırlanmış: MIGROS'un alt katında depolar ve genel tuvaletler var.
- Zaten düşündüğünüzde böyle bir model hemen gözünüzün önüne gelecektir. Asıl düşünüp kabul edeceğimiz ilke şu olmalıdır:
- Bir kent park zeminde olmalıdır.

- Bunun dışındaki diğer projeler alt katlarda uygulanabilir.
Alt katın bir bölümünde tabii ki bir küçük çarşı yiyecek dükkanları, büfeler ... olabilir.
- Örneğin HANAU FORUM böyledir: Alt kat (Bodrum) yine bir çarşıdır ve yiyecek mekanları oturma yerleri vardır.

- Ben TİRE'ye güveniyorum.
- Doğru bir yol bulunacaktır.
- Yeter ki biraz sorumluluk taşıyalım. İsteyelim....

- Ben güzel ve iyi şeylere inanıyorum.

- Siz de böyle düşünüyorsunuz değil mi?

- Saygılarımla....

- Gönen ÇIBIKCI,

   30.03.2018 Mff.


TİRE ÜNİVERSİTESİ

  TİRE ÜNİVERSİTESİ

TİRE nasıl ki zamanında bir KUTSAN çıkardı ise, TİRE kendi öz sermayesi ile ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ'ni kurar.

Bu bir özel ve seçkin bir gerçek ÜNİVERSİTE olur. (Vakıf)

Yeter ki isteyin!

Öfke ile değil, akıl ile, bilgi ile, el birliği ile kendimize özgü tam bir ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ'ni kuralım.

Ona özel ve geniş bir arazi hazırlayın.

Organize sanayii için eleman hazırlayın.

Teknik ve ziraat, tarih, sosyoloji, el zenaatları, müzik, halkbilim....

TİRE'yi yükseğe çıkarın.

Tepeleri, ovaları bilim, sanat, emek, iş ve adalet dolu olsun.

VAKIF kurun.

Bir VAKIF ÜNİVERSİTESİ kuralım.

Güçlü aileler, toplum önderleri, parası olanlar, halkına yardım etmek isteyenler... bir araya gelin! Kendi ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ'ni kurun.

Adını geleceğe ve tarihe yazdıracak bir TİRE ÜNİVERSİTESİ düşünün.

Tire'nin ilk fabrikalarını düşünün.

Girişimci ruhunuzu çağırın.
İlk konserve fabrikaları kolay mı açıldı?

Rahmetli Mithat Kıvanç hangi güvenle yola çıkmıştı?

Kutsan nasıl ortaya çıkmıştı?

Yeter ki TİRE bir bütün olsun.

Parti çatışması olmasın.

Vizyon sahibi olalım.

Modern kentleşmeye "örnek inşaatlarıyla" kendini ispat eden bir TİRE eğitim ve bilimle de kendine yeni bir hedef koyacaktır.

Tire'ye bir stadyum açıldı.

Özellikle profesyonel spor için önemli bir kazanım, önemli bir yatırım.

İnşaat ne kadar sürdü, kaça mal oldu, ben bilmiyorum.

Sanırım tüm masrafları devlet tarafından karşılandı.

Tire halkı bundan gurur duydu, sevindi.

Tabii ki kentin eksiklerine, yetersizliklerine üzülmek gerekir.

Ama öyle durumlar olur ki çok daha iyileri ve de geleceğe dönük olanları gelir akla birden.

İşte bu ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ de böyle bir girişim olabilir.

Dünyanın en önemli üniversiteleri ve onların temel ilkeleri, özellikleri incelenir, güzel bir model oluşturulur.

Gerek ilkeleriyle, gerekse de yapısal özellikleriyle dünden yarına uzanan bir bilim ve araştırma yuvası ortaya çıkarılır.

Yarışmalar açılır, kendini kanıtlamış proje yöneticileri, mimarlar, mühendisler, bilim adamları çağırılır.

Bir bütünsellik içerisinde, iç bölümleriyle geçişimli ve de rahatça çalışılabilecek, huzur dolu bir ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ...

Bunun oluşması içinde tabii ki ilk önce hayallerimizde, kafalarımızda tablolar oluşturmalıyız. Akla gelebilecek olan yatırımcılar davet edilmeli, bol bol görüşmeler olmalı, uzmanlar davet edilip fikirleri alınmalı.

Hayırlısı ile bir VAKIF kurulmalı.

Ve bu vakıf aracılığı ile de tüm girişimler adım adım gerçekleştirilmeli.

Hiç de aceleye getirilmeden, uydurma işlere izin vermeden...

Bol yeşillikler içerisinde, koca koca parkları, yolları olan, araştırma ve inceleme alanları huzur veren, sağlıklı ve özgür düşünceli öğrencileri barındıran bir ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ....

İlk üniversiteler nasıl oluşturulmuş?

Avrupa ilk üniversitelerini nasıl kurmuş?

Orta çağ, yeni çağ ve yakın çağ hangi adımları atmış?

Ve bugün bir çağdaş üniversite denildiğinde evrensel anlamda neler anlamalıyız?

İşte bunları düşüneceğiz, konuşacağız, araştıracağız.

Ve ALLAH yardım edecek, bir ÇAĞDAŞ TİRE ÜNİVERSİTESİ kapılarını açacaktır hayırlısı ile.

İnanıp, güvenip, kendimize güvenip, güzel dualarımızla bu yola koyulabileceğiz.

TİRE kendi düşünce insanlarını, yatırımcılarını, yol göstericilerini bulacaktır. Kendi hayallerini ortaya koyacak, kendine güvenecek ve kendi gücünü ortaya koyacaktır.

Yarının TÜRKİYE'si güzel olacaktır.

TİRE de tüm güzel özelliklerinin yanı sıra artık bir "bilim ve araştırma" kenti olarak da yerini alacaktır.

Her gelen artık ayrılmak istemeyecektir.

Eski sokaklar, tarihsel yapılar restore edilecek, parklarıyla, mutfağı ile, dereleri ile, güzel tarihi ile, müzeleri ile aranılan, bilinen bir dünya markası olma yoluna girecektir.

Bir fakülte projesi başka bir ilçeye gitti, diye mağdur gibi bir ruh durumuna düşmek bize yakışıyor mu?

Şimdi bütün duygu ve düşüncelerimizi TİRE için çok daha iyi projeler üretmeye vermeliyiz.

Özgün ve iş alanına, üretime dönük bir yapılanmayı, bilimsel kaliteyi düşünmeden açılmış olan okul türü üniversiteleri örnek almadım.

Tanımlamalarımda nasıl bir model olmasını düşlediğimi açıkladım.

Önce iyi bir fikir ve güzel hayallerimiz olacak.

Sonra da bunları günün gerçeklerine uyarlayacağız.

Üreten bir Türkiye çok yakındadır.

Daha ilk adımda "olmaz" demek bize yakışmaz.

ÇAĞDAŞ bir TİRE ÜNİVERSİTESİ hiç de zor bir girişim olmayabilir.

Yeter ki doğru bir yol bulalım. İnanalım ve emek harcayalım.

ÇAĞDAŞ bir TİRE ÜNİVERSİTESİ için yapılması gereken binalar TİRE'liler için çok geniş bir iş alanı olacaktır.

Orada görev alacak olanlar için lojmanlar yapılacak, öğrenciler için yurtlar açılacak.

Özel yatırımcılar öğrenci rezidansları inşaa edecek.

Personel ve öğretim üyesi olarak çok geniş bir iş alanı açılacaktır.

En azından 1000 kişilik bir kadrosu olacaktır.

Temiz çevre, temiz bir dünya, bilim ve araştırma dünyası...

Bacasız bir yatırım ayni zamanda.

Tire esnafına en az 10 000 kişilik bir temiz müşteri potansiyeli oluşacaktır.

Yeni bir yerleşim merkezi, yeni bir bilim şehri doğacak.

Daha ne olsun?

Hangi fabrika bu imkanları sağlar?

İş alanı, bilim, çağdaş kentleşme, güvenceli gelecek, müşteri potansiyeli.... oluşacak.

Şu an pek moda olan AVM'lerin durumuna bir bakın!

Pek de parlak değil.

Önümüzdeki dönemde dünya yatırım devleri Türkiye'yi ele alacak, pilot bölge yapacak.

TÜRKİYE bölgesinin, orta doğu ve Balkanların stratejik depo merkezi yapılacak. Küçük AVM'lerin sonu olacak. AMAZON gibi devler Türkiye ve bölgesinde İnternet satışları yapacak. Küçük esnaf da daha zor duruma düşecek.

Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki TİRE kendi  sermayesini çok da garantili işlere yatırmalıdır. Yatırımcı olabilecek şirketler, bireyler bu  ÇAĞDAŞ bir TİRE ÜNİVERSİTESİ düşüncesini ciddi bir perspektifle düşünmelidir.

Anne ve babalar çocuklarına üniversite ve yüksek okul imkanına kavuşacaklardır.

Başka kentlere, bilinmeyen yabancı ortamlara çocuklarını göndermek zorunda kalmayacaklardır.

Çocuğunuz sağlıklı ve güvenli bir ortamda sizin yanınızda üniversiteyi bitirecektir.

Hem manevi hem de maddi anlamda çok büyük avantajlarınız olacaktır.

ÇAĞDAŞ bir TİRE ÜNİVERSİTESİ kendi varlığı ve olanakları ile dünyanın en seçkin üniversiteleri ile iş birliğine girişecektir.

Çocuklarınız daha bu üniversitede okurken dünyaya açılacaktır.

Tatillerinde başka ülkelerdeki üniversitelerde olacaktır. Staj ve öğrenci değişim programlarından yararlanacaktır.

Üniversiteyi bitirenler başka ülkelerde isterlerse kendi dallarında ek öğrenimler görecektir. Kendilerini çok daha iyi geliştireceklerdir.

Bu çok iyi bir şans ve olanaktır.

TİRE halkının iş verenleri, yatırımcısı, önderleri, eli iş aklı fikir tutanları bu VAKIF kurma projesine çok ciddi bir biçimde eğilmelidir.

Siyaset dünyası, devlet ve kamu ile olacak olan ilişkilerde de TİRE halkı, "partiler üstü" davranarak "ortak çıkarları"nı ve "geleceğini" düşünerek davranacaktır.

TİRE ovası ve ardındaki GÜME dağı tarihiyle, inanç ve kültürüyle yeni bir kapı açarak tarihine yeni bir adım atacaktır.

Bu konuyu konuşmadan, birbirinize anlatmadan, düşünmeden, incelemeden geçiştirmeyin.

Bize lazım olan İŞ, EMEK, GÜVENCE, KÜLTÜR, SANAT BİLİM, GELECEK,.. bu proje ile, bu yatırım ile gelecektir.

TİRE halkı kendine güvenmeli ve sağlam adımlarla iyi projelere yönelmelidir.

Ben bu hayale inanıyorum.

Ya sen güzel hemşehrim, sen ne dersin?

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,

09.06.2018, A

16 Mayıs 2021 Pazar

Çocukluğumda Ramazan

 .  Çocukluğumda Ramazan

·       Bir Ramazan ayı geldi geçti, bayramı da bitti.

·       Çocukluğum geldi aklıma...

·       Eski Ramazan günlerinden aklımda kalanlar geldi...

·       Sevgili anneciğim geldi aklıma yine..

·       Rahmetli babacığım "Berber Gani Çıbıkcı" geldi yine aklıma bugün.

·       Çocukluğumda elimize bakır bakracı alır kuyu kebapçısından çorba doldurtturduk ve eve getirirdik.

·       Bir de susamlı pide alırdım yandaki sokakta bulunan fırından.

·       Ramazan geldi diye öyle abartılı sofralarımız falan da olmazdı. Herkes kendince yerdi yemeğini.

·       Gösterişli sahurlar, davetler falan olmazdı.

·       Gelenimiz, gidenimiz, kalabalıklarımız olmazdı.

·       Babam çok konuşmazdı.

·       Gevezelikleri, atıp, tutmaları, öfkeleri, dedikoduları hiç olmazdı. Başkalarını pek anlatmazdı.

·       Son derece onurlu ve ayni zamanda da alçak gönüllü idi.

·       Sanki söylenmesi gereken bir çok edebi ve felsefik özellikleri kendi içinde kendine mal etmişti.

·       Görgülü, temiz ve çok düzenli bir insandı.

·       Hiç küfür etmezdi.

·       Birileri hakkında bir dedikodu etmezdi, bildiklerini içinde saklardı.

·       Hiç bir kimse ile kavga da etmemiştir yaşamında.

·       Birisine kızmış olsa, birisinin bir terbiyesizliğini, ahlaksızlığını görse bir şey demezdi, onu suçlamaz, ona dersler de vermezdi. Sadece kendini çekerdi geriye, onun ile görüşmezdi.

·       Savaş ve kavga adamı değildi, barışcıl ve huzur dolu bir insandı.

·       Kendi işine gider, el emeği ile ekmeğini kazanırdı.

·       Müşterileri her zaman düzgün karakterli kişiler olmuştu. Geveze, sulu, küfürbaz, kavgacı, içkici, yalancı, alaycı, ahlaki düşüklük yaşayan kişilerden hep uzak durmuştu.

·       Çevresinde her zaman saygın ve güvenilir bir insan olmuştur.

·       Evine ve çocuklarına her zaman sevgi ve saygı dolu yaklaşmıştır.

·       Cömert ve sorumluluklarını çok iyi algılamış bir insandı.

·       Evine her zaman eli dolu dolu gelirdi.

·       Evinin bir eksiği olmazdı.

·       Eşine ve çocuklarına hiç bir zaman ne bağırmıştır, ne de azarlamıştır.

·       Ben ne aldıysam kendisinden çocukluğumdan bu yana öyle mutlu ve "müteşekkirim" ki anlatamam.

·       Babamdan daha ileriye gidemedim.

·       Onun kişisel özelliklerine, onun insani düzeyine yaklaşabilsem ne mutlu bana...

·       Babamın zaman zaman kullandığı bir cümle vardı:

-      Benim bir dikili ağacım olmadı hiç. Ama bizim boğazımızdan bir haram lokma da geçmedi.

·       Bu sözün anlamını ve içerdiği değeri gün geçtikçe çok daha iyi anlıyorum.

·       Hiç kimseye boyun eğmeden, kimseler muhtaç olmadan, yalan dolana sapmadan, kanunsuz işlere girmeden, dürüstce ve namusuyla ekmeğini kazanması ve en büyük sermayesi olan kişiliği onun için yeterli olmuştu her zaman.

·       Bunu biz çok iyi anlardık ve de bizim en büyük gurur ve övünç kaynağımızdı.

·       Biz zengin değildik ama fakir de değildik.

·       Günlük bir ihtiyacımızın olduğunu hiç hissetmedik.

·       Para lafı hiç olmadı bizim ailemizde.

·       Başkalarını falan da hiç konuşmazdık.

·       Ne ise üzerimize düşen işler görevler onlarla uğraşırdık.

·       Her pazar sabahı babam bana, kardeşlerime haftalık harçlığımızı verirdi.

·       Bu para o kadar çok mutlu ederdi ki beni.

·       para ile neler almazdım ki..

·       Bir de biriktirirdim.

·       Kitapçı Adnan Yıldırım'dan kendime kitap alırdım.

·       Bazen de çok az da olsa bir kaç tane cam şeker alırdım kendime. Fazla bir masrafım olmadı hiç bir zaman. Çok tutumlu idim.

·       Daha ileriki yaşlarda manifaturacılardan kumaş alırdım. Annem dikişler dikerdi bizim için.

·       Anneciğim bana kravatlar, gömlekler ve yelekler dikerdi o benim seçtiğim kumaşlardan.

·       Kız sanat okulunu bitirmişti zamanında.

·       Bana verdiği emekler o kadar çoktu ki...

·       Çok sabırlı ve hep sevgi dolu idi.

·       Biz anne-oğuldan çok birer arkadaş idik.

·       Hep özlemiştik birbirimizi, tıpkı bugün olduğu gibi.

·       Özlemi ve sevgisi içimi yakıyor, inanın gittikçe de derinleşip, ağırlaşıyor.

·       Babama sevgim ve saygı, özlemim çok daha derinleşiyor içerimde yıllar geçtikçe.

·       Böyle bir insanı tanımış ve onunla yaşamış olmaktan o kadar çok gurur duyuyorum ki, bunu sizlere açıklayabilmem belki de çok zor.

·       Çok temiz, onurlu ve kişiliği, ahlakı güzel insandı..

·       Onlar benim babam, benim annemdi çocukluğumdan kalan, içimden hiç gitmeyen...

·       Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,

   2018.05.18, K, 2021.05.16. MŞ.

12 Mayıs 2021 Çarşamba

Bayram Günlerinde Düşünmek

.   Bayram Günlerinde Düşünmek

·       Bir bakın, dünyada ne kadar çok toplum ve inanç vardır(din).

·       İnsanların kendi dinsel inançları içerisinde sevinç ve kutsama günleri yani bayramları vardır.

·       Dinsel bayram kutlamaları birer SINAV günüdür.

·       Bayram geldiğinde aslında coşmak, gülmek, eğlenmek, mutlu olmak, sevinmek çok iyidir ama bunların yanı sıra "düşünmek" ve nedenleri, durumu kavramak gerekir.

·       Bayramlar insanların toplumda "kendi yerlerini", duygularını, ilişkilerini, istemlerini, kırgınlıklarını, öfkelerini, kin ve de kıskançlıklarını, ahlaki değerlerini de düşünmeleri gereken, ölçüp biçecekleri günleridir.

·       O kadar çok duygu ve düşünce hızla ve kesişerek dolaşır ki insanın içinde kendisi ile bilinçaltı ile yaptığı yine yoğun itişip-didişme çok yüksek enerjilerin de harcanmasına neden olur.

·       Öğrenilmiş davranış biçimleri, duygular ve görevler,istemler... vb saniyelerle bile olsa didişir dururlar.

·       Son yıllarda ise teknolojik gelişmeler ve kolaylıklar bu kargaşaları daha da artırmıştır.

·       Eskiden basit bir çerçeve içerisinde geçen, yöntemleri sade ve belirlenmiş BAYRAMLAŞMA gelenekleri insanlarda çok büyük iç kargaşalara neden olmazdı.

·       Birçok uygulama kolaydı ve de insanı mutlu ederdi.

·       Şimdi ise yaşanılan kargaşalar ve belirsizlikler insanı mutlu etmekten çok huzursuz ve tatminsiz etmektedir.

·       Bayramların geleneksel yöntemlerinden kaçışlar da aslında bir de bu nedenledir.

·       YASAK SAVMA adına, bir görevi YERİNE getirmek adına bile olsa ARTIK o eski kutlamalar, aramalar, saygı ve sevgi aktarımları YOK olmaktadır.

·       Çok beklenen kişiler sizi aramadı ise buruk duygu ile geçer günleriniz.

·       Ne kadar çok özellik bir ağ gibi "iç içe geçerek" etkiliyorsa insanı, bunun asıl nedeni biz insanların toplumsal ilişkilerden "çok etkilenmemizden", kendi ruh sağlığımızı çok da arınmış ve korunmuş bir duruma getirememizdendir.

·       İslam dini insanlardan neler yapmasını ve yapmamasını bekliyor?

·       İslam dinin kutsal kitabı Allah'ın kelamı Kur'an-ı Kerim insanlardan neler bekliyordu ve onlara neler öneriyordu?

·       Toplumlar, insanlar ne denli kutsal kitabın önerilerine uyabiliyorlar?

·       Sadece öğretilmiş olan "ibadet" ritüelleri yeterli midir?

·       Bir inanmış, bir "mümin" kişi üzerine düşen yükümlülükleri, sorumlulukları ne denli anlamış ve yaşamında bunları yerine getirmiştir?

·       İçinde bulunduğu toplumda insanlar o dinin ön gördüğü eşitliğe, huzura erişebilecek bir düzeyde midir?

·       Bunları genel olarak ve dikkatlice bir düşünmek gerekmez mi?

·       Bugünlerde TV görüntüleri, sokaktaki görünümler, insanların davranışları bizi mutlu ediyor mu?

·       Toplumun yapısından, yönetimden adaletten, dağılımdan, temel haklardan, insanların yapısından, ahlaklarından... hoşnut muyuz, içimiz rahat mı?

·       Takvimin getirdiği gündemlerden olan bu dinsel ritüeller ne için ön görülmüştür?

·       Bu ibadet ile insanlara ne öğretilmek istenmiştir?

·       Örneğin Ramazan ayı içerisinde insanlardan neler beklenmektedir?

·       Ramazan bittiğinde gelen üç gün bayram olacak ise iyi bir mümin ne düşünmelidir, ne anlamalıdır, nasıl davranmalıdır?

·       Bir Ramazan bayramı geldiğinde neler düşünelim?

·       Yarın "güvencesi" veren bir "adalet devleti"ni, eşitlikçi ve temiz bir toplumu düşleyelim, hedefleyelim...

·       En başta, kendi içimizdeki sömürenlerin, baskı ve şiddet uygulayanların "olmadığı" bir dünyayı düşleyelim.

·       Umudu, öz güveni olan, kendini iyi yetiştirebilen, sağlıklı insanlardan olalım.

·       Bayram gününde yoksulun, garibanın, yetimin ve öksüzün, yalnızın, ezilmişin de mutlu olduğu da görebilmek isteyelim.

·       "Gülelim, sevinelim, kucaklaşalım, sarmaşalım, birbirimize sevgi ve saygı gösterelim" derken gerçekten de "barış" içinde bir dünya isteyelim.

·       Silaha ve savaşa harcanılan tüm masrafların barış için, eğitim ve sağlık için ayrıldığını bir düşünebilelim.

·       Bir hırs, bir kendini öne çıkarma, bir yarış, bir koşuşturma, bir "herkesten öne" geçme, bir şeyleri ele geçirme, kendini gösterme... duyguları ile insanlar, müminler nereye varabilirler?

·       Kendini arındırmış ve özentilerden uzaklaşmış akıl sağlığı ve dengeleri iyi korunmuş "insan"ları görebilmek, onlarla karşılaşabilmek ise gerçekten de bir bayram etme nedeni olacak.

·       Adil bir dünyada, eşitlikçi bir ülkede, namuslu ve güzel insanlarla birlikte bir "bayram" kutladığımızı düşleyerek sizlere sağlık ve huzur diliyorum.

·       Açlığın, yoksulluğun, evsizliğin, işsizliğin, namussuzluğun, hırsızlığın, eşitsizliğin, şiddetin... yok edilmesini hedefleyen ve bu yolda çabalayan bir toplumda müslüman olmak için yer alalım.

·       Mutlu ve sağlıklı insanların olduğu bir toplumda olun!

·       Bayram günlerimiz bu dileklerle, bu umutlarla güzel geçsin.

.    ÖĞRETMEN Gönen ÇIBIKCI

.     2021.05.12, MŞ.